Veli nimet

Değerli okurlarım sorarım size, toplum yaş kemal'i bulmuş tecrübe sahibi kişilerden ne bekler? Gazeteci ise biriktirmiş oldukları tecrübelerini "nükte ve sanat" yaparak aktarmasını. Bir kurum yönetiyorsa "gerilimsiz ve usuletle problemleri çözmesini". Peki öyle mi oluyor? Maalesef olmuyor, olamıyor. Niye? Zira gelişen olay veya mevzular öyle abartılıyor. İkazlara rağmen "anlamamak ve aldırmamakta!" muhataplar öylesine ısrar ediyor ki, sertleşen ortamla birlikte yazan da yöneten de ister istemez kendini bu ruh hali içinde buluyor. Ve bodoslama mevzuya dalıyor. Mesela son zamanlarda Türk futbolunda yaşananlara bir bakınız. Allah aşkına bunlar yenilir, yutulur ve daha önce örneğine rastlanmış şeyler mi? Bir bakıyorsunuz "devletle işi olan!" bazı adamlar, hiçbir ilgi veya mensubiyetleri olmaksızın bir "stattan loca" alıyorlar. Soruyoruz aldığınız locada bir gün maç izlediniz mi? Hayır. Niye? Zira oralı değiller ve o memlekette yaşamıyorlar. Belki de kendileri gitmeyince boş kalan loca bir başka kişiye de satılabiliyor. Kimse de bir şey demiyor.

***

Bir bakıyorsunuz antrenman sahaları Anadolu yakasında olan Türkiye'nin en büyük kulüpleri, deplasmana giderken burunlarının dibinde ki Sabiha Gökçen Havalimanı yerine 100 km uzaklıktaki yeni havalimanından uçmaya zorlanıyor. 2/3 hafta süren bu problem kulüplerin müracaatı üzerine "TFF aracılığı ile çözülmek!" yerine, "devletin en üst makamlarına ulaşılarak zoraki üçüncü haftada" çözülebiliyor.Yine bir bakıyorsunuz; Türkiye'nin en büyük kulüplerinden Fenerbahçe Kulübü'nün Başkanı kulübünü yönetmeye çalışırken, türlü zorluklara muhatap oluyor ve "imzalamayı red ettiği!" bir borç yapılandırması yüzünden suçlanıp hedef gösteriliyor. Yetmiyor "mevcudiyeti bu problemleri dahi düzeltmek!" olan TFF, olaylara "kulüpler lehine müdahale etmek!" yerine, yarın "kendisini tekrar seçecek!" kulüp başkanları ile medya önünde, "söz düellosu veya tartışmayı tercih ediyor".

***

Gördüğünüz gibi "Türk futbolunda tasvip edilmeyen bir hoşnutsuzluk!" bir düzensizlik böylelikle sürüp gidiyor. Hiyerarşik bir "ahenkle sürdürülmesi gereken" TFF, kulüp ilişkisi de bir türlü kurulamıyor. Peki bunca hayreti mucip hadisenin sebebini hiç merak ettiniz mi? Kusur nerde? TFF oyuna muhtaç olduğu kulübe nasıl böyle hoyrat davranabiliyor. Düşünmedinizse ben söyleyeyim. Artık Türkiyede devir değişti devir. "Eski çamlar bardak!"oldu. Bir şey değişti her şey değişti. Eskiden TFF başkanı seçilirdi, şimdi "seçilir gibi atanıyor!". Yetmiyor yönetimi de "eline veriliyor". Peki kulüpler ne yapıyor? Kongre zamanı TFF Başkanını seçeceği zaman iradesine sahip çıkmayıp "boynunu kurbanlık koyun gibi iktidara teslim ediyor!". Kendisini yönetecek liyakatli bir başkanı seçmek yerine bu hakkını işaretle tayin edilen "tek adaylı göstermelik kongrelerde atayanlara!" teslim ediyor. O da tayin edenler hatırına kulübü "prangalamaya çalışıyor". "Fenerbahçe başkanı olsam borç yapılandırma anlaşmasını imzalardım!" deme cüretini gösteriyor. Niye gösteriyor? Zira onun velinimeti artık kulüpler değil kendisini o makama atayandır, ve herkes efendisinin istediğini yapar.

Yazarın Diğer Yazıları