Ukrayna savaşı
İçimizdeki sorunları konuşmaktan etrafımızda olan bitenlere gerekli ilgiyi gösteremedik, oysa ki Türkiye için önemli bir ülke olan Ukrayna’da çok önemli olaylar olmaktadır. Tarihte uğruna birçok defa savaştığımız, Kırım Türklerini bünyesinde barındıran, Karadeniz’den komşumuz, önemli savunma sanayi ve teknolojiye sahip, yaklaşık 50 milyon nüfusuyla büyük tüketici ve pazar. Ukrayna’da son üç haftadır muhalefetin hükümet karşıtı gösterilerine sahne olmaktadır. Bilinen gerekçesi Rusya’nın desteği ile seçilen başkan Viktor Yanukoviç Avrupa Birliği ile katılım anlaşması imzasından vaz geçip, Rusya’nın denetimindeki Rusya, Kazakistan ve Beyaz Rusya’nın üye olduğu “Avrasya Ekonomik Birliği”ne üye olmak istemesidir. Halk yeniden Rusya’nın denetimine girmek anlamı taşıyan Avrasya Birliği’ni değil, daha özgür, daha zengin ve medeni olarak nitelendirdikleri Avrupa Birliği’ni istemektedir, bu nedenle başkana ya AB, ya da istifa çağrısı yapmaktadırlar.
Rusya, Ukrayna yönetimi, Batı’da bazı basın yayın kuruluşları ve bazı siyasi odakların Ukrayna’daki iktidar karşıtı olayların organizesini ABD, AB ve bazı politologlara göre ise Almanya’nın da parmağının olduğudur. Batılı ülkeler şüphesiz Ukrayna’yı Ruslara kaptırmamak için muhaliflere büyük destek vermektedirler. Batılı ülkeler, Rusya’yı Ukrayna’ya dayatma yaparak halkın itirazlarına rağmen yönetimi etkileyerek (tehdidin kibarcası) soğuk savaş dönemini andıran bir tavır ve politikayla yeni cepheler oluşturmakla suçlamaktadırlar. Rusya ise Batı’yı yeni bir emperyalizm taktiği ile halkı iktidara karşı ayaklandırmakla suçlamaktadırlar. Rusya ile Batı arasında ciddi bir Ukrayna savaşı yaşanmaktadır.
Putin Ukrayna halkını ekonomik ambargo uygulamak, gaz ve petrol akımını kesmek ve daha da önemlisi Rus teknolojisi ve ortaklığıyla önemli bir silah sanayisine sahip ve önemli bir silah satıcısı olan Ukrayna’yı işbirliğini kesmekle tehdit etmiştir. ABD ise muhalefete şiddet uyguladığı takdirde Ukrayna yönetimini ekonomik ambargo uygulamakla tehdit etmiştir. IMF ise Ukrayna’nın kredi isteğini geri çevirerek hükümete ilk mesajı vermiş oldu. Avrupa Birliği’nin üst düzey yöneticilerinin biri gidip biri gelmektedir, Ukrayna yönetimini yakın markaja aldılar. Rusya Batı ile adeta savaş halinde Ukrayna’yı Batı’ya yedirmeyeceğini, Batı’da Rusya’ya yedirmeyeceğini açık bir şekilde deklare etmektedirler. Birbirlerini komplo yapmakla ve Ukrayna’nın iç işlerine karışmakla suçlamaktadırlar.
Fransız ve İngiliz basınında ilginç bir şekilde Almanya’nın Ukrayna’ya ilgisi geniş yer almaktadır. Bu durum basın yayın kuruluşlarının yönlendirildiğini akıllara getirmektedir. Rusya-Almanya ilişkilerinin çok iyi olmasının verdiği kıskançlıkla bu iki ülkenin görevlileri Rus-Alman iyi ilişkilerini sabote etmeye mi çalışıyor kuşkusu ve sorusu aklımıza gelmektedir. Almanya’nın Doğu Avrupa ülkelerine olan özel ilgisi geçmişten beri bilinmekte ve bu ülkelerle özel ticari ve politik ilişkilere sahiptir. Almanya’nın Ukrayna ilgisi, bilinen bu klasik politikası çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün iken Almanya’nın ilgisinin aşırı olduğunun vurgulanması kasıtlı olabilir.
Rusya Batılı ülkelerin Ukrayna’daki hareketlerini ve ilgilerini engelleyici bir tutum sergilerken Çin’in Ukrayna ile ilgilenmesi ve yatırım yapmasını kolaylaştırıcı rol oynamaktadır. Öyle ki sadece ticaret değil Çin aynı zamanda Ukrayna’da yüz bin hektar toprak kiralayarak tarım da yapmaktadır. Çin ve Rusya, 1990 sonrası, eski komünist topraklardan ve ‘Arap Baharı’ olaylarıyla da Orta Doğu’dan uzaklaştırıldılar. Kafkaslar’da Rusya’nın elinde Ermenistan ve Gürcistan, Doğu Avrupa’da ise Moldavya ve Ukrayna kaldı, Batılıların, Ukrayna’yı Ruslara bırakacaklarını sanmıyorum, Moldavya’da ise yakın da bir halk ayaklanması olursa şimdiden söyleyelim o da sürpriz olmasın.