Yapısal sorunlar çözülmeden kalıcı istikrar gelmez (I)

Bugünkü ekonomi, yönetim anlayışı ile kısa dönemli ve kısmen bir düzelme olur ve fakat sürdürülebilir bir istikrar sağlayamayız.

Dikkat edersek, ekonomi yönetimi Ortodoks ve rasyonel politikaları yalnızca para, faiz ve maliye politikası ile sınırlı görüyor. Gerçekte ise ekonomik istikrar sorununun temelinde daha çok yapısal sorunlar var. Bu sorunları çözmezsek bataklığı kurutamayız.

Öte yandan her ülkenin yapısal sorunları farklıdır. Türkiye’nin farklı dönemlerinde farklı yapısal sorunları olmuştur. Ama son 20 yılda bu sorunlar hem artmış, hem de kemikleşmiştir.

Yapısal sorunlar nedir ve nasıl çözülür? Bu köşede 3 yazı ile tartışmaya çalışacağım.

Yapısal sorunlar;

*Demokratik ve hukuki altyapı ve güven sorunu;

*Kurumsal yapıda bozulma;

*Kırılgan ekonomik yapı,

*Piyasada oligopol yapı,

*İthalata bağımlı üretim yapısı,

*Toplam Faktör verimliliğinin düşük olması,

*Sektörel dengesizlik ve sanayide düşük kapasitedir.

1.Demokrasi ve Hukuk:

Kişiye özgü başkanlık sistemi ve siyasi iktidarın yargıyı kontrol etmesinin maliyeti her vatandaşa yansıdı. Uluslararası kuruluşların araştırma ve anketlerinde de, her ikisini birlikte değerlendirirsek, Türkiye’nin dünyada en çok kan kaybeden ülke olduğu ortaya çıktı.

TÜİK, üretici ve tüketici anketleri ile yabancı yatırım sermayesinin kesilmesi de, hükûmete olan güvenin dip yaptığını gösteriyor.

Yapılması gerekenler;

Başkanlık sistemi kaldırılmalı ve parlamenter sisteme geçilmelidir.

Seçim ve siyasi partiler yasası değişmeli ön seçim zorunlu olmalıdır.

Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, Avrupa Birliği Müktesebatı’nı aynen kabul etmesi ile ancak gerçekleşir.
Avrupa Birliği müzakerelerine bakmadan; müktesebat içinde yer alan hukuk müktesebatı yasalaştırılmalıdır.

Avrupa İnsan hakları mahkemesi ve Anayasa mahkemesine uymayan mahkemeler ve hükümetler için müeyyide uygulaması yasası çıkarılmalıdır.

2- Kurumsal Devlet ve Kurumsal Eğitim Düzenine Geçmeliyiz:

Türkiye de öteden beri devlette kadrolaşma var. Ama son 20 yılda önce Fetö, sonra siyasi iktidar ve MHP bu kadrolaşmayı tırmandırdı ve adeta devlet parti devleti oldu.

Yerel yönetimler, merkezî devlet vesayeti altına alındı.

Eğitim sistemi, yüksek öğrenim, tamamıyla ideolojik çizgiye yerleşti.

Yapılması gereken;

a.Bütçe yapma yetkisi ve denetimi yeniden TBMM’ye verilmelidir.

Anayasada ve yasalarla, laik devlet teminat altına alınmalı. Devletin ve devlet imkânlarının dinî alanda kullanılmasını önlemek için, Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalı ve camilerin bakımı, din adamlarına maaş ödemesi belediyeler tarafından yerine getirilmelidir.

Devlet idari yapısında, kurumsal devleti temsil eden eski müsteşarlık sistemine geçilmeli ve bakan yardımcılığı makamı kaldırılmalıdır.

Memur alımı yazılı sınav yoluyla yapılmalı ve mülakat kaldırılmalıdır.

Altyapı yatırımları bütçeden yapılacak, zaruri hâlde yap işlet devret yolu ile ihale edilmeli ve tekrar söylemek gerekirse; kamu-özel işbirliği yasası tamamıyla kaldırılmalıdır.

Sit alanları ve çevre koruma; ilgili belediye ve Üniversiteler iş birliği içinde yapılmalı. Merkezî devletin kontrolü ve yetkisi kaldırılmalıdır.

b.Yerel yönetimler merkezî tasalluttan çıkarılmalı; belediye oluşturma ve kaldırılması için referandum şartı konulmalıdır.

Planlama, işleyiş ve örgütlenme yapısı; belediyelerin kendileri tarafından yapılmalıdır.

Belediyelerde denetim iç denetim yoluyla yapılmalı. Parti genel merkezlerinin, İçişleri Bakanlığı’nın ve valilerin vesayet yetkisi kaldırılmalıdır.

Tüm imar planlaması ve uygulaması Belediyeler tarafından yapılmalı; Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ’nin merkezden plan yapma yetkileri kaldırılmalıdır.

c.Çağdaş eğitime geçmeliyiz.

Eğitimin kalkınmada beklenen pozitif etkiyi yaratması için, eğitime ayrılan kaynakların en verimli ve etkin şekilde kullanılması gerekir.

Eğitimin yatırım vasfını artırmak için yükseköğrenimde ve özellikle teknik eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

Devlet Üniversitelerinde isteyen her öğrenciye kredi verilmelidir.

Yükseköğrenimde açık öğretim öğrenci sayısı örgün öğretimden fazladır. Açık öğretim düzeni kaldırılmalı; Devlet Üniversitelerinin kapasiteleri artırılmalıdır.

Eğitimde iş gücü planlaması yapılmalı. Yükseköğrenimde iş gücü talebine uygun vasıfta eğitim kurumları açılarak eğitim yapılmalıdır.

Beyin göçünü durdurmak için, işsizlik oranı düşürülüp, AR-GE harcamalarını artırmak, yurt dışına gidenler için yüksek teşvik vererek geri getirmek gerekir.

Eğitimi ideolojik tuzaktan kurtarmak gerekir. Bunun için de imam hatip liseleri talebe göre açılmalı; ihtiyaçtan fazla olan imam-hatip okulları meslekî ve teknik okullara çevrilmelidir.

Üniversiteleri siyasi vesayetten kurtarmak gerekir. Cumhurbaşkanının doğrudan rektör atama yetkisi ve YÖK düzeni kaldırılmalı, Üniversitelerde bilim özgürlüğü ve idari özerklik sağlanmalıdır. Vakıf Üniversiteleri kâr amaçlı olmaktan çıkarılmalı, istismarları önlemek için uygun olmayanlar devletleştirilmelidir.

Üniversitelere bilimsel ve idari özerklik getirilmelidir.

YARIN: Kırılgan ekonomik yapı ve oligopol piyasa yapısı.

Yazarın Diğer Yazıları