Üretmeyen tüketen ve borçlanan Türkiye
Dolar hemen hemen her gün tarihi rekor kırarak 4 lira seviyesine geldi.
Gerek başbakan gerekse ekonomiyi yöneten bakanlar bu yükselişin geçici olduğunu ve dengenin mutlaka oluşacağını söyledi.
Doğru bir cümle, dövizde yükseliş ömür boyu sürmez. Bir noktada fiyat oluşacaktır. Ancak bu nokta neresi? Ucu açık bir yorum.
Dövizdeki yükseliş sadece dövizi olan veya döviz borcu olanı ilgilendirmiyor. 80 milyonluk Türkiye'yi ilgilendiriyor.
Sosyal paylaşım sitelerinde "TL ile ticaret yapıyorum döviz beni ilgilendirmiyor" gibi saçma sapan paylaşımlar var. Döviz bal gibi seni de ilgilendiriyor. Hatta Kars'ın bilmem hangi köyündeki insanı bile ilgilendiriyor.
Dolardaki her kuruş artış hayatın biraz daha pahalılaşması anlamına geliyor. Benzinin 1 litresi 5.75 kuruşa geldi. Mazot 5 lirayı geçti. Yediğin ekmek, şeker ve daha yüzlerce ürün senin ayağına neyle geliyor sanıyorsun?
Elbette yakıt harcanarak naklediliyor. Bu nedenle dövizdeki en basit hareketin bu olumsuz yönü var. Yediğin etten, tuza kadar bir çok ürün döviz verilerek ithal ediliyor.
Üretmeyen sadece tüketen bir ülke var. Tüketmek için de ithal eden.
O halde döviz senin yumuşak karnın olacaktır. Anne kucağındaki bebeği bile ilgilendiriyor bu artış. Çünkü onun da hayatını olumsuz etkileyecek.
Türkiye neden böyle bir duruma düştü?
Daha 20 yıl öncesine kadar kendi kendine yeten nadir ülkelerden olan Türkiye niçin bu kadar dışa bağımlı hale geldi?
Bunun tek sorumlusu AKP'nin büyüme modelidir. Üreterek değil tüketerek büyüme. Çalışıp kazanarak değil borçlanarak. Vatandaş borçlandı, şirketler borçlandı ve dahası ülke borçlandı.
Ersin Özince İş Bankası'nın en önemli ismi. Özince son 10 yıldır her fırsatta dile getiriyor. Türkiye'nin inşaat sektörü ile büyümesinin yanlışlığına dikkat çekiyor. Söyleyen sadece Özince değil aynı zamanda aklı başında tüm ekonomistler.
Ancak biz el gömleği ile düğüne gittik ve parayı toprağa gömdük. İşte şimdi el üstümüzdeki bu gömleğini geri istiyor.
Adıyaman Sümerbank fabrikası
İşsizlik Adıyaman'da Türkiye ortalamasının üstünde. Genç nüfus işsiz. Ancak Adıyamanlı çok mutlu. AKP'nin en çok oy aldığı illerin başında geliyor.
Binlerce kişiye iş imkânı sağlayan sadece bölge ekonomisine değil Türk ekonomisine katkısı olan Sümerbank Adıyaman Pamuklu Sanayi Müessesesi özelleştirme ile satıldı. Satın alanlar fabrikanın makinalarını satıp, arsasına da binlerce ev yaptılar.
200 metrekarenin üzerindeki evler Adıyamanlılar tarafından bankalardan kredi çekilerek adeta kapış kapış satın alındı.
Adıyaman'da sadece kapatılan Sümerbank olmadı. Tekel Tütün İşletmeleri gibi çok önemli iş sahası da. Son yasa ile bireysel tütün ticareti yapan köylülere yasak getirildi ve 3 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Yani kendi tütününü üretip içemeyeceksin. Sigara içeceksen Amerikalının sigarasını alacaksın. 1 kilo katkısız tütün 70 lira civarında satılıyordu. Sarma tütün ile 1 paket sigaranın fiyatı 2 TL'nin bile altına geliyordu. Oysa Amerikalının sigarası 10 liranın üzerinde bir fiyata satılıyor.
Tüm bunlara rağmen Adıyamanlı dediğim gibi mutlu. Çünkü geniş geniş oturabileceği ev sahibi oldu. Bir de Güneydoğu'nun en büyük AVM'si açılıyor. Gerçi AVM'nin yeri verimli tarlaydı, oraya bir çok şey ekiliyordu ama olsun. Nasıl olsa her şey yurt dışından ithal geliyor.
İşte anladınız mı dolar neden yükseliyor.
AKP, Türkiye'nin yaşam felsefesi ile oynadı. Üretmeyen tüketen ve borçlanan bir ülke yarattı.
Şimdi siz kendi kendinize sorun bu ülkede döviz yükselir mi yoksa düşer mi?