Ver gülüm, uçak: Al gülüm, fabrika

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Rejimi aldatmaca, "Tek Adam Rejimi" gerçektir.

Ne Anayasa, ne yasalar artık hiçbir önem taşımıyor.

İşte size çok çarpıcı bir örnek:

Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad Al Tani;

"Al gülüm" diyor ve 500 milyon dolarlık süper lüks uçağını hibe ediyor...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan;

"Ver gülüm" diyor ve alıyor...

Cumhurbaşkanı Erdoğan;

"Al gülüm" diyor ve Adapazarı'ndaki tank paletleri ve mühimmat üreten askerî fabrikasını hibe ediyor...

"Ver gülüm" diyor Katar Emiri Şeyh Tamim ve tek bir kuruş harcamadan 25 yıllığına alıyor.

Özelleştirme yasası uygulanıyor mu? Hayır...

İhale Yasası uygulanıyor mu? Hayır...

Devlet malı hibe ediliyor mu? Evet...

"Devlet malı deniz, yemeyen domuz" sözü uyuyor mu uymuyor mu?

Bu sorunun yanıtını da sizler verin bi zahmet...

Devlet mallarını cumhurbaşkanının 25 yıllığına da olsa hibe etme yetkisi Anayasa'mızda var mı? Yok...

Bizlerin vergileri ile kurulan askerî fabrikanın hibe edilmesinin hesabını sorma hakkı bizde var mı? Var...

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Rejimi yoktur, "Tek Adam Rejimi" vardır artık ülkemizde.

Bir örnek yetmez, 2. örnek ile devam edelim o zaman.

TBMM Başkanı Binali Yıldırım AKP tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterildi.

Anayasa'nın 94. maddesi, "istifa et" diyor...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "istifa etme" diyor...

Anayasa hükmü değil, "Tek Adam Rejiminin hükmü" uygulanıyor.

2 de örnek yetmez, 3. örnek ile devam edelim o zaman.

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 6 üyesinin görev süreleri doluyor.

Danıştay ve Yargıtay yeni üyeler seçmek zorunda ama Tek Adam Rejimi devreye giriyor.

Meclis'te yandaş MHP desteği ile AKP, YSK'nın görev süresi dolan ve dolmayan üyelerin görev sürelerini 1 yıl uzattı.

Anayasanın 67. maddesi "uygulanamaz" diyor...

Tek adam, "uygulanır" diyor...

Vicdanları ile şaibesiz seçim yapmakla görevli YSK Başkanı ve 5 üye Anayasa'yı çiğneyerek görevlerine devam ediyorlar, maalesef istifa akıllarına dahi gelmiyor...

* Cumhurbaşkanı Anayasa'yı çiğnerse,

* Meclis Başkanı Anayasa'yı çiğnerse,

* YSK Başkanı ve 5 üyesi Anayasa'yı çiğnerse

* Yandaş medya bu eylemleri alkışlarsa,

* Özgür medya eleştirir ama kimse dikkate almaz, umursamazsa...

Bunun adı kesinlikle "Tek Adam Rejimi" olarak tarihe kaydedilir.

Taşınan oylar

24 Haziran'da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine ilişkin 7 Temmuz 2018 tarihinde, "Seçim sonuçları kurgulandı mı?" başlıklı yazımda şu hususlara dikkat çektim:

- Boşbakan Binali Bey, "Bizim kaybolan oylarımız ortağımızda, ortağımızın kaybolan oyları da başka bir partide. Sonuçta herkes memnun halinden" diyor.

- Hürriyet yazarı Sedat Ergin, MHP oylarındaki artışı irdelerken, "AK Parti'nin kuvvetli düştüğü yerlerde MHP'nin yükselişi de dikkat çekicidir" diye yazdı.

- Siyaseti kurgulayan AKP demek ki, seçim sonuçlarını da İçişleri Bakanlığı'nın polis, jandarmanın gücünü de katarak "algı ya da sonuç kurgulaması mı" yaptı?


Soner Yalçın'ın tüm soruları da yanıtsız kaldı

Oda TV kurucusu ve Sözcü yazarı Soner Yalçın 4 Temmuz 2018 tarihinde "Polis WhatsApp grubu oluşturmuş" başlıklı yazısında özetle şu konulara dikkat çekiyor:

- Seçimin güvenliğinden sorumlu olması gereken polislere ve Jandarma'ya yasa dışı-gizli görev verildiği ortaya çıkıyor!

- Polis ve jandarma, sandıklar kapanır kapanmaz tutanakları öğrenip, sonucu okul/seçim alanı sorumlusu güvenlik görevlisine bildiriyor.

- Okul/sandık alanı sorumlusu polis/jandarma aldığı sonuçları nereye bildiriyor:

- İçişleri Bakanlığı'na mı?

- İçişleri Bakanlığı nereye gönderiyor bilgileri?

Sandık güvenliğinden sorumlu kamu görevlilerinin seçim sonuçlarını öğrenip, amirlerine-komutanlarına bildirmesi kanunsuzluk değil mi?

- Bu hâl hangi hukuk devletinde olur?

- Oy, demokrasinin kutsalıdır. Bu sebeple yasa diyor ki:

"Sandık alanında, kurul üyeleriyle bu kanunla kendilerine yetki verilmiş olanlardan ve seçmenlerden başka kimse bulunamaz... Zabıta amir ve memurlarıyla resmî üniforma giymiş kimseler ve silah taşıyanlar sandık alanına giremezler..."

- Yasa bu kadar açık! Buna rağmen... Polis ve jandarma, oy pusulalarının fotoğrafını çekip (ya da kağıda yazıp) bir yere nasıl gönderir? Bu onların görevi değil... Bakınız:

- Sadece 264 bin 526 polis değil...

- Sadece 195 bin 695 jandarma değil...

- 50 bin 793 korucu da seçim alanlarında görev yaptı...

- İlk kez bu seçimlerde Polis Akademisi'nden mezun yeni polis adayları bile takviye edildi. Peki, niye?

- Evet, soru basit: Yasa dışı olmasına rağmen polis-jandarma-korucu seçim sonucuyla neden alakalıydı ve neden seçim sonucu tutanaklarını kayıt altına aldı? Sormayalım mı?"

Bugünlerde "taşıma seçmen" tartışılıyor da, "kurgulanan seçim" konusunu tartışan neden yok?

Yazarın Diğer Yazıları