Yarışta Erdoğan yok!..
Yarış başladı dedik ama kimin kazanacağını bugüne bıraktık.
Hangi yarış?
Siyasi liderlik yarışı, toplumsal sevgi kazanma yarışı, millete hizmet etme yarışı, toplumun her ferdini kucaklaşma yarışından söz ediyorum.
Cumhurbaşkanlığı yarışına gelecek olursak;
2023'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı yarışında Erdoğan 2 kez seçildiği için, 3. kez yarışamayacağı için yok…
Ama Erdoğan 2023'de cumhurbaşkanı adayı olmasa dahi AKP'nin başında kalmak ister ve AKP'nin adayını da kendisi belirler ki gücünü kaybetmesin…
Erdoğan ancak erken milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimi olursa bir kez daha aday olabiliyor Burhan Kuzu anayasasına göre…
Erdoğan'da bu sonucu görmemiş Kuzu anayasasını kuzu kuzu kabul etmişti…
AKP hangi adayla yarışır bilemem. En şanslı aday kuşku yok ki Damat Berat Albayrak'tır…
Ama o güne kadar aile içinde dengeler değişir mi bilemeyiz…
Damat olmazsa, belki Binali Yıldırım'ı, belki Bülent Arınç'ı aday gösterir Erdoğan…
Erken seçim olursa, CHP hangi aday ile yarışa hazırlanır?
Muharrem İnce'yi tekrar aday gösterir mi?
Ekrem İmamoğlu'nu aday gösterir mi?
Siz olsanız hangisini tercih edersiniz?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hangisini tercih eder?
Bugünden yarına siyaset sahnesinde hangi gelişmeler yaşanır bilemeyiz... Ama bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde AKP'yi, partili devlet gücünü, yarışları 17 yıldır birinci bitiren Erdoğan'ı, 805 bin oy farkı ile nakavt eden Ekrem İmamoğlu bence CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olur…
***
Değerli okurlarım,
Diyebilirsiniz ki bu öngörü çok erken değil mi?
Şu öngörümü hatırlatayım.
7 Kasım 2018'de CNN Türk televizyonunda Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge'de şunları söylemiştim:
"Sayın Erdoğan bence hata yaparak kaleleri boşalttı. 5 önemli ili İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Niğde ve Düzce. Muhalefet partileri hala buna uyanamadılar. Ben olsam adaylarımı bugün açıklarım. Karşılarında Melih Gökçek yok Kadir Topbaş yok. Şunları yaptık diye savunacak, o hizmetleri yapan kaleyi koruyacak kalecileri yok. Boşaldı bu bir hatadır, bu AK Partiye bu illeri kaybetmesine neden olacak büyük bir hatadır."
Evet, bu öngörüm İstanbul ve Ankara için gerçekleşti…
Peki, İmamoğlu neden kazandı?
- Milleti ötekileştirmediği için,
- Kendisine oy vermeyecekleri de kucakladığı için,
- Nefret dili kullanmadığı için,
- Sevgi ve kardeşlik mesajlarını doğru verdiği için,
- Millete adaletli, eşit hizmet vermeyi vaat ettiği için,
- Kibirli değil mütevazı olduğu için,
- Yandaş medyaya çıkma cesareti gösterip haksız ve hukuksuz saldırıları yıkıp geçtiği için,
- Tehdit, iftira, hakaret, yağdırmadığı için,
- Hakkı ve mazbatası gasp edildiği için,
- Gençlere umut olduğu için,
- Seçmene verdiği sözlerin bir kısmını 18 günlük görev süresinde hemen gerçekleştirdiği için,
- Pontus denildiği için,
- Ordu Valisine söylemediği bir sözden dolayı iftiraya maruz kalıp haksız şekilde saldırıya uğradığı için,
Ve "Atatürk Türkiye'sinin projesiyim" dediği için,
Ekrem İmamoğlu kazandı.
Recep Tayyip Erdoğan kaybetti.
