Üretim durgun

İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan 500 büyük firmanın 2013 yılında toplam geliri 455 milyar lira iken 2014 yılında 473 milyar lira oldu. Yüzde 4 arttı. Oysa ki, 2014 yılında enflasyon (Yİ- ÜFE) yüzde 6.36 oranında arttı.

Enflasyondan sonra hesaplarsak, 2013 yılı fiyatları ile 2014 yılı satışları 444.7 lira olarak çıkar. Satışlarda reel olarak gerileme var.

Aslında, sanayi sektörünün yüzde 80 kadarını oluşturan imalat sanayisinde, 2009 yılında düşen kapasite kullanım oranı bugüne kadar toparlanmadı. 2007 yılında yüzde 80.8 olan imalat sanayi kapasite kullanım oranı, 2015 yılı mayıs ayında yüzde 74.9 oldu.

1) Sonuç olarak sanayi sektöründeki durgunluğun temel nedeni toplam talepteki durgunluktur. Tüketimde ve yatırımlarda artış yoktur.

n 2014 yılında özel tüketim harcamaları bir önceki yıla göre yalnızca yüzde 1.3 oranında artmıştır.

n Toplam yatırımlar ise düşmüştür. Yüzde eksi 1.3 olmuştur.

Stok artışı da olmamıştır. (Yüzde 0.1)

Nüfus artış hızı da 1.2 olduğuna göre, demek ki toplam talepte durgunluk 2014 yılında üretimin önündeki en büyük engel olmuştur.

2) Öte yandan halen sanayi sektöründe girdi olarak kullanılan ara malı ve ham maddenin yüzde 70’i ithal ediliyor. 2003-2012 yılları arasında düşük kur uygulaması, ithalata bağımlı bir üretim yapısı oluşturdu. Son iki yıldır yaşanan kur artışı sanayide girdi maliyetlerini artırdı.

Elektrik, doğal gaz, akaryakıt gibi girdi fiyatları ile bu girdiler üstünden alınan KDV ve ÖTV oranları da yüksek olması da sanayide finansman ihtiyacını artırıyor.

3) Elektrik üretimi, ithal doğalgaz ağırlıklıdır. Doğal gazda Türkiye dışa bağımlıdır. Bu durum üretimde riski artırıyor. Uzun vadeli stratejik plan yapmayı ve yatırımları engelliyor.

4) İstihdam üzerindeki vergi ve prim yükü de yüksektir. Bu yük bir işçinin işverene maliyeti içinde yüzde 37-yüzde 40 dolayındadır..

5) Türk bankacılık sisteminde yabancı sermayenin payı artmıştır. Bu durum ulusal programlar yapmayı, uzun dönemli stratejiler yapmayı engelliyor.

6) Özelleştirmede de yabancı payı yüksektir. İslami sermayeye öncelik tanınıyor. Stratejik yatırımlar özelleştirilmiştir. Bu durum aynı zamanda piyasada haksız rekabet yaratmıştır.

7) Ulaşım ve altyapı yetersizdir. Türkiye’de daha ucuz ve hızlı ulaşım yolları olan, tren yolu ve deniz yolu taşımacılığı yerine daha pahalı karayolu taşımacılığı yapılmaktadır.

8) Ülke riski yüksek olduğu için, dış kredilerde ve sanayi kredilerinde reel faizler de yüksektir. Yüksek reel faiz nedeniyle üretimde faiz maliyeti yüksektir. Bu maliyet artışı da rekabet gücümüzü düşürmüştür.

9) Reel sektör için vasıflı iş gücü eğitimi yapılmıyor.

Eğitimde insan gücü planlaması yapılmadığı için bazı mesleklerde iş gücü fazlası, bazı mesleklerde ise iş gücü eksiği var.

Özel sektör, odaları aracılığı ile ihtiyaç duyduğu vasıflı iş gücünü kendi yetiştirmeye başlamıştır.

Sonuç: Durgunluk devam ederse ve kur daha da artarsa önümüzdeki birkaç yıl içinde muhtemelen G-20’den çıkarız. Bunun maliyeti ve dış politikaya olumsuz etkisi olur.

Yazarın Diğer Yazıları