Ülküden üzüntüye
Türkiye'nin stratejik durumu, İstiklal Harbi, Genç Cumhuriyet ve onun kuruluş süreci incelendiğinde spor kulüplerimizin ülkemizdeki en prestijli sivil toplum örgütleri olduğu ortaya çıkar. Özellikle işgal altındaki İstanbul'da, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın üstlendiği rol, kurtuluş mücadelesindeki gayretleri, onların büyük olmalarının asıl sebebini ortaya koyar. Bu perspektiften incelendiğinde spor kulüplerimizi sadece "top peşinde koşan 11 çılgın adamı" bünyesinde barındıran kurumlar olarak algılamak büyük yanlışlık olur. Türkiye futbol geçmişi, o tarihlerde spor kulüplerimize bir misyon yüklemiş, onlarda bunu şerefle yapmıştır. O nedenledir ki Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray, Türk toplumunun moral kaynağıdır. Türk toplumunun yücelmesi için de üzerine düşen her görevi yapar. Tüm bu gerekçeyle 10 Kasım'da kendisini rahmetle andığımız büyük Atatürk, "Spor kulüpleri sadece galip gelmek veya şampiyon olmak için spor yapmazlar" der.
***
Peki dün bu kadar önemli misyon ve görev üstlenen özellikle üç büyük kulübümüz şu an neyle meşgul? Mesela Galatasaray yeniden UEFA şampiyonu olmak yerine, kulübün profesyonel genel sekreter ve idari direktörü ile yönetim arasında salvolara neden olan kısır çekişmeler ile liseli profesyonellerin yönetime karşı dokunulmazlık ilanı ve ardından gelen sürtüşmeler ile Ünal Aysal'ın başkanlık döneminde Fatih Terim'le güç sınaması denemeleri ile, Adnan Polat döneminde bizzat Sayın Polat'ça yüksek maaşlı 40-50 çalışandan kurtulunmadığı sürece Galatasaray'daki sıkıntıların bitmeyeceği şikayetleri ile. Beşiktaş'ta daha dün Ahmet Nur Çebi'nin seçimi kazandığı halde stada gelişi esnasında kendilerini karşılama tenezzülünde bulunmayan, yüksek maaşlı 'kongre ağaları' şikayetleri ile, Fenerbahçe'de ise Aziz Yıldırım'dan sonra olabileceklerin en iyisi umuduyla yüreklere su serpen, iyi Fenerbahçeli yeni başkanın kurduğu, işlerinde çok uzman ama camiayı tanımayan, kulüpçüsü eksik yönetimi ile üyeler arasındaki diyalog ve samimiyetin kurumsallaşacağız mülahazasıyla ortadan kaldırılması ile.
***
Her şeye rağmen sahasında Kasımpaşa'yı zor geçen Fenerbahçe Futbol Takımı'nın bugünkü hali ile Fenerbahçe Üniversitesi Rektörlüğü'nden alınan Fenerbahçe kongre üyesi Prof Ali Rıza Büyükuslu'nun ardından yerine atanan rektörün Galatasaray kulübü kongre üyesi çıkması, bunun üzerine kendisinin Galatasaray kulübü kongre üyeliğinden istifa ettirilmeleri ile. Velhasılı magazin, magazin! Sadece ben mi diyorum? Elbette hayır. Daha dün Fenerbahçe'de top koşturan spor yorumcuları da televizyon kanallarında kötüye gidişten şikayetçiler. Rahmetli Atatürk'ten bugüne gelişte kulüplerimizin hali ahvali bu. Ciddi bir iş, ciddi bir kaynak, ciddi bir proje, memleket menfaatine bir hamle gördüğünüz gibi şimdilik yok. Ne var? Dedikodu ve magazin. Hülasa, hadise büyük, lakin kese boş... Bizden söylemesi. Kulüplerin hali bu. Hani zaman zaman diyorlar ya,"neredeen nereye" diye. Merak edene ben söyleyim; Ülküden üzüntüye kardeşim...