Yalan ekonomisi
İktidar önce ekonomik olarak krizin varlığını kabul etmeli. Birçok hastalıkta da böyledir. Kişi önce hasta olduğunu kabul etmek zorunda.
Hasta olduğunu kabul etmeyen bir kişiyi tedavi edemezsiniz ve üstelik hastalığın boyutu artık kontrol edilemez bir boyuta ulaşır.
Türk ekonomisi de bugün hastalığını kabul etmeyen kişilerle aynı sendromu yaşıyor.
Ekonomi ağır bir krizde.
Bunu maalesef kabul etmiyorlar. Etmedikçe Türkiye daha da derin krize sürükleniyor.
Kriz aslında son 3 yıldır var ama sürekli küçük pansumanlarla, devletin parasını saçarak buraya kadar getirdiler.
Sektörlere KDV indirimi, hiçbir işe yaramayan vergi indirim ve teşvikler, bankaların üzerinde büyük yük oluşturan ve sermaye kaybına neden olan Kredi Garanti Fonu (KGF) hep makyajdı. Biraz da pahalı bir makyaj.
Türkiye 2019'a inkarla girdi.
Bugüne kadar ekonomide yaşanan krize hep bir bahane buldular. Amerika'nın, Almanya'nın ve bir başka ülkenin bize saldırdığını.
Ekonomide becerisizliği asla kabul etmediler ve sürekli halka yalan söylediler.
Ortaya yalan ekonomisi çıktı.
Bu tür "kriz yok" yalanları ile bu ekonomi daha ne kadar gider?
Artık gidecek bir yeri kalmadı. Dahası vatandaşın da gücü kalmadı. Hazine Bakanı Berat Albayrak'ın şubat, marttan, mart nisandan iyi olacak söylemlerinin hep tersi çıktı. İyi olan bir şey yok! Her şey daha kötü oluyor.
Patates ve soğan depolarını basıp, çiftçiyi suçlu gösterdiler.
Oysa asıl suçlu kendileriydi. Tarımı bitirdiler. Şu memlekette inşaattan ekilecek alan kalmadı.
Art arda gelen zamlar çiftçiliği cazip halden çıkarttı. Antalya'da 1 lira olan bir sebze akaryakıt zamlarından dolayı yüksek nakliye maliyetinden dolayı İstanbul'a 3 liraya ulaşıyor. Otoyol ve köprü ücretleri öyle yüksek ki!
Türkiye geçmişte hep ya sattı ya borçlandı ve harcadı. Şimdi hiçbir şey kalmadı. Kalan tek şey borç!
Türkiye 12 ay içerisinde 34 milyar kamu, 5.9 TCMB 67,8 milyar özel finans olmak üzere 136 milyar dolar borç ödeyecek. Bu para nasıl ödenecek?
Ortada bir üretim yok! Bu para toprağın altına harcandı. Saçma sapan lokasyonlu havalimanları, yollar ve binalar.
Merkez Bankası'nın kasası her geçen gün boşalıyor.
Türkiye yurtdışında yüksek faizle bile para bulamıyor.
O kadar kötü bir tablo var ki, insanın uykusunu kaçıracak cinsten.
Ancak iktidar ve bakanlar halen halka pembe masallar anlatıyor.
Yapmayın lütfen! Halka gerçekleri anlatın. Bırakın krizle yüzleşelim. Sürekli başka ülkeleri ve insanları suçlamayı bırakıp, ekonomik hatayı kabul edin.
Sonra da bu halkın harcamayı değil tasarruf etmesini sağlayın. Yine saçma sapan zorunlu BES ile insanların üç kuruşunu zorla gasp etmeyin.
Bırakın insanlar kötü günlere hazırlık yapsın. Büyük bir kitle halen krizin olmadığını soğanı 10 lira, patatesi 8 lira, biberi 25 lira, domatesi 9 lira ve eti de 60 lira yapanın dış güçler olduğunu sanıyor. Halen durumun geçici olduğunu ve onları yenebileceğimizi düşünüyor.
Ortada ağır bir ekonomik kriz var. Krizle birlikte ağır bir yalan ekonomisi var.
Lütfen artık bu halka gerçekleri anlatın. Bilsinler geleceğinin ne kadar kötü ve karanlık olduğunu.