Verdikçe verecek mi?
Türkiye’deki gelişmeleri sağlıklı yorumlayabilmek için dış basındaki yankılarına, ABD ve AB ülkelerinin büyükelçi ve sözcülerinin yaptığı açıklamalara kulak vermek lazım. Kurtarılmış mahallelerin, sokak çatışmalarının yaşandığı 12 Eylül öncesindeki endişeleri taşıyanlar Evren’in halen niye yaptığını bilmediği darbeyi alkışlamıştı. İdealizmin doruk noktasında olduğu gençlik günlerimizde 12 Eylül darbesini başta ABD ve dönemin AET ülkeleri çılgınlar gibi alkışlayınca “Bu işin içinde bit yeniği var” teşhisini koymuştuk. Dönemin iletişim teknolojisi günümüze göre Romadaki savaş arabaları gibi olsa da radyo ve gazetelerden takip ettiğimiz yabancı ajans haberleri ufkumuzu açıyordu. Bugün de ülkemizde anlam veremediğimiz ani gelişmelerin perde arkasını görebilmek için sözkonusu haber ve yorumlara dikkat kesilmekte fayda var. Bir de “Yandaş Medya” nın yayın çizgisine göz atmak lazım. Maşallahı var, ABD ve AB kaynaklı haberler, Türkiye’de demokrasinin geliştiğinden dem vurup askerlerin vesayetinden kurtulunduğuna dair övgüler yağdırıyor. Yandaş medya ise istifa eden generallerin Patagonya ordusu mensubu olduğunu, yeni Komutan Özel’in özelliklerini saymakla bitiremiyorlar. “Kanun Ordusu Vurgusu” öylesine parlatılıyor ki düne kadar ordunun kanunsuzluk yaptığı bilinç altına aşılanıyor. Oysa daha önce İkinci Ordu Komutanı olan Necdet Özel döneminde Hakkâri ve Dağlıca olayları ile ilgili bir sürü iddia ortaya atılmıştı. Yıldızı parlatılıp Jandarma Genel Komutanlığına getirildiğinde, başta “The Taraf” olmak üzere din adına yayın yaptığını iddia eden mütareke matbuatının takipçileri ihmallerden dem vuruyor, komutanların sorumluluğunu sorguluyordu. Şehid ailelerini provoke edip “Oğlumuzun şehadetinden komutanları sorumlu” haberlerini yayınlıyorlardı. Hedeflerinde sürekli Işık Koşaner ve diğer generaller var iken birinci derecede sorumlu olan Necdet Özel’e bir tek lafın edildiğine tanık olmadık.
Yayınlandığı günden bu yana Türk Ordusunu hedef tahtasına koyup sahte belgelerle Türk Subayına saldıran “The Taraf” ın yazarları Necdet Özel’i öve öve bitiremiyor. AKP’nin yandaşı gazetelerin manşetlerini yeniden okuyalım. Sanki Askeri Şûra toplantısındaymış gibi şimdiden kimlerin terfi edip kimlerin hangi görevlere getirileceğini ilan ettiler bile... Kara ve Jandarmanın başına kimin geçtiğini kıdemleri, teamülleri hiçe sayarak ilan ettiklerine göre itina ile servis yapılıyor demektir. Öyle ya daha soruşturma esnasında emniyetteki, savcılıktaki ifadeler basında yer alıyor, tutuklanacak isimler karardan önce televizyondan alt yazı haberleri ile geçtiğine göre bu servisler yine devrededir. Nitekim istifa gerekçelerini açıklayan Işık Koşaner, “Nasıl olsa sızdırırlar” diyerek metnin internet sitesine konmasına gerek olmadığını vurguladı. Böylece başta Balyoz davası olmak üzere sahte belgelerin ordu bünyesi içindeki bazı mihraklar tarafından sızdırıldığı yahut servis edildiği gerçeği ortaya konmuş oldu.
Türk Ordusunun binlerce yıllık geleneği ayaklar altındayken istifa olayından sonraki gerçeği çoğunluk görmezden geliyor. Hasdal ve Silivri’de yüzlerce subay darbe girişimi suçlamasıyla tutuklu. Oysa Türk Ordusunun bırakınız darbe yapmayı, darbeyi planlayamayacağı bile ortaya çıkmıştır.
Bütün bu olup bitenlerden sonra Bülent Arınç’ı merak ediyorum. Şûra sonunda ellerini ovuşturarak “Verdikçe veriyor” diyecek mi?