Yabancıya çalışıyoruz (16 Şubat 2010)
2009’da 13.8 milyar dolarlık cari açık verdik. Cari açık 2008 yılına göre azaldı. Çünkü 2008 yılındaki cari açığımız 42 milyar dolar olmuştu.
Ne var ki, 2009’daki resesyona bakarsak, Türkiye’nin cari açık vermiyor olması gerekirdi. Çünkü 2009’da üretimde düşme oldu. Üretimde kullanılan aramalı ve hammadde de düşme oldu. Büyüme olmadı ki ithalat artsın. Tersine 2009’da yüzde 5 ile 6 arasında bir küçülme bekleniyor.
2009’daki cari açığı petrol ithalatına bağlayanlar var. Ancak Türkiye’nin ihracatı da var. Dahası 2009’da 21.2 milyar dolarlık da turizm gelirimiz var... Bunlar yok sayılıyor. Dahası, bizim gibi petrol ithalatçısı olup, cari fazla veren ülkeler de var. Bırakın krizi, eğer kur sistemimiz gerçekçi olsaydı, genişleme dönemlerinde bile dış açık vermeyebilirdik.
Türkiye’de sanki büyüme olunca, dış ticaret açığı da zorunlu olacak gibi bir önyargı var. Çin’de daha büyük büyüme yaşanıyor. Çin cari fazla veriyor. Önemli olan ithalata bağlı bir büyüme değil, iç tasarruflara ve ihracata bağlı bir büyüme yaşamaktır. Bu da hükümetlerin ekonomiyi iyi yönetmesi ve ulusal çıkarlarımızı koruyacak bir politika izlemeleri ile mümkün olur.
Maalesef Türkiye AKP iktidarında, sürekli kan kaybetmeye başladı. Örneğin, 2003- 2009 yılları arasında 167 milyar dolar dış cari açık verdik. Bu açığı borçla ve varlık satışları ile kapattık.
Satılan şirketler kârlı şirketlerdir. Bu şirketlerin AKP iktidarında dışarıya götürdükleri kâr, 11.5 milyar dolardır. Ayrıca portföy yatırımları ile giden kâr da 22.6 milyar dolardır. Yani, 7 yılda 34 milyar dolar para çıktı.
AKP iktidarı kötü miras bıraktı. Bundan sonra kâr transferi daha çok olacak. Örneğin, Türk Telekom getirdiği dövizi kâr olarak beş yılda götürdü. Telekom 20 yıllığına kiralanmıştı. Demek ki 15 yıl Türkiye Telekom’a çalışacak.
Siyasi iktidar yatırımcıya da güven vermedi. İktidarın iş hayatında ayırım yapması, sermayenin de göç etmesine neden oldu. Yine Anka Ajansının hesabına göre, 2002 ile 2009 arasında 11 milyar dolar sermaye Türkiye dışında yatırım yaptı. Bunların da kârlarını Türkiye’ye getirmesi gerekir. Ancak eğer ki Türkiye’de güven ortamı oluşursa... Aksi halde bu yatırımlar kârlarını da dışarıda tutacaklardır. Kaldı ki, bu 11 milyar sermaye içeride yatırım yapsaydı, hem ihracat artardı, hem de istihdam artardı. İşsiz sayısı azalırdı.
Bütün bu sorunlardan sonra AKP İktidarının, gelecek kuşaklara mirası:
1) Türkiye’nin altyapı yatırımlarının yabancıya satışı,
2) Bankaların yarısının yabancıya satışı,
3) 145 milyar dolar mevcut dış borçlara ilave,
4) 165 milyar dolar cari açık,
5) Bütçe açıkları,
6) İşsizlik ve yoksulluk.