***
Cumhuriyet savcıları neredesiniz?
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarihinde böyle bir siyasi skandal yaşanmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "denize düşen yılana sarılır" misali hain terör örgütü PKK'nın teröristbaşı, bebek katili Öcalan'la Ali Kemal Özcan adlı kişiyi görüştürdü, mektup aldırdı ve yandaş medyada açıklattı.
Amacı HDP seçmenini etkilemek, Binali Yıldırım'ın kazanmasını, Ekrem İmamoğlu kaybetmesini sağlamaktı.
Erdoğan'dan izinsiz ve habersiz hiç kimse Ali Kemal Özcan'a bu izni veremezdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Cumhuriyet savcılıkları hemen gerekli hukuki soruşturmayı başlatmalıdır.
Bu siyasi skandalın tüm aktörleri yargı önünde hesap vermelidir…
Terörist başı için Ali Kemal'in, "yerli ve milli, Öcalan Kürt isyan lideridir" sözleri vatana ihanettir.
Bu sözleri kullanan da kullanmasına imkan sağlayanlar da suçludur.
CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi hukuken ve siyaseten hesap sormalı, bu hainliğin peşini bırakmamalıdır.
YARIN: Tükenmişlik sendromu yaşayan metal ve mental yorgunu AKP'den kopuş başlıyor…
BİM'DEN CEVAP VE DÜZELTME
Yeni Çağ Gazetesinin 12.06.2019 tarihli nüshasının 5. Sayfasında Orhan Uğurlu tarafından kaleme alınan "İşte İsmail Küçükkaya'nın soruları" başlıklı köşe yazısında müvekkil "BİM Birleşik Mağazalar A.Ş"ye yönelik ifadelere yer verilmesi sebebiyle kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla işbu açıklamayı yapma zorunluluğu hasıl olmuştur.
Orhan Uğurlu tarafından kaleme alınan köşe yazısında da "BİM - Bayraktar gibi özel şirketlerin kurdukları vakıflara da Büyükşehir Belediyesinin mal varlıklarını maddi ve ayni olarak aktarmayı sürdürecek misiniz?" şeklinde doğrudan müvekkil şirket hedef gösterilerek yöneltilen soru, tamamen gerçek dışı olup; müvekkil şirketin kurumsal yapısına ve marka değerine yönelik asılsız iddialar ile zarar vermeyi amaçlamaktadır.
Köşe yazıda yer alan iddia ve isnadlar gerçek dışıdır. Yazıda geçen ifadeler değerlendirildiğinde; müvekkil şirketin ilişkilendirilen konular ile hiçbir ilgisi ve alakasının olmaması, herhangi bir delil olmadan tamamen zorlama bir yorum ve hatta hayal gücünün etkisiyle bir takım sonuçlara ulaşılması, ifadelerin muhataplarını ve bu çerçevede müvekkil şirketi karalama maksadı taşıdığını ortaya koymaktadır. Müvekkil şirketin kurmuş olduğu herhangi bir vakıf bulunmadığı gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesinin mal varlıklarının aktarımı da söz konusu değildir. Müvekkil şirket 1995 yılından beri sadece müşteri memnuniyetini ön planda tutarak faaliyetlerini sürdürmüş olup; bugüne kadar tarafsız duruşundan Ödün vermeyerek ticari faaliyetlerini devam ettiren bir şirkettir.
Dolayısıyla işbu başvuru konusu köşe yazısında, gerçek dışı iddialar ile müvekkil sirkete karşı halkın kin ve nefret duygularının uyanması amaçlanarak herhangi bir delil olmadan tamamen soyut iddialar ile habercilik anlayışıyla bağdaşmayan ve doğruluğu araştırılmadan verilen gerçeğe aykırı haber yapılması hukuk ve etik ilkeler ile bağdaşmamaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur
BİM Birleşik Mağazalar A.Ş. Vekili
Av. Abdullah Pehlivan