Yakan top...
Geçtiğimiz Cumartesi son defa görüştü sevdikleriyle, ailesiyle. Son görüş gününde kızı Duru ile yakan top oynuyordu cezaevinin bahçesinde... Haksız yere tıkıldığı zindanda ayakta kalabilmek için kullandığı ilaçların etkisiyle birdenbire yığıldı yere. Beyin kanaması geçiriyordu. Babasının gizli görev için orada olduğunu sanan minik Duru kapaklandı baygın bedeninin üzerine “Baba söz bir daha senle yakan top oynamayacağım” diye yükselen çığlıkları defalarca yankılandı zindanın kara duvarlarında.
Geçtiğimiz Cumartesi son defa görüştü sevdikleriyle, ailesiyle. Son görüş gününde kızı Duru ile yakan top oynuyordu cezaevinin bahçesinde... Haksız yere tıkıldığı zindanda ayakta kalabilmek için kullandığı ilaçların etkisiyle birdenbire yığıldı yere. Beyin kanaması geçiriyordu. Babasının gizli görev için orada olduğunu sanan minik Duru kapaklandı baygın bedeninin üzerine “Baba söz bir daha senle yakan top oynamayacağım” diye yükselen çığlıkları defalarca yankılandı zindanın kara duvarlarında.
Balyoz hükümlüsü şehit Kurmay Albay Murat Özenalp’i dün Kocatepe’den uğurladık Cennet’e..
Kurtuluş Savaşımızın büyük simgesi Kocatepe, ne trajedilere şahitlik etti. Dün bunlara bir yenisi daha eklendi. Duru, Batu, Sema Hanım son kez baktılar Kurtuluş Savaşı şehidimizin arkasından.
Kocatepe’nin avlusunda Hükümet kanadından tek bir isim yoktu. “Yüzleri mi var gelmeye” diye soracaksınız.
Ben de diyeceğim ki; hani dillerine pelesenk ettikleri ‘manidar’ sözcüğü var ya!..
Allah’ın hikmetine bak!..
Kurtuluş Savaşı şehidimizi gözyaşları içinde uğurlarken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Zonguldak’tan, Başbakan Recep Erdoğan Ankara’dan saltanat kavgası için birbirlerine laf yetiştiriyorlardı.
Ne kadar manidar değil mi?..
İstanbul’dan son dakika haberleri düşüyordu;
“17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun önemli bir ayağı olan TOKİ soruşturmasında eski Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Oğuz Bayraktar ile 60 kişi hakkında takipsizlik kararı verildi” diye..
Canlı yayınlarda “Başbakan ne emrettiyse ben onu yaptım” diye açık itirafta bulunan Erdoğan Bayraktar’ın dosyası tereyağından kıl çeker gibi kapatıldı.
Ne kadar manidar değil mi?..
Peki, 17 Aralık sonrasında yolsuzluk iddiaları sarmalında kıskaca giren ve “paralelci” diye yaftaladıkları yargı mensuplarını rahatça bertaraf etmek için “askere de kumpas kuruldu” diye kamuflaj yapan yandaşları aklama paklama takımı Balyoz için ne yapıyor?.. Hiçbir günahı olmadan suçsuz yere hapis yatan şerefli Türk askerleri için ne yapıyor?..
Benim bildiğim; Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, tüm sıkıntıları ve açıktan çözüm talebini MGK’da dile getirdikten sonra kendisini ziyarete gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a odasında her şeyi tüm çıplaklığı ile tam 3 saat boyunca anlattı. Haftada en az iki-üç kere Adalet Bakanı ve Müsteşarı ile görüşen Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler Paşa silah arkadaşları adına ısrarla çözüm faaliyetlerini sürdürüyor. Ne Güler Paşa Adalet Bakanlığı’na gidip gelmekten ne de Adalet Bakanlığı kıvırmaktan usandı. Bütün bu çabalara ve de kumpas itirafına rağmen pişkin iktidar hâlâ Yargıtay aşamasında çözüm bekleyen Balyoz için karargaha ne gerekçe sunuyor bilir
misiniz?
“Yargıdaki direnci kıramadık” ...
Evet!.. KCK’lıları birer birer serbest bırakan, bebek katili Öcalan’ı kuş sütü ile besleyen, yandaşlarının paklanması için istediği savcıyı istediği hakimi anında sürgüne gönderen, HSYK’nın ve Adalet Akademisi’nin yapısını gece yarısı kanunuyla alt üst eden pişkin zihniyet aynen bunu söylüyor;
“Yargıdaki direnci kıramadık”...
Bana sorarsanız pişkinlerin gayesi çok açık;
Köşke çıkmak için yürüttükleri “çözüm sürecine” karşı TSK’daki sıkıntıları bastırabilmek adına Balyoz’u ellerinde koz olarak tutacaklarını sanıyorlar ve bu hesapları döndürüyorlar.
Ama düşünmüyorlar ki;
Bu top onları çok fena yakacak.
Aynı, Kurtuluş Savaşımızda işgalci-bölücü-işbirlikçi ve yandaşlarını yaktığı gibi...