Yankee come home
1968'li yılların kuşağı Türk gençleri dünya devrimcilerinin sloganı, "Yankee go home" (Amerikalı evine git) rüzgârına eşlik ettiler.
Yankee (Yanki) dünyanın çeşitli ülkelerdeki Amerikan varlığına yönelik tepkiyi vurgulamak için kullanılan politik bir slogandı.
Emperyalizm ve sömürgecilik karşıtları kadar, birçok ülkede sol eğilimli politik gruplar da eylemlerinde bu sloganı kullanmıştı.
Türkiye'de ise, "Yankee go home", "Hoşt Amerika, puşt Amerika", "Kahrolsun Amerika, Yaşasın Bağımsız Türkiye" gibi sloganlar, devrimci gençlik hareketinin kullandığı en yaygın sloganlardı.
O dönemde Vietnam'da 20. yüzyılın en kanlı, en acımasız ve en fazla zayiatına yol açan bir savaş sürüyordu. ABD, Vietnam'ı yakıp yıkıyor, ama Vietnamlıları dize getiremiyordu.
Tam 50 yıl yani yarım yüzyıl geçti, o günlerden bugünlere geldik.
Komşularımız Suriye ve Irak'taki Amerikalılara da bugün "Yankee go home" diyoruz.
Yani Amerikan işgaline karşı çıkıyoruz, PYD/YPG terör örgütünü silahlandırmasına karşı çıkıyor ve evine dön Amerika diyoruz.
Başkan Trump, "Suriye'den evimize dönüyoruz" açıklaması yapınca da çok seviniyoruz.
İş Fethullah Gülen adlı terörist başını Türkiye'ye getirme konusuna gelince de "Yankee come home" yani "Amerika evimize gel" dedik ki çıkıp geldiler.
Öyle bir geliş oldu ki ağzım bir karış açık kaldı.
Aralarında FBI uzmanları ve savcıların da bulunduğu Amerikan heyeti ülkelerinde yürütülen FETÖ soruşturması (!) kapsamında, Kemal Batmaz'ın da aralarında bulunduğu 3 ismi Ankara Adliyesi'nde 11 saat sorguladı.
Fethullah Gülen hakkında Amerika'da bu Yanki'ler tek bir dava dahi açmadılar.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, "FETÖ'nün iadesi için gerekli hukuki adım atılmadı" iddiasına Adalet Bakanı Abdülhamit Gül şu yanıtı vermişti:
"Darbe öncesi ve sonrası iade talepleri ile ilgili bütün deliller, 86 klasörü ile birlikte Amerika'ya ulaştırılmıştır, iletilmiştir. Hiçbir eksiklik yoktur."
İngilizceye de çevrilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin FETÖ hakkında ulaştırdığı bu delilleri Amerikalılar okumadılar mı?
Bu delillerle ikna olmayan Amerikalılar, Kemal Batmaz'ın da aralarında bulunduğu 3 ismi Ankara Adliyesi'nde 11 saat sorgulayarak ikna mı olacaklar?
Ülkelerine koşarak gidip, "İkna olduk, haydi Fethullah efendi istikamet Türkiye" diyerek paketleyip bize teslim mi edecekler?
İnşallah böyle olur ama hiç sanmam diyeyim.
Öncelikle PKK'lılara çadır mahkemesi kuran AKP zihniyetinin Amerikan heyetinin FETÖ sanıklarını sorgulamasının Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenliğine leke düşürdüğünü de vurgulayayım.
86 klasör ile ikna olmayan Amerikalılar aslında Fethullah Gülen terör örgütünün 3 sanığını dinlemek ve onu Türkiye'ye göndermek için mi geldiler acaba?
Çünkü bu heyetin bir de pazarlama amacı olduğu ortaya çıktı.
Bu heyet sorgulama sonrasında Türkiye'ye Patriot hava ve füze savunma sistemleri satmak için sürpriz bir teklif sundu.
Haydaa dedim.
Türkiye, Rusya'ya S-400 hava savunma sistemleri için milyonlarca dolar ödemiş, anlaşma yapmışken Amerikalıların başına taş mı düştü ya da Trump'ın sevgisi mi kabardı diye düşündüm.
Şimdi şunlara bakalım.
Amerika'da 15 Temmuz 2017'deki kahpe ve kanlı darbe girişiminin 1 numaralı sanığı Fethullah Gülen var ki Türkiye aylardır iadesini istiyor.
Amerika, PKK uzantısı PYD/YPG terör örgütlerini bir ordu gibi silahlandırdıktan sonra Suriye'den çekiliyor ki bu terör örgütü ne olacak?
Türkiye, Rusya ve İran ile Suriye politikasındaki anlaşmasına Almanya ve Fransa'yı da ekleyerek yeni Suriye Anayasa'sı içinde önemli bir adım attı.
Sözün özü, bu gelişmeler karşısında Amerika şu mesajları mı veriyor;
- Al papazı yani Fethullah Gülen'i,
- Al Hakan Atilla'yı
- Al Fırat'ın Doğusunu,
- Al Patriot füze sistemlerini,
- Bırak S-400'leri,
- Bırak Rusya'yı
- Bırak İran'ı
- Haydi, gel yine yeniden müttefik olalım.
Bu mudur?
Yoksa 31 Mart'ta yapılacak yerel seçim öncesi Recep Tayyip Erdoğan'a ve AKP'ye yeni bir kıyak mıdır?
Şimdi bu soruların ve gelişmelerin yanıtlarını sanmayın ki Türkiye'nin bekası için Türkiye Büyük Millet Meclisi önemli sayıp genel kurulda detaylı şekilde görüşecek ve millî bir görüş ortaya koyacak.
Diyelim ki CHP ya da İYİ Parti bir genel görüşme önergesi verdiler, ne olacak peşinen söyleyeyim AKP ve MHP oyları ile reddedilecek.
Görün bakın tüm bu konularda Recep Tayyip Erdoğan tek başına karar verecek.