Ümit Yalım’dan şok açıklama: Samandıra su deposuna PKK nasıl zehir

Ümraniye Davası’nın “Deniz” kod adlı gizli tanığının PKK’lı azılı terörist Şemdin Sakık olduğu ortaya çıkınca, mızrak çuvalı yırttı geçti. Sanığın TSK, tanığın da PKK olduğu davanın iç yüzü böylece gözler önüne serildi. Fazla lafa gerek yok ama bu süreçte oldukça ilginç ifadelere de(!) şahit olduk.
Bilgi ve belgeleriyle ADSIZ’a sıkça konuk ettiğim eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri Ümit Yalım, gelişmeler üzerine telefon etti. Sakin ve sabırlı kişiliğiyle tanıdığım emekli Kurmay Albay Yalım’ın sesi oldukça hiddetliydi. Sakık’ın açıklamaları ve özellikle eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın bazı sözlerine çok tepkiliydi. “Ahmet Bey, size kamuoyunda şok yaratacak bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum. Köşenizde yer verir misiniz?” dediğinde “evet” cevabı verdim. Okuyunca sizin de hayrete düşeceğiniz bu açıklamalara aynen yer veriyorum. Önce Şemdin Sakık’la ilgili bölüm;
“PKK terörü ve PKK’nın işlediği cinayetler TSK’nın üzerine yıkılmaya çalışılıyor.
1993 yılında, PKK’nın sözde ateşkes ilan ettiği süreç içerisinde, tesadüfen askerler ile çatışmaya giren teröristlerden bir kısmı ölü olarak ele geçirildi. Ölen teröristlerin arasında, Şemdin Sakık’ın sağ kolu olan bir terörist de vardı. Bu olaydan sonra, silahsız ve savunmasız 33 askerimiz hunharca ve kalleşçe öldürülerek şehit edildi. Askerlerimize yapılan saldırının, bizzat Sakık tarafından, Sakık’ın sağ kolu olan ve öldürülen teröristin intikamının alınması maksadıyla yapıldığı ortaya çıktı.
Sakık’ın çelişkilerinden birisi de Tuğg. Bahtiyar Aydın’ın helikopterden inerken vurulduğu iddiasıdır. Halbuki, Lice’deki askeri birliklerimize yapılan saldırı sırasında, helikopterden inen dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı’dır(Hasan Kundakçı Paşa-aht-) ve anılan komutan alçak sürünme tekniği ile teröristlerin doğrudan kendisine açtığı ateşten zarar görmeden karakola ulaşmıştır.”
Tuncer Kılınç’la ilgili bölüm;
“Ergenekon Davası’nda tutuksuz olarak yargılanan Tuncer Kılınç’ın, Şemdin Sakık hakkında ’uzaktan tanıdığım kadarıyla dürüst adam, eğrisi büğrüsü olmayan bir insandır’şeklindeki beyanları da tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Eli kanlı teröristi dürüst olarak niteleyen Tuncer Kılınç kimdir?
Tuncer Kılınç, 1991-1992 yılları arasında, İstanbul/Çekmeköy’de konuşlu bulunan 23’üncü Piyade Tümeni’nde, Tümen Komutanı olarak görev yapmıştır. Kılınç, Tümen Komutanı olarak göreve başladığında ilk iş olarak, Samandıra Su Terfi İstasyonu’nun emniyetini sağlayan Müfreze’nin geri çekilmesi kararını vermiştir. Anılan istasyon o tarihlerde, Ömerli Barajı’ndan gelen suyu, 23’üncü Tümen’in kışlaları ile Sarıgazi bölgesindeki kara ve hava lojmanlarına dağıtan bir ara istasyondu. Tümen Karargahı’nda konu ile ilgili Kh.Sb., müfrezenin geri çekilmesinin, üst komutanlık emirlerine aykırı olduğunu ve bölgenin terör eylemlerine hassas olması nedeniyle Tümen’i çok büyük riske atacağını söylemesine rağmen Kılınç kararından vazgeçmemiştir. Kılınç, Kurmay Başkanı ile birlikte emri hazırlayıp yayımlamış ve Emniyet Müfrezesi’nin geri çekilmesini sağlamıştır.
