Yargıdaki atamalar
Siyasallaşmanın boyutlarının buralara kadar uzanabileceğini ifade ettiğimizde bizi “Komplo teorisyeni” ilan edenlerden özür falan beklemiyorum. Yargıyı bağlayan HSYK’daki yeni yapılanmadan vicdanları yaralayan kararlara son verileceğini bekleyenler avuçlarını yaladı. Darbecilerden hesap sorma adına 12 Eylül referandumunda evet gafletine düşenler Kenan Evren ve 28 Şubatçılardan bırakın hesap sorulmasını, taltif edildiklerinin bilmem farkındalar mı?
Yüreğinde şehitlerin acısıyla, meydanlarda bayrak sallayarak enerjilerini tüketen duyarlı toplulukların yargıdaki ilgi çekici atamalardan haberdar olmadığına parmak basmak istiyordum. Tutuklulukların adeta infaza dönüştüğü yargılamalardaki hâkim heyetleri apar topar değiştirildi. Adı “İkiye bire” çıkan 37 yıllık hâkim Köksal Şengün’ün 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığından alınması alışıla gelmiş haberler arasında yerini buldu. Oysa 4 yıldır devam eden Ümraniye davası iddianamesi ek klasörleriyle beraber yüz binlerce sayfa. Duruşmaları zaman zaman izlediğim için iddianame sahibi savcılar dâhil olmak üzere yargı heyetinin bu sayfaların tamamını okumadığı kanaatini edindim. İlk günden bu yana savunma sıralarında oturan avukatlar bile sadece kendi müvekkillerine ait bölümleri okuyabildiklerini ifade ediyorlar. Türkiye’nin de imza attığı uluslararası hukuk normlarına göre tutukluluk sürelerinin çoktan aşıldığı bu ve buna benzer davalara bakan heyetlerdeki değişiklik bu davaların en az üç beş yıl daha devam edeceğini gösteriyor. Yargılanmakta olan zanlıları gizli ya da aleni tanıkları birer birer tanıyan, okurken kanaat sahibi olan Köksal Şengün yerine atanan hâkimin bu dosyayı incelemesi için ne kadar süre isteyeceğini merak bile etmiyorum. Hızlı okuma tekniğini bilen uzman kişinin bile 20 günden aşağı bitiremeyeceği iddianameyi aradan 48 saat geçmeden bile kabul eden, altı saat içinde karar veren hâkim heyetinin hızı fizik kanunlarına uymadığı için yorum yapmak da mümkün değil. Bırakınız Hukuk Fakültesi öğrencisini, normal zekâya sahip ilköğretim öğrencisi bile “Bu işin içinde bir iş var” yorumunu yaparken HSYK’nın rutin açıklaması insanın zekâsıyla alay etmiyor mu? “Özel bir nedenle saik yok” demenin ne anlama geldiğini bilen varsa bir adım öne çıksın da beynimi kemiren kurda çare bulsun. Bir de Avrupa İnsan Hakları Mahkemeleri tarafından verilen veya verilecek olan tazminat cezalarının faturasını kimin ödeyeceği sorusunun cevabını versin.
42’si general yüzlerce subayın yargılandığı ünlü Balyoz davasının hâkim heyetine de iki yeni atama yapılmış. 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Savaş Çelik ve Aytekin Ozanlı isimli iki yeni hâkim atandı. 18 Ağustos’ta kaldığı yerden devam edecek yargılama sürecinde zanlılar hakkında bu iki hâkim hangi saik ile karar verebilecek veya 13. Ağır Ceza Reisliği’ne Köksal Şengün’ün yerine atanan hakim Fatih Mehmet Kutlu tahliye yönünde oy kullanarak ikiye biri devam ettirebilecek mi, yoksa üçte üçü mü tamamlayacak?
TBMM’de bir taraftan Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması yönünde CHP’li milletvekillerinin girişimi varken İstanbul’da üç yeni mahkeme kurulması sadece ikilem değil. Bana göre önümüzdeki günler başlayacak tutuklama kararlarının işaretidir. Bu sütunların müdavimleri “Bin subay daha tutuklanacak” başlıklı yazıyı hatırlayacaklardır. JİTEM dalgası adıyla terörle mücadelede görev yapmış personelden bir nevi intikam almak amacıyla yüzlerce askeri personelin tutuklama ihtimalinden bahsettikten sonra geçen hafta iddialı bir rakam vermiştim. Toplamda 1410 (bin dört yüz on) askerin tutuklanma zemini tamamlanmak üzere. Beşiktaş yetmiyor artık. Çağlayan’daki yeni binada üç yeni mahkeme görev yapacakmış. Olan bizim habercilere olacak. Canlı yayın araçlarıyla beraber haberi takip eden muhabirlerin sayısı artacak. Ekranlar bu defa dörde bölünüp “Silivri’den Ahmet, Beşiktaş’tan Mehmet, Çağlayan’dan Ayşe, Hasdal’dan Semra bildiriyor” sözleriyle televizyonlar kendilerine servis edilen bilgileri paylaşacak izleyiciyle. O zamana kadar şike tavsamış olur zaten. Ramazan’da iftar vakti ezan sesini bekleyenlere asker avını izletmenin dayanılmaz hazzını yaşatacaklar.
Kavurucu sıcakların bunaltısında, “Hiç yürek soğutan haber yok mu?” diye soranlara da hatırlatmamız var. “Neye layıksanız öyle yönetilirsiniz. Hangi hukuku onayladıysanız onunla yargılanırsınız.”