Yaşam kalitemiz düştü

Ekonomik kriz halkın dikkatini dağıttı. Halk geçim derdine düştü. Bu nedenle sosyal sorunlara eğilemiyor. Söz gelimi iktidarın ÇEDES projesi kapsamında Eskişehir ve İzmir'deki okullarda "manevi danışman" adı altında din görevlilerinin atanacak olması, laik eğitime müdahale olduğu halde kamuoyunda gerektiği kadar tartışılamıyor.

Ekonomide yarını düşünmekten, ilerisini göremiyoruz. Türkiye’nin yapısal sorunlarını ve halkın refahını tartışamıyoruz.

Aslında ekonomik istikrarın amacı halkın refahını artırmaktır. Ama bugün halkın refahı hem ekonomik açıdan hem de yaşam imkânları açısından sürekli geriliyor.

Yaşam Kalitesi;

Legatum Enstitüsü her yıl aşağıdaki kriterlere göre ülkelerde yaşam kalitesini ölçen bir endeks hazırlıyor. Bu endeks sıralamasında aşağıdaki kriterler esas alınıyor.

1. Sağlık: Ortalama yaşam süresi...

2. Aile Hayatı: Boşanma oranları...

3. Toplumsal Yaşam: Sivil toplum kuruluşlarına katılım, sosyal organizasyonlar...

4. Ekonomik durum: Kişi başına düşen gayrisafi millî hasıla göz önüne alınmıştır.

5. Yönetim ve güvenlik: Yolsuzluk indeksi...

6. İklim ve coğrafya

7. İş güvenliği: İşsizlik oranları...

8. Siyasi Özgürlükler

9. Cinsiyet eşitliği

10. Kişisel psikolojik mutluluk.

Türkiye bu endekste yer alan 167 ülke içinde 2011 yılında 66. sırada iken, aradan geçen on yılda dramatik bir şekilde 27 sıra kaybetti ve 2021 yılında 93. sıraya geriledi. Türkiye, dünyanın en refah içinde yaşanan ülkeleri sıralamasında Botsvana, Sri Lanka ve Kırgızistan'ın da gerisine düştü.

Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi

Dünya Ekonomik Forumu her yıl küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi yayınlıyor. Türkiye bu endekste sona yakın yer alıyor. Söz gelimi 2021 yılında 156 ülke içinde Türkiye 133. sırada yer aldı. (Yüzde 85.)

İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ile bizim sıralama sona daha da yaklaştı.

Cumhur İttifakı’nın ortakları HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi, kadın haklarında daha da kısıtlama istiyor. Endekste en son sırada yer alanlar da zaten İslam ülkeleri; Suudi Arabistan (147), Çad (148), Mali (149), İran (150), Suriye (152), Pakistan (153), Irak (154), Yemen (155) ve Afganistan (156) oldu.

Alım gücümüz düştü;

Yüksek kur ve yüksek vergiler nedeniyle artık halk araba almayı hayal bile edemiyor. 20 bin lira maaş veya ücret alan bir çalışanın, 1 milyon liralık bir Togg alması için maaşının yarısını verse faizi ile birlikte en az 6 sene taksit ödemesi gerekiyor. Elbette bu kadar krediyi de bulamaz.

Motoru 1600’e kadar olan otomobillerde vergi oranı yüzde 53 ve 1600-2000 arası motoru olan arabalarda vergi oranı yüzde 66’dır.

Yine en düşük ev fiyatı 3 milyona çıktı. 20 bin lira aylık alan bir çalışanın ev alma hayali kurması bile artık yasak demektir. Çünkü yine maaşının yarısını verse, faizi ile birlikte 35 sene taksit ödemesi gerekiyor. Elbette ömrü yeterse.

Yaşam tarzımıza müdahale arttı.

Bütün dünya yaz-kış saati uyguluyor. Siyasi iktidar yaz saati uygulamaya devam ediyor. Kışın çocuklar karanlıkta okula gidiyor. Herkes rahatsız. Dahası kışın Londra ile saat farkı üçe çıkıyor. Borsa ve finansal işlemlerde zaman uyumsuzluğu nedeni ile sorun yaşıyoruz.

Kamu sosyal tesislerinde alkol yasağı getirdiler. Havuzlar açılmıyor. Tesisler boş. Hepsi zarar ediyor. Kamu çalışanlarının geliri özel eğlence alanlarına gitmeye de yetmiyor. Hem tesisler zarar ediyor, hem de kamu çalışanları stres atamıyor. Verimlilik düşüyor.

Öte yandan, içkiye yüksek vergi getirildi. Saat 22’den sonra tekellerde içki satışı yasaklandı. Bu defa insanlar evlerde içki yapmaya başladı ve ölümler arttı.

Anayasada İslam dini zorunlu değil. İkinci madde laik devlet olduğu yazılıdır. Kaldı ki, her koyun kendi bacağından asılır.

Göçmenler halkı tedirgin ediyor.

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Eğilimleri Araştırması 2021 anket sonuçlarına göre; Türkiye’de beş kişiden dördü Suriyeli göçmenlerden aşırı rahatsızdır.

Suriyelilerde suç eğilimi yüksek. Her ilde çete oluşturdular. Bu gerçeği her gün yaşıyoruz.

Medyada her gün bu çetelerin suçları yer alıyor. Çocuklara ve kızlara tecavüz olaylarına karıştılar. Deprem bölgesinde bile yağma yaptılar. Suriyeli ve Afganlılar halkın huzurunu bozdu. Ama hükümet hâlâ bunları koruyor.

Bu kadar sığınmacı sırayla vatandaş yapılıyor. Bu gidiş Millî birliğimize ve kültürümüze konulan dinamittir.

Halk kendi refahına miyoptur. Refah kaybını geç anlıyor. Ama bir yere gelindiği zaman da iş işten geçmiş oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları