Ya sonra!
Yatak odalarının röntgenlenmesini siyasette ve seçim malzemesinde kullananlar günün birinde benzeri olayların kendi başlarından geçebileceğini tahmin etse böylesine alçak yollara tevessül eder miydi?
Beşer - şaşar insanoğlu için geçerli olan özel hayatın ifşası, devlet sırlarının ifşasına dönüşürse burada “güvenlik sorunu” var demektir. Kendi vatandaşının yatak odasına girmekten imtina etmeyen zihniyet hasbelkader yönetiminde bulunduğu devletin yatak odasına (Kozmik oda) girilmesine müsaade ettiği gibi buna sözde hukuki kılıf uydurabiliyorsa, gafletin ve delaletin ötesinde bir zafiyet vardır demektir. Hele bunun üzerine birer yıl arayla iki eski Genelkurmay başkanının konuşmalarının (ki biri yurtdışında, biri de Genelkurmay karargâhında) internet sitelerine servis yapılmasına sessiz kalıp, yandaşlarının zafer naraları atmasını seyrediyorsa işin içinde işbirliği aramak durumunda kalırız. Bu arada Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’a sözde suikast girişiminin sonucunu sormaya ısrarla devam ederiz. Kozmik odada suikastın delil incelemelerini yapan hakimin terfi ettirdiğini biliyoruz da elde ettiği belgeleri ne yaptığını bir türlü öğrenemedik. Bu konuda bildiğimiz tek şey olağanüstü ve savaş durumlarında yapılacak olan planların külliyen değiştirilme zorunluluğudur. Örneğin Yunanistan sınırına yakın olan birliklerin yer değiştirmesi, tahkim ve mevzi alanlarının tamamen yenilenmesi, yurtiçi ve dışında görevli personelin deşifre olma ihtimaline karşı görev yerlerinin değişimi vs. Dahası diğer operasyonlarda görev alacak personele balyoz kılıfı takılıp hapsedilmesi de işin cabası...
Geçelim...
İki yıl önce bu sütunlardan “MİT ne iş yapar?” başlıklı yazı ile devletin istihbarat teşkilatının görev ve yetki alanlarını soruşturmuştum. Asıl maksadımın hükümeti eleştirmek olduğu halde “dünyanın en başarılı istihbarat örgütleri” arasında parmak ile gösterilen MİT’i yıpratmaya kalkışmakla itham edenler MİT’in düştüğü zafiyete bilmem nasıl kılıf bulacaklar.
Çok gerilere gitmeye gerek yok. CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a kurulmak istenen tezgâhtan sonra itina ile bel altı vuruşlar yapan Başbakan görüntüler ve yayınlayanlar için MİT’e görev verdiğini açıklamıştı. Bir yıldan fazla bir süre geçtikten sonra MİT bu konuda kendilerine görev verilmediğini açıkladı. Gazetecilerin önünde söyledikleri televizyonlarda yayınlandığı halde MİT demek ki yazılı emir beklemiş. Gelmeyince harekete geçmemiş. Eski Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un Oslo’daki NATO üssünde yaptığı konuşmayı kaydedip yayınlayanları da bulamadı MİT.... K.Irak’taki kukla yönetimle öylesine çok görüşmeler yaptı ki Barzani ve Talabani ile kanka olmuşlardı. Bu arada Kandil ve İmralı arasında mekik dokuduklarına dair ciddi bilgiler geliyordu. Ama Başbakanlığa bağlı müsteşarlık zannettiğimiz MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın “Başbakanın özel temsilcisi” görevini de birlikte yürüttüğünü öğrendik. “Teröristlerle müzakere yaptığımızı iddia edenler, İmralı’dakiyle pazarlık yaptığımızı iddia edenler ispatlamazsa şerefsizdir” resti çeken Erdoğan’dan şu ana kadar bu konuda tatmin edici bir açıklama gelmedi. MİT Müsteşarı Fidan da internette yayınlanan ses bantlarını şu ana kadar inkâr etmediğine göre işin boyutu vahametin ötesinde demektir. Devletin istihbarat örgütü kendi istihbaratını gizlemekten, korumaktan aciz duruma düşmemiştir de ne olmuştur. “İyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz” diye boru boru konuşan Bülent Arınç, “İyi ki bu MİT’le açılımı gerçekleştirmemişiz” diyebilecek midir?
Bütün bu vahim gelişmelerden sonra aklıma ünlü dedektiflik fıkrası geldi.
“Adamın biri karısından şüphelenmiş, özel dedektif tutup takip ettirmeye başlamış. Aldığı paranın hakkını veren dedektif velinimetine takibi başlatmış anlatmaya; Efendim, restorantta buluşup yemek yiyip içki içtiler. Sonra taksiye binip otele gittiler. Odanın kapısını açtılar, birbirlerine sarıldılar. Hanımefendi duşa girdi. Sonra da yatağa uzandılar” diye tek tek anlatırken kocası heyecanlanmış, “Eee sonra, ya sonra!..” demiş.
Kıssadan hisse işte...
MİT Müsteşarı ve yardımcısı Avrupa’da Habur’u konuşuyor, “bırakılacağını biliyordunuz” diyor, terörist başının bir müddet sonra serbest bırakılma ihtimalinden bahsediyor. Vatandaş ta heyecanla soruyor, “Ya sonra!..” diye