Virüsün ekonomik telafisi olmaz
Virüse karşı, uluslar arası kuruluşlar; Dünya Sağlık Örgütü sağlık konusunda İMF nakit ihtiyacı alanından önlemler aldı. ABD'de FED, Avrupa Merkez Bankası EMC parasal genişletici önlemler aldı. Her ülke de kendi içinde önlemler alıyor.
İnsanlık medenileştikçe, insan hayatı-insan refahı ön plana çıkıyor. İnsan hayatı bütün ekonomik maliyetlerden daha önemli kabul ediliyor. Özeti; ''ekonomi insan içindir.''
Medenileşmenin ikinci ayağı demokrasidir. Refah toplumu tarifinde; demokrasi ve özgürlük ilk başta gelir. ABD başkanlarından özgürlük bildirisini yazan Jafferson; ''Bize can veren Allah, özgürlüğümüzü de verdi'' demişti. Diktatörlerin maddi ve manevi baskısı altında yaşayan insanların maddi varlığı olsa ne yazar? Putin, bütün dünyanın gözü önünde muhalifleri hapse attı veya başka ülkelere sürdü, bir kısım zenginlerin de mallarına el koydu.
Türkiye de hem sağlık hem ekonomik alanda herkes elinden geleni yapıyor. Bazı önemli hatalar yaptık. Söz gelimi virüsün yaygın olduğu umreden gelenlerin bir kısmı evlerine gitti. Bir kısmı kamplardan ayrıldı. Bir kısmı da karantinadadır. Bu gibilere işi tevekküle bırakmanın yalnız kendilerine değil aynı zamanda topluma da zarar verebileceklerini anlatmak gerekirdi. Yurt dışından riskli bölgelerden gelenler için de devletin daha sıkı önlemler alması gerekir.
Öte yandan Türkiye de, virüs için alınan önlemler her şeyden önce siyaset üstü tutulmalı ve popülizme alet edilmemelidir. Zira tüm toplum az veya çok virüsün ekonomik maliyetlerinden etkilenecektir.
Hükümet tarafından açıklanan 100 milyar liralık paket, krizin ekonomik maliyetlerini telafi etmez. Ancak bazı kesimlerde sıkıntıları bir süre erteleyebilir. Zira paket 100 milyar liranın halkın cebine girecek paraları değil devletin katlanacağı maliyetleri de kapsamaktadır.
Vergisel önlemler; Krizden birinci derecede etkilenen firmalara, vergi, SGK ve kira ertelemesi getiriliyor. İşler açıldıktan sonra bu firmalar ertelenenleri yeni tahakkuk eden vergi ve kiraları birlikte ödeyecekler. Daha da zora gireceklerdir. Vergilerle ilgili;
''Vergi, SGK ve kira alanında hem bir indirim yapılmalıydı hem de isteyenlere Merkez Bankası gösterge faizi üstünden taksitlendirme hakkı verilmeliydi. ''
Banka kredileri; Nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerinin üç ay ertelenmesi de vergi ertelemesi gibi sonradan daha fazla sıkıntı yaratacaktır. Kredilerle ilgili yapılması gerekenler ;
* İşletmelerin tercihine bağlı olarak borçların 3 yıla kadar düşük faizle taksitlendirilme imkanı ve faiz farkının hazineden ödenmesi kararı olsaydı, daha etkili önlem olurdu.
* Geçen yıldan kalan kredilerin faiz oranları yüzde 24'tür. Bu faizlerin güncellenmesi gerekir. Eğer fark çıkarsa hazineden ödenmesi veya bankaların da krizde elini taşın altına sokmaları gerekir.
* En önemlisi bankaların kredileri geriye çağırmalarını önlemektir. Zira kullanılmış bir kredinin geri ödenmesinde risk gerçekleşmişse, artık banka vadeyi ve taksitleri beklemeden hesabı kat ederek krediyi geri çağırır. Kriz bir firmayı zora düşürmüşse, bankalar gözünün yaşına bakmayacaklardır. Bu nedenle ekonomi normale dönünceye kadar bir veya iki yıl süre ile kredileri geri çağırma ertelenmeli veya bazı şartlara bağlanmalıdır.
Hükümet kararları içinde yer alan; Virüsün yayılmasına karşı alınan tedbirlerin etkisiyle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline "mücbir sebep" notu düşülmesi geri çağırmayı ne kadar etkiler? Açık olsaydı daha iyi olurdu.
Nakit yardımları; "Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığının belirlediği kriterlere göre, ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için ilave 2 milyar liralık bir kaynak ayrıldığı'' açıklandı. Bu kararın etkin uygulama olanağı yoktur.
Birincisi 2 milyar yeterli değildir. İkincisi nakit yardımların halkı daha iyi tanıyan belediyeler ve sivil toplum örgütleri işbirliği ile yerinde komisyonlar kurularak yapılması halinde daha tarafsız ve etkili olurdu.
Önlemler açıklanmadan önce; dünkü yazımda;
Çalışanların kriz nedeni ile ilave sağlık önlemleri ve korunma malzemesi giderlerini karşılamak için işsizlik fonundan kayıtlı çalışan 6 milyon işçiye 1000'er lira verilmelidir. İşsizlik fonunun 130 milyar varlığı var. İşçilere ödenecek olan 6 milyar liradır. '' şeklinde bir önerim vardı. Böyle bir uygulama çalışanları kısmen rahatlatırdı.
Elbette önlemler daha da artırılabilir. Ancak kamu kaynakları da sınırlıdır. Önemli olan bu sınırlı kaynakları en etkin şekilde kullanmaktır.