Üsteğmeni otobüsün üstüne çıkarmadan alnından öpün!..
Milletvekili görünümlü HDP’li Aysel Tuğluk daha önce de Diyarbakır’da devletimin polisine tekme tokat saldırmıştı.
Suriye sınırında bölücülerin eylemlerini desteklemeye giden Tuğluk, askerimizi taş yağmuruna tuttu. Yandaş medyaya bakarsanız Tuğluk kendisini savunmuş!.. İktidarın tüm yalpalamalarına ve tavizlerine rağmen gece gündüz demeyip canhıraş bir şekilde kamu düzenini sağlamaya çalışan Kara Kuvvetlerimizin kahramanlarına terör bölgesindeki mücadelede olduğu gibi aynı muamele yapılıyor.
Allah’tan Mete Han’ın ordusu var.. Tampon ve farları değiştirdikten sonra milletvekili görünümlü çakma belediye başkanı olan sınırda provokasyonlarda bulunan “senin devletin bana söz verdi” diyen Gültan Kışanak’a ne kadar güzel cevap vermiş kahraman üsteğmenim “Burası benim devletim o zaman çıkın dışarı” diye.. En az 50 defa seyrettim o video görüntülerini.. Tüm kışkırtmaları ve tahrikleri boşa çıkararak çakı gibi dik durup kararlılıkla ve son derece sakin bir şekilde tokat gibi cevabı yapıştıran isimsiz kahraman için sabaha kadar dua ettim. Siz de dualarınızı bu kahramanlardan esirgemeyin “Allah, kahraman üsteğmenim ve onun gibi tüm askerlerimizi vatana millete bağışlasın” ..
İsterdim ki; tepeden tırnağa MİT cilalaması yapan tiyatronun figüranları da kahraman askerimiz için ve de onun şahsında tüm sınırda canları pahasına nöbet tutan askerlerimize moral verecek iki çift laf etsinler.
Ama nerdee!.. Dedim ya, tiyatronun figüranları onlar.. Genel Müdür Ahmet Davutoğlu ile avenesi Milletvekili kılığında bölücülük yapanların en son geldikleri cüretkar noktada bile vık diyemediler. Askerimize taş atanlara, hakaret edenlere yine zımni destek verdiler. Sonra da Genel Müdür Ahmet Davutoğlu, NTV’nin ‘altın çanak’programında çanakçı Oğuz Haksever’in müthiş(!) sorularına karşı sahte kahramanlıklarını övdü.
İlk gelen göç dalgasına “geçişlere izin vermeyeceğiz” diyip, daha üstünden 24 saat geçmeden beli kırılıp Suriye sınırımızı eleğe çeviren Genel Müdür, Haksever ile karşılıklı pişkin pişkin sırıtıp “kamu düzenini sağlamaktan” bahsetti. Vatandaşların zekasıyla alay etmeye devam ettiler.
ABD’nin ‘puding’yerine koyduğu Recep Erdoğan’dan da tık yok.
Masallar ülkesinde bölücüler ve vatan hainleri şımartılıyor da şımartılıyor.. Tek taraflı yürüyen çözüm süreci zırvalamasından size sadece küçük bir fotoğraf sunayım ki tavizlerin nereye dayandığı hakkında bir daha fikir sahibi olun;
2013 ve 2014 yıllarını kapsayan süreçte terör örgütü PKK, ne yurt dışına çekildi ne de eylemlerine son verdi. Bölgede eylemlerin şiddetini artıran örgüt, son iki yıllık süreçte sadece Diyarbakır’da roketli saldırı, bombalama, kundaklama, molotoflu bombalı saldırı, korsan gösteri, kamu malına zarar verme, yol kapama şeklinde 400’ün üzerinde eylem gerçekleştirdi. Bu eylemlerin 185’ini roketli, bombalı ve silahlı saldırılar oluşturdu. PKK, bölgede devletin güvenlik güçlerini sindirmek ve kendi etkinliğini artırmak için 2014 yılının ilk 10 ayında 65’in üzerinde roketli saldırı gerçekleştirdi. Yine 10 aylık sürede 62 bombalı eylem gerçekleştiren örgüt, 24 molotof bombalı saldırı, 1 kundaklama, 37 korsan gösteride bulundu.
Sonra da bakıyorsunuz Diyarbakır’ın çakma belediye başkanı Gültan Kışanak, sınıra yandaşları ile dayanıp hakaretler tehditler yağdırıyor. Güya Milletvekili olan Aysel Tuğluk da koca koca taşları askerimizin kafasına yağdırıyor. Bu olup bitenler sanki Avustralya sınırında yaşanıyormuş gibi yapan AKP iktidarı da düştükleri stratejik bataklıkta millete maval okuyor.
Pişmiş kelle gibi sırıtanlar bir de demokrasiden bahsetmezler mi?..
Yahu bu nasıl bir demokrasi?..
Bu ülkede yaşananlar ve de yapılanların binde biri Fransız Devletine, Alman Devletine veya Monako Devletine yapılsa da bir görsek neler olduğunu?.. Milletvekilinin bir çıksa da askerini taşlasa, polisine tekme-tokat girişse, hakaretler yağdırsa!..
Bizim ülkemizde yaşananların en hafif tanımı; olsa olsa demokrasi anarşisidir.
Son sözüm şu olacak..
Suriye sınırında denetimlerde bulunmak ve de askerimize moral vermek için reklam yapmadan sessiz sedasız hemen hemen her gün helikoptere atlayıp bölgeye giden Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel; lütfen, sınırda tüm birliklerimizin önünde kahraman üsteğmenimizin alnından öpüp dosta düşmana gerçek kahramanlık nasıl olurun mesajını verin.
Üstelik sizin ne seçim otobüsüne, ne de onun üstünde dümenden ‘Memleketim’ şarkısını çaldırıp milleti kandırmaya ihtiyacınız var.
Üstelik bu vatanı pastane masasına yatırıp puding muamelesi yaptıranlara da anlamlı bir ders olur.
Bir de sadece dağa taşa değil, kahraman üsteğmenimizin adını göklere yazdırın ki her daim yıldırım olup hainlerin tepesine çaksın...