"Uzun soluklu" birlik-beraberlik!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığında yapılan “Güvenlik Zirvesinden” , teröre karşı “Bedel neyse ödemekten kaçınılmayacak” kararı ve “Birlik-beraberlik” mesajı çıktı! Bu zirvede alınan diğer kararları ve ayrıntılarını, herhalde yakında anlayacağız, göreceğiz.Başbakan bu konuda ABD’den, Condolleezza Rice’dan iki gün sonra, haber - “olur” - bekliyor!
Taktik değil, strateji
PKK’nın, şu sırada Hakkâri’de yaptığı saldırı, mevzii -tesadüfî- ve bazılarımızın iddia ettikleri gibi, örgüt içindeki bıi azınlığın taktiği değil. Muhakkak, belirli bir stratejinin uygulanması! APO, İmralı’dan son olayı kınasa ve “silahları bırakın” mesajı verse bile, eminim yılanın bir başı da odur! Strateji açık; Önce, Türk kamuoyunu bezdirip, “Barışçı çözüme” yönelmek ve Türk ordusunu ateş kese -silahlarını bırakmaya- zorlamak. Bunlarla birlikte de, TSK’yı Kuzey Irak bataklığına çekmek! Önceki yazımda belirtmiştim; bunun bir maksadı da Kürt-Güneydoğu sorununu uluslararası platforma -Güvenlik Konseyine- taşımak ve oraya BM “barış gücünü” ve/veya Ahmet (nasıl) Türk’ün istediği gibi, Amerikan askerlerini getirmek! Fakat stratejinin asıl güncel maksadı, hiç kuşkusuz, Türkiye’nin içini karıştırmak. “Birlik ve beraberliğimize” bomba koymak, içeride etnik çatışmaları tahrik ederek, bunun nemasını; ülkemizin içinden bölünmesini sağlamak! Husumeti bilemem, ama Genelkurmay -TSK- bu tuzağa düşmez!
“Birlik Beraberlik” -Türkiye’nin, bölünmez birliği beraberliği- denildiğinde, önce sormak lazım; Bunların gereği, temeli olan “üniter, ulus Devlet” in altına, nasıl ve kimler saatli bombalar koydular? Medyadaki, üniversitelerdeki entel ukalaları bir tarafa bırakıyorum, “laikler-dindarlar” ayırımı nereden çıktı! “Türkiyelilik, mozaik, alt kimlik-üst kimlik, eyalet sistemini de düşünmeli” sözlerini kim ortaya attı ve AB’nin dayattığı “Kürtçe eğitim, Kürtçe TV ve Radyo yayınlarını” ucunun nereye varacağını görmeden, kimler büyük tahallükle, kabul etti? Ve şu netameli zamanda halkı bölecek “referandum” fiyaskosunu kim çıkardı? Türkiye’nin çıkarları üzerinden, Bush’un deyimiyle; ABD ile “at pazarlığı” yapanlar ve bunca zaman ABD’den icazet, bugün hâlâ PKK’yı destekleyen Talabani ve Barzani’den “mutabakat” , “barışçı çözümden” medet umanlar, kolay bağışlanmaz!
Yandan çark!
Ve dikkatinizi çekerim; düne kadar “barışçı çözüm” de ısrar edenler, Türk Ordusundan, PKK’dan korktuklarından daha fazla korkanlar, “operasyon” yapılmaması için türlü bahaneler ileri sürenler, şimdi nasıl yandan çark ediyor, ağız değiştiriyorlar? Artık bölücülüğü, PKK’yı desteklemeye -bir dahaki cinayetlere kadar- yüzleri, cesaretleri kalmadı... Ama, hiç şüphe etmeyin, gene “operasyondan” başka “barışçı” çareler aramaya, önermeye devam edecekler. Ve de “maliyeti ağır olur” diyerek; Kuzey Irak’la kapıları kapatmaya, Barzani ve Talabani’nin Türkiye’deki mal varlıklarına el konulmasına, elektriğin kesilmesine, PKK’lı DTP’lilerin yargılanıp, TBMM’den kovulmalarına ve iş adamlarımızın Kuzey Irak’ı -Kürdistan’ı- inşa etmelerine son verilmesine karşı çıkacaklardır! Gül, “Terörle mücadele uzun soluklu bır iştir” buyurmuş. Ne bitmez tükenmez solukmuş! Artık soluğumuz sabrımız kalmadı. Bu sorun, bir “halkla ilişkiler” ve yabancıları ikna etmek için “diploması” egzersizi olmaktan çıktı. Verilen şehitler “istatistik” değil; her şehitle canımızdan can, birliğimizden taş kopuyor.
Tabii “Birlik-Beraberlik”, milletçe itidal ve soğukkanlılık, ama unutulmamalı ki, beraberliği-birliği bozmamak tek taraflı olmaz. Türkiye’nin her tarafına dağılmış ve şimdi, adeta bütün ülkeye sahip çıkmak isteyen, PKK taşeronluğu yapan vatandaşlarımıza da, görev düşüyor!
Ben, son tahlilde; milletimizin hem sağduyusuna, hem de bağımsızlık-birlik iradesine ve Türk Ordusuna güveniyorum.