Yalan...
Evet.. bir yalandan mürekkebim... tüm doğrularımdan, doğru sanıp gönlüme, ruhuma yük ettiklerimden kurtulup bir tek doğruya iman edip, teslim olup, bir tek doğru için yaşayıp, hayatı o doğru ile anlamlandırıp, bütün doğruları o doğruda mezcedip kalan her şeyi yalana dönüştürdüğümden kendim de bir yalana dönüşmüşüm.. yalanın bizzat kendisi olmuşum.. yalan.. baskın ve olumsuz tüm tedâilerinin rağmına bâzen güzel bir kelime aslında.. yalan.. varlığım yalan, sesim yalan, kelâmım yalan, gülüşüm yalan, neş’em yalan, ağlayışım yalan, gözlerim yalan, canım yalan, canımın acısı yalan, kahrım yalan, tepeden tırnağa yalan olmak.. adımlarım yalan, gelmelerim, gitmelerim, yoluna, bir haberine intizâr olmuş beklemelerim yalan...
gözünle gördüğün bir buz parçası gibi gözünün önünde eriyip yok olan bir yalan... tüm âidiyetlerim yalan.. mensûbiyetlerim yalan.. kalbime yönelen haricî tüm sevgiler yalan... yalandan mürekkebim... duyduğum, duymadığım yalan.. gördüğüm, görmediğim yalan.. evet.. evet bir yalandan ibâretim...
evet.. bir yokluktan mürekkebim aynı zamanda.. tüm varlıklardan sıyrılıp, uzak kalıp, tüm varlıkları bir tek varlıkta âşinâ kılıp, bir tek varlığa âgâh olup, her varlığı o bir tek varlıkta görüp, o varlıkta bütün varlıkları seyredip, bir mukaddes varlığın bizzat kendisi ve bendegânı olup, bir varlığın içinde yok olmuşum.. lâzım olan ya da olmayan diye düşünmeden bir tek parçamı bile kendime bırakmaksızın o olmuşum, yok olmuşum.. vâr olmak ancak yok olmakla mümkündü.. var olabilmek için yok olmak gerekiyordu.. bir baktım yok olmuşum.. bir gayret kuşanmadım, düşünmedim yok olmak için.. bir baktım yok olmuşum.. bir baktım ki tek hakikatim beni içine almış.. bir baktım ki benim hakikatimin kendisi olmuşum.. yok olmuşum... her şey varmış ama ben yokmuşum... hiç olmuşum..
bir hayale, bir yalana, bir yokluğa dönüşmüş bende hiç kimseler beni görememiş.. beni duyamamış, beni sevememiş.. herkes bende seni, hakikatimi görmüş.. herkes bende seni, hakikatimi duymuş.. herkes bende seni, hakikatimi sevmiş.. çünkü ben yalandan ibâretmişim, çünkü ben yokluktan ibâretmişim, çünkü ben herkes seni sevsin, herkes seni duysun, herkes seni görsüne tâlip olmuşum.. bir hayal nasıl sevilir, bir hayal nasıl görülür, bir hayal nasıl duyulur ki?.. hakikat sevilir, görülür, duyulur, hakikat olan sensin.. yalan olan ben.. yok olan ben..
gördüklerim, duyduklarım, bildiklerim, okuduklarım, yazdıklarım, çizdiklerim, düşündüklerim hepsi ama hepsi yalan.. hiçbir şeyin canımı yakmayışı yalan oluşumdan.. bir hayâli sihâm-ı kazâ delebilir mi hiç? bir hayâlin kanı akar mı? bir hayâlin canı acır mı? bir hayalin kalbi kırılır mı? bir hayal gönül koyabilir mi? bir hayal ihmâlden ölebilir mi hiç? hayır.. bir hayal sevmekten ve sadâkatten ölebilir ancak huzurunda...
sırlarım.. hepsi yalan..
sırdaşlarım hepsi yalan..
tek hakikat var.. tek hakikat.. yalnızca sevdiğim tek hakikat.. gerisi hepsi yani ben bir yalandan mürekkep...
o kadar gerçek bir yalan oldum ki.. bütün bunlar yoksa eğer, ben nasıl vâr olabilirim?
vâr olan sensin.. vâr olacak olan da sensin...
tek doğru var... tek hakikat.. tek gerçek.. sevdiğim, yalnızca sevdiğim ve seveceğim...