Müfreze’nin geri çekilmesinden bir hafta sonra, PKK’lı teröristler tarafından Samandıra Su Terfi İstasyonu’ndaki suya, sabah erken saatlerde iki varil siyanür atılmış ve aynı sabah Tümen personelini taşıyan askeri servis aracı da Dudullu bölgesinde silahla taranmıştır. Su Terfi İstasyonu’ndaki sivil görevlinin tesadüfen işe erken gelmesi ve durumu fark ederek Tümen’e haber vermesi üzerine, Tümen’deki askerler ve lojmanlardaki aileler ile çocuklar toplu ölümün eşiğinden dönmüşlerdir. Siyanürlü su, kışlalara ve lojmanlara kadar ulaşmış ve lojmanlar bölgesinde çimenlerin sulandığı sudan içen bir kedi anında ölmüştür.
Dönemin 1’inci Ordu Komutanı, ‘Su Terfi İstasyonu’ndaki müfreze neredeydi, suya siyanür atılmasını neden engellemedi?’  sorusunu sormuştur. Kılınç gayet pişkin bir şekilde, Tümen Komutanlığı görevine başladığında müfrezenin istasyonda olmadığını söylemiştir. Halbuki yaklaşık 10 yıl görev yapan müfreze, Kılınç göreve başladıktan sonra ve bizzat Kılınç’ın verdiği yazılı emirle geri çekilmiştir. Bu gelişmeler üzerine, 1’inci Ordu Komutanı, Tümen’e yazılı emir vererek, Emniyet Müfrezesi’nin yeniden Samandıra Su Terfi İstasyonu’nda görevlendirilmesini sağlamıştır.
Eli kanlı terörist Sakık’ı dürüst olarak niteleyen Tuncer Kılınç’ın acaba kendisi dürüst mü? Bozacı’nın şahidi şıracı mı?
Kılınç’ın icraatlarından birisi de, üst komutanlara yaranmak için, Tümen birliklerinin ve lojmanların kömür istihkakını, tasarruf gerekçesi ile yarı yarıya azaltmasıdır. Karargah subaylarının karşı çıkmasına rağmen, ‘soğuk iyidir’ diyen Kılınç’ın yüzünden, kışın ortasında kömür bitmiş ve kaloriferler yanmadığı için kışlalardaki askerler ile lojmanlardaki aileler ve çocukların büyük bir çoğunluğu soğuktan zatürree vb. ağır hastalıklara yakalanmıştır.
TSK Personel Kanunu Md.47’ye göre, Korgeneral’liğe yükselebilmek için muharip sınıf general olmak zorunludur. Kılınç her fırsatta ’Ordu donatım’sınıfı bir subay olduğunu söylemiştir. Anılan sınıf, muharip değil yardımcı sınıftır. Personel Kanunu yönerge ile aşılmış, Kılınç ve benzeri subayların önünü açmak için Harp Akademisi’ni bitiren yardımcı sınıf subaylar, muharip sınıf olarak piyade ve tank sınıflarına geçirilmiştir. Meslek hayatı, tornavida, pense ve lokma takımının kullanıldığı motor kademelerde, motor indirip bindirmekle geçen ve Tümen Komutanlığı döneminde de iyi bir performans gösteremeyen Kılınç, yönerge sayesinde Orgeneral rütbesine kadar yükselmiş, Ordu Komutanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterliği görevlerinde bulunmuştur.
Sonuç olarak, Tuncer Kılınç’ın sözüne bakarak, eli kanlı teröristin ifadelerini doğru zannetmek büyük bir yanılgıdır.”

Yazarın Diğer Yazıları