Yavru Ergenekon
Artık, bu kadarı da olamaz diyeceksiniz, ama oluyor işte. Ergenekon efsanesi başyazarlarından, 2. Cumhuriyetçi Mehmet Altan bile şaşırmış... KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, ‘Türkiye’deki Ergenekon Soruşturması İddianamesi’nde adı geçen KKTC’nin Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve eski başbakanlardan, ana muhalefetteki Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu hakkındaki iddiaların araştırılması için, Başsavcılıktan soruşturma yapılması talebinde bulunmuş!
Seçimler ve Denktaş
Tam Kıbrıs’taki 19 Nisan genel seçimleri yaklaşmışken bu oyunun “yerel” manasını anlamamak için fazla iyi niyetli, yani budala olmak gerek. Aslında daha büyük anlamı ve maksatları var. Bundan sonraki “dalgaların” da işaretçisi. KKTC Cumhurbaşkanı, Kıbrıs’ın efsanevi kahramanı Denktaş sorgulanır, hatta apar topar Silivri’ye “sevk edilirse”, Türkiye’deki eski Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları da sorgulanır hatta tutuklanırlarsa, buna Mehmet Altan ve şürekâsı hiç şaşmayacaklar!
Çünkü onların hepsi, Mehmet Altan’ın yaptığı gibi doğmayacak bebeğe -olmayacak masallara- don biçmekte mahirler. Uydurdukları “efsaneye” göre, “oyunun” takma adına göre senaryolar düzmekte, eşhas uydurmakta mahirler.
Bakın; oyun içinde bir “oyun” da Altan’ın kaleminden. Soruyor; “Ergenekon (kanseri) KKTC’ye ‘metastaz’ mı yaptı? Yoksa esas ‘kanserli hücre’ orada da, metastazı Türkiye’ye mi yaptı?” Ve sonra, bir sürü uydurma, yakıştırma! Rauf Denktaş ise, soruşturma isteğini ciddiye almadığını söylüyor ama aslında çok ciddi. Denktaş, “Yargı tarafından kanıtlanmamış, sızdırma bir belge var, basına sızdırılmış. Bu, seçimlere müdahale için yapılan bir tertip de olabilir” diyor. “Olabilir” değil, besbelli aynen öyle!
Ama bu “duruma” yapışan -güya işkillenen- Mehmet Ali Talat’ın şu sözlerine bakın; “‘Nerede çok milliyetçi duyguları besleme imkânı varsa, orada çok fazla karışık işler olur.” Türkiye’deki “milliyetçilik” düşmanlarıyla, “aynı kabı” kullanıyor. Bu hücre Türkiye’den, oraya metastaz yapmış.
Senaryonun yazarları, mukavemet görmeyip, oyunu en dehşetli şahika noktasına çıkarmakla, muhakkak “sabırları” deniyorlar.
Ne güçlü bir örgütmüş şu Ergenekon; Meğer İran’da, Ukrayna’da da, insanları öldürmüş. Obama’ya sormalı; acaba Kennedy suikastında da, Ergenekon’un parmağı mı vardı?!
Bu oyun, komedi olmaktan çoktan çıktı, Yunan trajedisine dönüştü. Kimin, kime ne yaptığı, neden yaptığı, ne söylediği, ne zaman söylediği belli değil. Ama her zaman yazdığım gibi; Türkiye’ye, Türk milletine ve Türk Dünyasına da, düşmanların verebileceği zarardan fazla zarar veriyor...
Dur diyecek akil, bilge adamlar nerede... Onlar da töhmet altında veya tutuklu.
Yunan trajedilerinde “oyun” içinden çıkılmaz hale gelince yazar, sahneye bir “tanrısal makine” indirir perdeyi kapatırmış. Gene Yunan efsanelerine göre “Tanrılar mahvedeceklerini, önce gülünç hale getirir, sonra da çıldırtırlarmış”.
Tabii, daha önce Türk halkı çıldırmazsa!
Obama’nın arkasından
ABD Başkanı Obama’nın ziyareti genellikle kendisi ve Amerika açısından olumlu geçti. Her bakımdan selefi Bush’tan farklı bir kişi. İtimat telkin etti. Herhalde dersine iyi çalışmış. Birkaç hafta önce yazmıştım; Türkiye’de yaşayan, Cem adıyla Türk olan Amerikan emekli subayı Dr. Jim Ryan’ın kendisine gönderdiği “Önce Atatürk’ü öğren” öğüdüne uymuş. İyimser fakat ihtiyatlı bir beklenti içinde olmalıyız. İnşallah iktidar, şartlar, onu “bozmaz”!
Türkiye ile ilişkiler konusunda, çok zor durumda; sakal ve bıyık arasında. Bakın, gençlerle yaptığı sohbette; gençlerin “Kuzey Irak’ta bir Kürt devletine izin verir misiniz?” şeklindeki sorusuna verdiği cevaba dikkat edin; “Türkiye’nin parçalara bölünmesine karşı oluruz. Türkiye’deki Kürt azınlığının bu topraklarda özgür ve eşit olarak yaşamasını savunuyoruz.” Anahtar kelimeler Kürtlerin “özgür ve eşit” olmaları! Bunların içeriği, sınırı ne? Şimdi “özgür ve eşit” değiller mi?
Aklıma takılan bir husus da; Obama, Türkiye’de muhalefet liderlerinden, Hahambaşına, Patriklere kadar herkesle konuşurken, askerler ortada yoktu! Bunun anlamı ne?