Virginia Woolf-Özlem Akşit ve Azerbaycan'dan Dilbazi
Özlem Akşit Hanımefendi, yüksek lisans tezini kitaplaştırmış, kitabı Nergiz Yayınları yayımlamış. "Kadınım/Virginia Wolf" adını taşıyan kitabını imzalayarak yayınevine bırakmış, yayınevi editörü Ahmet Acar Bey bana iletti. Özlem Hanım, imzanın altına Neşet Ertaş'ın şu sözünü yazmış: "Kadınlar insandır, bizler ise insanoğlu."
Bu söze katılmamak olur mu?
Virginia Woolf'u romancı olarak biliyoruz, bu kitap bize onu her yönüyle tanıtıyor. Her yönü diyorum çünkü çok yönü var bu kadın yazarın.
Feminist öncelikle, hatta bu işin öncülerinden. İyi okuyan ve agnostik bir babanın kızı. Modern edebiyatın içinde öncü bir kalem Woolf. Roman dilinin şiirsel olması gerektiğini savunan ve bunu yapıtlarında başarıyla uygulayan bir yazar. "Roman kendini yaratırken gücünü şiirin coşkunluğundan alacak" diyor.
Romana dair görüşleri ise hârika ama bu köşeye sığacak gibi değil, meraklısı alıp okuyacak bu kitabı başka çare yok.
Yazı yaşamına deneme ile başlamış bu ünlü İngiliz yazar. Sonra kitap tanıtımına ve eleştiriye başlamış. Bu yönleriyle kendime yakın gördüm onu.
Özlem Akşit, bu kitabında Woolf'un yapıtları hakkında ayrıntılı bilgi ve değerlendirmelere de yer veriyor.
Bu sıra dışı, özüne özgü yazarın ölümü de öyle olmuş, intihar etmiş 1941 yılında. "Ne hoş bir güzelliği vardır, hafif adımlarla dünyadan gülümseyerek geçenlerin", "Yaşamak bir rüyadır, uyanmak öldürür" sözlerinde bu intiharın felsefesi yatıyor sanki.
Güzel özdeyişleri de var Virginia Woolf'un, kitaba değgin olanlarından iki örnek sunalım:
"Bir kitap art arda dizilen cümlelerden değil, bir benzetme yapmak gerekirse, kemerlere, kubbelere dönüştürülmüş cümlelerden meydana gelir."
"Erdemleri bir ya da iki sayfada özetleniveren kitapları severim. Üzerlerinden ordular geçse kılı kıpırdamayan cümleleri severim."
Dilbazi'nin dizeleri
1918 doğumluydu Azerbaycan'ın en ünlü kadın şairlerinden Mirvarid Dilbazi... Sovyet döneminde yetişmiş olmasına karşın, Atatürk hayranıydı. Türkiye'yi gördü, Azerbaycan'ın bağımsızlığını gördü ölmeden önce.
"Neylerem O Ömrü Men" adlı şiirinde yaşam felsefesi ve ülküsünü ortaya koyuyordu. O şiirden dizeleri paylaşmak istiyorum:
"Neylerem o ömrü men/Ne bir şirin sükûtu/Ne de sel akışı var/Ne çılgın bir sevinci/Ne de söz yağışı var
Neylerem o ömrü men/Ne yaratmak hevesi/Ne öz sesi, nefesi/Ne derdi ne gemi var/Ne egide (ülkü) yoldaşı/Ne könül hemdemi (dostu) var
Neylerem o ömrü men/Ne vatan muhabbeti/Ne halka sadakati/Ne darda metaneti/Ne derde tabı (dayancası) vardır/Ne ömür yollarında/Bir inkılabı vardır/Dünyada ne ilk sözü/Ne son cevabı vardır
Men ömür istemişem/Meş'ele dönüm yanım (Meşale olup yanayım)/Men ömür istemişem/Koy dolsun odla (ateşle) kanım/Men hayat yollarında/Bu odla ışıklanım/Koy inkılabım olsun/Men dünyaya gelende/Sesli nefesli geldim/İstemirem sükûtum/En son cevabım olsun"
Olmamış değil mi, son sükûtu, son cevabı olmamış, sözleri, dizeleri hâlâ yaşıyor bu ülkülü şairin. "Her sözü ölür şair sözü yaşlanır, dünya ile birlikte" demişim bir şiirimde. Dilbazi bağlamında bile doğrulanıyor işte bu sözüm.