Vergiler eziyete dönüştü
2013 yılına gireli bir hafta oldu... Ancak bu bir haftada neredeyse her gün bir vergide değişiklik olacağını okuduk. Bu değişen veya değişecek vergiler, inşaat sektörünü vuracak vergiler. Dün de Maliye Bakanı, gayrimenkul satışlarında ve kat karşılığı inşaatlarda vergilerin değişeceğini ve vergi geleceğini açıkladı.
Vergi tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Kabileler savaşlarla başka kabilelerden ayni olarak “gasp bedeli-’ganimet” alırdı. Mısırda ve Mezopotamya’da yapılan büyük inşaatlarda halkın çalışma mükellefiyeti bir nevi vergiydi.
Verginin çeşitli aşamalardan geçmesi sonucu vergileme prensipleri oluşmuştur. Bu prensipler için en iyi söz “kazı bağırtmadan yolmak” sözüdür. Zira kimse isteyerek vergi vermez.
Yine, vergi, özel sektörden kamu sektörüne kaynak aktarılması demektir. Kamunun cebri tasarruf yaratması demektir. Bu nedenle ekonomik ve sosyal etkileri ortaya çıkmaktadır.
Maliye literatüründe bir başka söz, “eski vergi iyidir” şeklindedir. Zira mükellefler vergiler ilk salındığında tepki duyar. Zamanla vergiyi öğrenir ve alışır. Bunun için vergi sistemini sık sık değiştirmek doğru değildir.
Maalesef AKP iktidarının böyle bir prensibi yoktur. Vergi konusunda eyyamcı davranmaktadır. Özellikle torba yasalarla sık sık, yeni vergiler geliyor. Vergiler gidiyor.
Acaba 2012 yılında vergilerde kaç değişiklik yapılmış diye 2013 yılı bütçe gerekçesine baktım. Hemen hemen tüm vergi kanunlarında değişiklik yapılmış. Kanunları tek tek saymak sayfalara sığmaz... Söz gelimi gelir vergisinde, 6303 sayılı kanunla bir, 6322 sayılı kanunla 10, 6327 sayılı kanunla 8 adet değişiklik yapılmış. Kurumlar vergisi kanununda yine farklı iki torba kanunla 12 değişiklik yapılmış. Diğer değişik vergi kanunlarında da kırktan fazla değişiklik yapılmış.
1) Bu değişiklikler bir reform değil... Reform tek bir yasayla bir vergide köklü değişikler yapmak demektir. Söz gelimi muamele vergileri yerine KDV’nin getirilmesi bir reform idi. Ayrıca vergi reformu, verginin kendi içinde ve diğer vergilerle uyumlu olması demektir.
2) Vergilerin bu kadar sık değişmesi, vergi mükellefinin tepkisine neden oluyor. Vergi bilincinin oluşmasını engelliyor.
Sık sık getirilen vergi afları, vergi mükellefleri arasında haksız rekabete yol açıyor. Vergi adaletini zedeliyor. Vergiye karşı direnç oluşuyor. Bu defa vergi kayıp ve kaçakları artıyor.
Ben, uzun süre İktisat Fakültesi’nde, maliye ve vergi uzmanı ve denetçisi olmak isteyenlere, “denetimden daha önemli olan, mükellefe yol göstermektir” diye telkinde bulundum. Maalesef aynı telkini Maliye Bakanlığı yapmıyor. Tanınmış bir yeminli müşavir, bir denetçinin kendisini tehdit ettiğini anlattı. Bu olaylar sık sık yaşanıyor. Bilinçsiz memur ve denetçi, vergi mükellefini yolunacak kaz olarak görüyor. Vergiye karşı tepki oluşmasına neden oluyor.
3) Kayıt dışı ekonomi ve mafyasal ilişkiler de vergi bilincini köstekliyor. Devlet İhale Kanunu 20 defa değişti. Birçok kamu kurumu ihale dışında kaldı. Vergisinin bu yollarla çarçur edildiğini ve kamudaki yolsuzluğu gören mükellefin eli vergi vermeye gitmiyor.
4) Bir bankadan bir yıllık kredi alırsanız veya kredi kartı alırsanız, faiz dışında ve krediye göre değişen 31 adet farklı ödeme yapmak zorundasınız. Bunların içinde vergiler de var.
5) Yüksek ve haksız vergi, vergiye karşı tepki yaratıyor. Söz gelimi istihdam üzerinden alınan prim ve vergi yükü yüksek olduğu için Türkiye de 8.5 milyon insan kayıt dışı çalışıyor. Çalışanlar da asgari ücretten gösteriliyor. Bu sorun denetimle aşılmaz. Doğrusu bu yükü düşürerek vergi kaçırmayı cazip olmaktan çıkarmaktır.