Vergi almasını bilmek lazım
50 yıldır Türkiye kayıt dışı ekonomiyi konuşuyor... Vergi kaçağını konuşuyor.
Kayıt dışı ekonomi, ekonomik işlemlerin tamamıyla kayıt dışında yapılmasıdır. Kayıt dışı ekonominin tamamı vergi kaçağıdır. Ayrıca, kayıtlı iş yapanlardan, geliri daha az göstermek, gideri daha yüksek göstermek yoluyla, çalışanı düşük ücretten göstererek vergi kaçıranlar da var.
Maliye Bakanlığı, geçen sene,“kayıt dışı ekonomi ile mücadele stratejisi eylem planı” hazırladı. Bu plan daha sıkı denetime dayanan bir plandır. Ancak, plan verginin psikolojik yanlarını göz ardı etmiştir. Bunun için de başarı şansı azdır.
Vergi bir cebri ödemedir. Bunun içindir ki vergi verenlerin, yani mükelleflerin tepkisini en aza indirmek gerekir. Verginin açık, anlaşılır ve şeffaf olması gerekir... Hükümetin topladığı vergilerle kamu hizmeti üretmesi gerekir. Bu anlamda harcamaların da açık ve şeffaf olması gerekir. Böyle olursa vergi mükellefinin vergiye karşı tepkisi azalır.
Türkiye’de, Maliye herkesi potansiyel vergi kaçakçısı olarak görüyor. Bunu, önceden maliyede vergi denetim elemanı olarak çalışmış olanlar da, masanın bu tarafına geçtiklerinde itiraf ediyorlar.
Maliye Bakanı, 2010 Maliye Bakanlığı Bütçesi görüşülürken, vergi denetimi sırasında, 45.9 milyar liralık matrah denetiminde 190.3 milyar liralık matrah farkı bulunduğunu açıkladı. Yani vergi denetimine göre vergi mükellefleri yaptıkları işin dörtte birini gösteriyor. Dörtte üçünü kaçırıyor. Başka bir ifade ile Türkiye’de, kayıtlı ekonomide, vergi dışılık yüzde 400’dür. Kayıt dışı ekonominin zaten tamamı vergi dışıdır.
Yapılan denetim tüm sektörlerde yapılıyor. Basit bir mantıkla eğer kayıtlı ekonomide gösterilen dörtte bir ise o zaman Türkiye’nin 2009 Milli geliri, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla olarak, dört kat daha fazladır. Yani 946 milyar lira olarak görünen GSYH, gerçekte 3 trilyon 700 milyar liradır. Aynı şekilde 8456 dolar olarak hesap edilen fert başına Milli Gelir de 34 bin dolardır. Maliyenin hesabına göre biz zenginlikte Avrupa’yı yakalamışız.
Mali denetim sonucu bulunan bu dört kat matrah farkı, sonuçta nereye varacak? Yargı sonucu gerçek fark ne çıkacak? Bu güne kadar bulunan farkların onda biri ancak gerçekleşti.
Bir arkadaşımın, emekli olan eşine iki yıl önce vergi dairesinden bir mektup geldi. Beş daireniz var... Beyanda bulundunuz mu? Emekli öğretmen olan hanım beni aradı. “Bir konutum var. Emekli olduğum için de, vergi vermiyorum.” dedi.
Yanlışlık olduğuna dair dilekçe ver dedim.
Bu tür olaylarda ve yukarıda Bakanın açıkladığı matrah farkında yanlışlık varsa veya tespit edilenler abartılı ise vergi dairesindeki memurun veya denetim elemanının yanlışından kaynaklanıyorsa, o takdirde vergi idaresinin mükelleften özür dilemesi de yetmez. Zira uygulamadan dolayı birçok mükellef zan altında kalmış oldu. Bürokraside ve yargıda zaman kaybı, maddi kayıplar oldu. Devlet boşuna oyalanmış oldu. Bu nedenle yalnız suçlanan mükellef değil, tüm vergi mükelleflerinin Maliye’den tazminat isteme hakkı doğmuş oldu. Çünkü devletin kaybı, vergilerle finanse ediliyor.
Maliyenin terfilerde bu tür yanlışları, memurun veya denetim elemanının eksi hanesine yazması gerekir.
Benim önerim, vergi denetim elemanlarının Maliye Bakanlığında veya Gelir İdaresi Başkanlığında en az on yıl çalışanlar arasından seçilmesidir.