UYAP-SEÇSİS-FETÖ-AKP Seçim hilesinin çok net itirafı
2002'den başlayan yerel ve milletvekilliği seçimleri, 2010 ve 2016 referandumları ile 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazanan hep AKP olunca "SEÇİM HİLELERİ" gündeme geldi, SEÇSİS'e dönüşen UYAP tartışılmaya başlandı.
İşte bu UYAP'ın FETÖ'nün kontrolünde olduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmen açıklandı.
Geçtiğimiz seçimlerde hangi partiye oy vermiş olursanız olun, öncesinde ve sonrasında, "seçim hileleri" söylemlerini ve siyasi tartışmaların yaşandığını hatırlıyorsunuz değil mi?
İki ayrı yazımda vurguladığım "seçim hileleri" konusunu birlikte adım adım değerlendirelim.
1. Adım:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet Şûrası'nda yaptığı konuşmasındaki çok önemli bir itirafta şu sözlerle bulundu.
"UYAP gibi çok önemli bir teknolojiyi maalesef bu bir öz eleştiridir, FETÖ'cülere kaptırdık. Ve bu ağ, orayı kendi sinsi emelleri için çok acımasız kullandılar ve oradan da gerçekten de en büyük zulmü icra ettiler."
2. Adım:
7 Nisan 2016 tarihli yazımın özeti: AK PARTİ SEÇİMLERİ BÖYLE Mİ KAZANDI?
En önemli şüphem de şudur: AK Parti'nin seçim başarıları çalınan 50 milyon kişinin kimlik bilgileri ile mi sağlandı?
14 yılda her seçimden birinci parti ve tek başına iktidar çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yaklaşık her iki seçmenden birisinden oy alması yıllardır tartışılıyor.
Bu tartışmalarda öne sürülen en önemli şüphe, "oyların çalınması" ya da "elektronik ortamda değiştirilmesi" şekline ortaya çıktı.
Özellikle 2015'te yapılan bu iki seçim AK Parti'nin "seçim hileleri" ile bu başarıyı kazandığına dair yoğun iddialar ortaya atılmasına neden oldu.
Peki, bu durumda 14 yıldır tartışılan "AK Parti'nin seçim hileleri" iddiası gerçek mi?
Bu şüphe elbette tüm Anayasal Kurumlar tarafından incelenmelidir.
3. Adım:
1 Kasım 2017 tarihli yazımın özeti: SEÇİM NAMUSU NASIL SAĞLANIR?
Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye'de seçimlerin tarafsızlıkla yapılmasını sağlayacak en önemli kurumdur.
Aldığı bir karar ile 16 Nisan referandumunu nasıl tartışmalı bir karar haline getirdiği asla unutulmamalıdır.
Seçimlerin hilesiz, şeffaf ve deneyime açık yapılması şarttır.
Öncelikle kendi veri tabanı ve veri ağı hazırlanmalı, SEÇSİS sisteminin Adalet Bakanlığı'nın kullandığı Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kapsamından çıkartılması sağlanmalıdır.
Diğer çok önemli bir husus ise e-devlet sisteminden oy kullanma imkânının 2019'da yapılacak 3 seçimle başlayacak şekilde hızla sağlanmasıdır.
Adil seçimler demokrasilerin olmazsa olmaz şartıdır.
Akıllarda ve vicdanlarda, "hile" kelimesinin zerresi kalmamalıdır.
Türkiye'ye yakışan da budur.
Vatandaşın attığı her bir oy namustur, bu namusu korumak da devletin asli görevidir.
4. Adım:
10 Ocak 2018 tarihindeki OdaTV haberinin özeti: O İSMİN İFADESİ
"Erdoğan'ın UYAP özeleştirisi akıllara Birol Erdem'in FETÖ suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra verdiği ifadeyi akıllara getirdi. Önce Erdem'in kim olduğuyla başlayalım.
17 Aralık operasyonu döneminde HSYK üyesi de olan Erdem, FETÖ'nün yargıyı ele geçirmeye başladığı dönemlerde Adalet Bakanlığı'nda Personel Genel Müdürüydü.
Yargının tepesinde oturan ve "ABİ" olarak kodlanan üç isimden biriydi.
Birol Erdem, Sadullah Ergin'in Adalet Bakanı olduğu dönemde önce Ahmet Kahraman'ın yerine Adalet Bakanlığı Müsteşarı olmuştu. Bekir Bozdağ göreve geldiğinde, Erdem'i görevden almıştı. Ahmet Davutoğlu Başbakan olduğunda ise Erdem'i Başbakanlığa aldırmıştı.
Sonuç olarak; Erdoğan bugün UYAP'ı FETÖ'cülere kaptırdıklarını söyledi. Birol Erdem'in ifadesinden anlıyoruz ki, UYAP en başından Fethullahçı oldukları bilinen isimlere teslim edilmişti. Görevden alınmaları ancak bir krizle gerçekleşti, Fethullahçı olmaları nedeniyle değil."
- Son adım:
Erdoğan, "UYAP gibi çok önemli bir teknolojiyi maalesef bu bir öz eleştiridir, FETÖ'cülere kaptırdık. Ve bu ağ, orayı kendi sinsi emelleri için çok acımasız kullandılar ve oradan da gerçekten de en büyük zulmü icra ettiler" diye açıkladı.
- Son söz:
FETÖ'cülerin "sinsi emelleri" ve "en büyük zulmü" icra etmesi ile 2002- 2015 dönemindeki tüm seçimlerde SEÇSİS'i, AKP lehine kullanarak "seçim hileleri" yaptıkları Erdoğan'ın öz eleştirisi ile net şekilde anlaşıldı.
7 Nisan 2016'daki yazımın son cümlesi ile noktalayayım:
Bu şüphe elbette tüm Anayasal Kurumlar tarafından incelenmelidir.