Üçüncü gözle Türkiye'de demokrasi ve özgürlük
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim manifestosunda yeni dönemde daha fazla demokrasi ve özgürlük olacağını vurguladı.
Bu sözün anlamı şudur; bugün demokrasi ve özgürlük var, yarın daha fazlası gelecektir.
Bir ülkenin demokrasi ve özgürlük performansı, dışarıdan daha net anlaşılır. Avrupa Birliği ve dünyadaki resmi ve sivil toplum örgütleri bizdeki demokrasiyi en fazla darbe yönetimlerinde ve 2010 sonrasında bugünkü iktidar döneminde tenkit etmişlerdir.
Avrupa Birliği, dünyada demokrasi ve özgürlük konusuna en fazla önem veren bir organizasyondur. Subjektif olması ve taraflı davranması, üye devletler açısından sorun yaratır. Bu nedenle dünya, AB raporlarına güvenilir bir referans olarak bakıyor.
Avrupa Birliği 2018 Türkiye Ülke Raporu ve Genişleme Stratejisi belgesinde en fazla tenkit edilen hususlar, demokrasi ve Hukukun üstünlüğüdür.
Raporda FETÖ terörü ve terörle mücadele için Olağanüstü Hal'in ilan edildiği belirtiliyor ve fakat hâlâ devam etmesinin, Türkiye için travmatik bir dönem olduğu vurgulanıyor ve ''OHAL'in kaldırılması gerekir'' deniliyor.
Aynı şekilde OHAL'in sınırsız kullanıldığı belirtiliyor, bu kapsamda yapılan hukukun üstünlüğüne aykırı işler sayılıyor. Genel olarak OHAL ve hukuki uygulamalar ile ilgili olarak tenkit edilen hususlar özetle şöyledir:
* OHAL kararları parlamento tarafından özenli ve etkili incelemeye tabi tutulmadı;
* İfade özgürlüğü toplanma hakkı ve özgürlüğü kısıtlandı;
* Olağanüstü Hal Komisyonu etkili çalışmadı;
* AYM kararlarından birisi alt mahkeme tarafından uygulanmadı, benzer başka birisi uygulandı;
* Yüz elli bin kişi gözaltına alındı.
* KHK ile Cumhurbaşkanının gücü arttı, Parlamento'nun yasama gücü olarak anahtar fonksiyonu kısıtlandı;
* Yerel yöneticiler ve seçilmiş temsilcilerin yerine kayyum atanması, yerel demokrasinin zayıflamasına neden oldu.
Türkiye'nin bu belgeye resmi cevabında ise, belgenin malum çevrelerden alınan asılsız iddialar ve ithamlar olduğu ifade edildi.
Gerçekte ise AB raporunda yer alan mevcut kararnameler, AYM kararı, tutuklananlar ve kısıtlanan özgürlükler için birinin ispiyoncu olmasına gerek yok ki; kararnameler ve mahkeme kararları ortadadır.
Türkiye'de basın özgürlüğü de çok tenkit ediliyor. Söz gelimi Fredom House (Dünya Özgürlükler Evi)nin 2017 raporunda basın özgürlüğü konusundaki tespitler şöyledir:
* Türkiye, Etiyopya ve Venezuela gibi otoriter ülkelerdeki yetkililer, siyasi veya toplumsal huzursuzluğu, bağımsız veya muhalefet odaklı basını suçlamak için kullanıyorlar.
* Basın özgürlüğünde en fazla geri düşen ülkeler; Polonya, Türkiye, Burundi, Macaristan, Bolivya, Sırbistan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti oldu.
Dünya; demokrasi ve özgürlüğü, bizim anlayışımıza göre değil, insanlık tarihi boyunca oluşmuş ve gelişmiş standartlara göre değerlendiriyor. Siyasi iktidar veya siyasiler sloganla değil, bu standartlar için yol tarifi yapmalıdırlar. Kaldı ki OHAL içinde seçim yapan bir ülkede demokrasi yolu zaten kapalıdır.