Yeni Avrasyacılık ve Gümrük Birliği
20.Yüzyılın başlarından itibaren gelişme gösteren ve kısmi değişikliklerle günümüze intikal eden “Avrasyacılık” düşüncesinin ideolojik ve ekonomik unsurları bir arada tutmaya çalışması, Rusya öncülüğünde kurulan Gümrük Birliği’ni Orta Asya stratejilerinin ötesine taşımaktadır. Öncelikle Rusya’nın bu süreci “Post-Sovyet” ekonomik sisteme yöneliş olarak algılaması ve bölgedeki diğer ülkelere bu temel üzerinden uyarlama isteği dikkate çekicidir. Bununla birlikte Avrasyacılık yaklaşımının Avrupa antitezinden uzaklaşarak, ABD ya da tek kutuplu dünya düzenine bir karşı duruş olarak konumlanması Gümrük Birliği sürecini bölgeler arası bir statüye sürükleyebilir. Bugün artık “gönüllü katılım” esasıyla sürdürülen Avrasyacılık düşüncesi Rusya ve onun alanından kopması mümkün olmayan alt sitemlerin “ülküsü” olma yolundadır.
Rus siyasetinin önemli isimlerinden Moskova eski Belediye Başkanı Yuriy Lujkov, “Rusya 2050” adlı kitabında “Rusya’nın Avrupa ile birleşmek gibi bir strateji seçme lüksü yoktur. Bu birleşme Rusya’nın bağımsızlığına, dış tehditlere karşı durma özelliğinin zayıflamasına engeldir. Türkiye’nin ‘sonsuza kadar aday’ statüsü buna örnektir. 2050 yılından önce Rusya’nın post-Sovyet coğrafyayı ve vatandaşlarının dünyasını toplaması en objektif görevdir” derken, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev Orta Asya Devletler Birliği projesinde “Ya dünya ekonomisine ebediyen hammadde sağlayıcısı olarak kalarak ikinci bir sömürgeci devletin gelmesini beklemek, ya da Orta Asya bölgesinde ciddi bir birlik sağlamaya girişmektir” demektedir. İkisi yaklaşım arasındaki belirgin farklılıklara rağmen Rusya-ABD-Ortadoğu ilişkilerindeki kaotik durumların benzer söylemleri artıracağına kesin gözüyle bakılabilir.
Öte yandan Putin’in İran ile sıcak ve uyumlu ilişkiler kurması bölgesel koruyuculuğun etkili bir yansıması olarak kabul edilmelidir. Putin, Orta Asya’da istikrarın korunması ve dış müdahalelerin önlenmesi konusunda İran ile büyük ölçüde mutabakat içerisindedir. Rusya-İran ya da Putin-Ahmedinecad uyum süreci “ortak ekonomik alan” konusunda bölgenin diğer ülkelerini çekimserlikten uzaklaştıracaktır. Suriye’de yaşanan iç savaş ve Esad yönetiminin el çektirilmesi gayretleri karşısında Rusya ve İran’ın birlikte hareket etmeleri daha uzunca bir dönem Rusya’nın Orta Doğu’da “ben de varım” şeklinde değerlendirilebilecek bir politik sürece yöneleceğini göstermektedir. Bu kapsamda Suriye Ekonomi Bakan Yardımcısı Kadri Cemil’in Rusya’nın önemli gazetelerinden birisi olan Ria Novosti’ye yaptığı açıklamada Suriye’nin en kısa zamanda Ortak Ekonomik Alan’a katılmak istediğini ifade etmesi ve Suriye’ye karşı sürdürülen ambargonun aşılması konusunda Rusya ile anlaştıkları yönünde bir yaklaşım ortaya koyması, Gümrük Birliği’nin bölgesel gelişmelerin ötesinde anlamlar taşıyacağını göstermesi bakımından önemlidir.
Gümrük Birliği’nin yakın gelecekteki sonuçları hakkında bir takım soru işaretleri olsa da bölge ülkeleri açısından etkili bir alternatif olarak kullanılacaktır. Özellikle ekonomik kriz durumlarında mal, sermaye ve insan transferinin kolaylaşması, bölgesel direnci güçlendirecektir. Daha şimdiden Rusya ile Kazakistan arasındaki ticaret hacminde %40 oranında bir artış görülmektedir. Buna karşın Kremlin yönetiminin ortak para olarak Ruble’yi hedeflemesi ve üye ülkelerde yükselen “sömürülüyoruz” endişesi yeni katılımları geciktirmektedir. Ancak yine de Ukrayna ve Kırgızistan’ın birliğe üye olma ihtimalleri yüksektir. Tacikistan ve Özbekistan ise bu gelişmelere kayıtsız kalmayacaktır. Böylelikle Gümrük Birliği ekseninde Yeni Avrasyacılık düşüncesi kazanacaktır.