Yapısal dönüşüm nerede? (2)

Açıklanan ''yapısal Dönüşüm adımları'' önlemleri içinde yer alan bankalara ilişkin önlemleri dün bu köşede tartıştım. Önlemlerin bir kısmının sonradan ilgili bakanlar tarafından açıklanacağı belirtildi. Bir kısmı içinde proje bazında düşünce açıklandı. Bunların dışında kalan ve uygulanabilirliği olan önlemleri değerlendirmek daha gerçekçi olacaktır.

1. Kurumlar vergisi oranını düşürülecek: Bu oran halen yüzde 20'dir. Ne oranda düşürüleceği açıklanmadı. İşletmeler için olumlu çünkü hem finansman imkanlarını, hem de yatırıma ayrılabilir fonları artıracaktır. Ne var ki, önlemler arasında dolaysız vergilerinde düşürüleceği yer alıyor. O zaman bütçe finansmanı nasıl yapılacak?

2. Kıdem tazminatı fonu kurulacak: Bu günkü durumda çalışanın Brüt ücretinden gelir vergisi kesiliyor. Ayrıca işçi ve işveren payı olarak; Sosyal Güvenlik primi ve İşsizlik sigortası fonu için kesinti yapılıyor. Kıdem tazminatı fonu kurulursa, bu kesintilere işveren tarafından her ay kıdem tazminatı fonu kesintisi de eklenecektir. (Brüt ücretin yaklaşık yüzde 2.5'i kadar)

Fonlar Hükümet tarafından genellikle Devlet İç borçlanma senetlerinde değerlendiriliyor. Emekli olanlar veya işten ayrılanlar kıdem tazminatını artık işverenden değil, bu fondan alacaklar.

İşveren için iyi, çünkü işçi ayrılınca işveren son brüt ücret üzerinden çalışılan her yıla karşılık 30 günlük ücret olmak üzere bu tazminatı bir defada ödüyordu. İşletmelerin nakit dengesi bozuluyordu.

Kıdem tazminatı kesintisi işletmelere ilave bürokrasi yükü getirmeyecektir. Çünkü kıdem tazminatı fonu kesintisi de işletmelerin her ay verdiği SGK aylık bildirgesi içinde yer alacaktır.

2013 yılında, Çalışma Meclisi tarafından İki öneri yapıldı. Taşaronluk ve kıdem tazminatı… Taşaronluk yasalaştı… Kıdem tazminatı fonu bir süre kamu oyunda tartışıldı. İşçi sendikaları karşı çıktı. Sonunda kabul edilmedi.

Bu günde sendikalar ''Kırmızı Çizgimiz'' diyor ve bu fona karşı çıkıyorlar. Tepkilere rağmen bu yasa çıkabilir. Çünkü anlaşılan odur ki hükümet aynen işsizlik sigortası gibi bu fonu DİBS yoluyla kullanmak istiyor .

3. Sebze ve meyve hallerinde, üretici kooperatiflerinin payı artırılacak: Bu yolla üretici ile tüketici arasında, toptancılar kalkmış olacak. Arada yalnızca market ve manavlar kalmış olacak.

Teorik olarak doğru görünüyor. Ancak Türkiye de üretici kooperatifleri de, tüketici kooperatifleri de etkin çalışmıyor. Siyasi sorunlar araya giriyor. Bu defa üretici içinde tüketici içinde daha büyük sorunlar ortaya çıkıyor.

Prensip olarak bu tür organizasyonların, siyasi alan dışında kalacağının garantisi olacak yasal altyapı olmalıdır.

Gıda fiyatlarında spekülasyonu önlemek için Paralel olarak, Tarım Kredi Kooperatifi ortaklığıyla Sera AŞ kurulacağı da açıklandı.

Devletin rekabeti sağlaması için bazı alanlarda geçici de olsa bizzat piyasaya girmesi gerekir. Ancak dolaylı yoldan ve proje bazında da olsa ,seracılığa kadar girmemesi gerekir. Yem fabrikalarını ve şeker fabrikalarını özelleştiren bir devletin dolaylı da olsa sera işinin içinde olması, cin fikir düzeyinde kalmaya mahkumdur. Yerine ister kooperatif olsun, ister özel işletme veya çiftçi olsun, sera yapacaklara yüksek teşvik verilmeli ve yerindelik kontrolü yapılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları