Üçler, yediler, kırklar
Onlar da diğerleri gibi kırklara karıştılar... Evlerinden yükselen ağıtları kimse duymadı...
Bakmayın siz nutuk atanlara... Yaşarken de kimse farkında değildi onların... Ölürken de...
Yedi şehit ... 33 silahsız çocuğu daha öldürmüşlerdi otobüsten indirip seneler önce... Kimse onlara otuzüç kurşun şiiri yazmadı... Çünkü onlar otuz üç yetimdiler... Bayrakları için öldüler ... Milletleri için öldüler ... Türk milletini oluşturan destanlara karıştılar ... Destan oldular... Kendi döşedikleri mayınlara çarpan çocukları askerin hesabına yazdılar ... Bizim kınalı kuzularımız beşer beşer, onar onar savundukları toprağa düşerken kimsenin hesabına yazamadık onları...
7 şehit ... silahsız şehit düşen kardeşlerinin yanlarına koştular ... 1300 yıl önce şehit düşen ataları Kür Şad’ın ordusuna çeri yazıldılar ... Dönüp bize baktılar cennetten, yüzlerinde en ufak bir pişmanlık yoktu... Ellerinde asla yere düşürmedikleri bayrakları ... Diğerlerinin yanına gittiler atlarını mahmuzlayarak ...
Milleti de yetim kaldı
7 şehit ... Doğru millette, yanlış zamanda dünyaya gelmişlerdi ... Biri annesini hatırlayıp geri bakacak oldu ... Annesini , tek göz odada bırakıp onbaşı maaşını gönderdiği annesini ... Bir Çanakkale şehidi saçını okşadı ... Arkaya bakılmayacağını anladı onbaşı ... Annesi milletine emanetti ... Bir an milletinin de yetim olduğunu hatırladı...
7 şehit, 7 fidan, 7 gonca ... Budandılar ... Katillerin ağızlarından salyalar akıyordu ... Demokrasi diyorlardı, Barış diyorlardı ... Caddeler sokaklar kana bulanıyordu ... Zifiri karanlıkları yakılan genç kızın cesedi aydınlatıyordu ... Barış nutukları devam ediyordu ve bir millet kendi toprağında köleleştiriliyordu ... Oğulları öldürülüyordu barış adına ... Kızları yakılıyordu demokrasi adına ...
7 şehit ... Biri saçlarını emanet etmiş anacığına ... Kendi gitmiş, saçları kalmış bize ... Koklasaydım onları, koklayabilseydim eğer oğlumun kokusunu alırdım biliyorum ... Kimse koklamayacak o saçları artık annenden başka ... Yavuklun bir kere koklamış mıydı?
7 şehit... Artık anlamını yitirmiş bir çok kafada... Kavramlar da artık eski değerini taşımıyorlar ... Demokrasi deyince ellerinde yuvarlak kartonlarıyla koşturan iğrenç gülüşlü yaratıklar geliyor akıllara ... Barış deyince o genç kızın yanmış bedeni ... Kışlalara sıkılan kurşunlar ... Taranan karakollar ... Yakılan arabalar ...
3 yaralı, 7 şehit ... Üçler ... Yediler ... Kırklar ... Boz Atlı Hızır ... Oğuz Kağan ... İlteriş Kağan ... Alparslan ... Orhun ... Ötüken ... 3 kıta 7 iklim ... Ergenekon ... Manas ... Alpamış ... Azeri ... Türkmen ... Özbek ... Kırgız ... Kazak ...Türk ... Atatürk ...
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber, Sana âguşunu açmış duruyor peygamber
* İrfan Murat Yıldırım
++++++
Seyit onbaşı gibi
Yüreğimiz
Bir yanımız vurgun yer
Bir yanımız sürgün
Şükür Yarab
Kökümüz sağlam
Yeniden yeşereceğiz.
* Zeynep Aydınlıoğlu
++++++
Hayatı zehir etmeyi bırakın
Hangi süreçten bahsediyorsunuz. Bayrağına, Cumhuriyetine sahip çıkan hangi Kürt kökenli vatandaş bu ülkede mağdur olmuş, ya da diğer mağdurlardan, sizden, benden, ondan daha fazla mı mağdur olmuş...
Bu ülke Kürt kökenli Cumhurbaşkanları, Başbakanlar görmedi mi? Batıdaki köyle, doğudaki, güneydeki, kuzeydeki köylerimizin mağduriyet konusunda farkları var mı? Üstelik tahrike devam eden dış güçlerin bütün ekonomik yardımları doğu ve güneydoğuya akarken. Evet hükümetler suçlu.. Ama hiç kendinize sordunuz mu; Kürt kökenli zenginler neden doğu ve güneydoğuya yatırım yapmadılar? Dış mihrakların tahrikleriyle hayatı hem kendinize hem bizlere zehir ediyorsunuz. Son bir soru... Sizler çocuğu şehit olan anayı bir kenara bırakın eceliyle çocuğu ölen bir annenin yüreğindeki yangına hiç tanık oldunuz mu?
* Nihal Tabak
++++++
Çürük noktayı yakalamışlar
Başbakan okyanus aşıyor ve görüşme bir saat uzadı diye adeta bayram yapılıyor. Komplekslerimize biraz ara verip, İngiliz ve Amerikan ortak oyunlarına bir bakalım isterseniz.
BOP; Türkiye dahil hedef ülkelerin, etnik ve dini yönden parçalara ayrılması projesi değil midir? PKK’nın destekçileri ayan beyan ortada değil mi? ABD. Büyükelçileri ile Adana Konsolosları’nın ayrıca AB’nin memurlarının Kürt ve Alevi vatandaşlarımızın yaşadıkları bölgelerimizde neden gezindikleri ve ne yaptıkları bilinmiyor mu? Musul, Kerkük havuçları ile Kürt Devleti temelleri atılmamakta mıdır? Oradaki petrolü gerçek sahibi Irak Devleti’ne yedirmeyenler bize mi sunacaklardır? Emperyalistler, iktidar olanların, “iktidarlarının devamı için onların desteğine gereksinim vardır düşüncesine kapılmaları” şeklinde özetlenebilecek, çürük noktayı yakalamışlar, kullanmaktadırlar. Yıllar önce bir siyasetçimiz; biz öncelikle parti çıkarlarımızı bilahare memleket çıkarlarını düşünürüz şeklinde samimi bir itirafta bulunmuştu. Düştüğümüz acı durumun sebeplerinden biri budur.
* Şener Saygın
++++++
Cevap verebilirler mi?
Sayın valiye molotof ile açılım yapanların katlettiği genç kızın taziye ziyaretinde öyle bir soru soruldu ki, Sayın Vali cevap veremedi.
Dönen dolapları görmenizi ve bölgenize gelen milletvekiline kızınızı veya oğlunuzu işe almasını değil. Bu dönen dolaplara çözüm bulmasını isteyin. Mesela GDO hakkında soru sorun, satılan kamu iktisadi teşebbüslerini sorun, satılacak olanları sorun, şekerde oynanan oyunları sorun, dünyanın en pahalı elektriğini dünyanın en pahalı akaryakıtını sorun, alınan uçakları vilları sorun, dünyaya olan borcumuzu sorun, açılımı sorun, TRT 6’yı sorun, açılan kiliseleri ve lüks VIP hapishaneyi sorun...
Bakalım karşınızda konuşabilecekler mi?
* Alp Arslan Kenger
++++++
Bakma öyle Serap...
Kocaman, kocaman açmış ela gözlerini,
Sanki beni suçlar gibi bakıyor.
O kocaman ela gözlerinle,
Ağlar gibi bakma öyle,
Vallahi suçum yok benim.
Mustafa Kemal’i,
Yüreğinden vurdular,
O kocaman yüreğindeki,
Kocaman, kocaman bakışlı,
Ela gözlü çocuklarımızla,
Oyalı yazmasından
Özgürce taşan kınalı zülüfleri
İnci mercan nakışlı,
Üç kıtanın onurlu özgür kısrakları
Analarımızla, bacılarımızla,
Yarimizle vurdular
Vurdular, vurdular bebeğim.
* Av. Atilla İspir / Konya
++++++
Türk ordusunu hedef aldılar
Dünya milletleri arasındaki yaşam savaşında da devlet organizasyonunun güçlü olması elzemdir.
Devleti sürgit, güçlü kılmak ve milletin devamını da sağlamak için olmazsa olmaz tek koşul güçlü ordudur. Yaşam milletler savaşı olduğundan, ordu milletin, siyasi ve ekonomik bağımsızlığının da koruyucu ve sorumlusudur. Orduların varoluş nedenleri de budur. Bizim gibi bağımsızlık savaşıyla kurulmuş ülkelerde Ordular milletin içinden çıkar ve milletin kendisidir. Yapısında o milletin duruşunu ve karakterini taşır.
Gazi Afyonda 1920 tarihinde Subaylara şu konuşmayı yapar; “Hiç kimse kimseye, bir millet diğer millete, hürriyet, bağımsızlık vermez. Milletlerin doğasında yaradılıştan var olan bu hak milletlerce kuvvet ve mücadele ile kazanılır. Kuvveti olmayanı mücadele edemeyen bir millet mahkum ve esirdir. Böyle bir Milletin bağımsızlığı gasp olunur. Dünyada insanca yaşamak için bağımsızlık lazımdır. Bağımsızlık sahibi olmak için kuvvet sahibi olmak gereklidir. Kuvvet Ordudur. Düşman, Milleti Bağımsızlığından mahrum etmek için evvela onu ordudan mahrum etmeye girişir. Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır. Bundan sonra da milleti koyun sürüsü gibi boğazlamak ta engel ve sorun kalmaz.”
Gazi haklı çıkmıştır. Yine Türk ordusu ve subayı ülkeyi teslim almak için hedefe konmuştur.
* Çağlar Çukur
++++++
Hasan Cemal’in açılım yanlışları
Sayın Cemal, öncelikle Kürt Açılımını Demokratik diyerek yumuşatmaya çalışmaktan vazgeçin. Bu açılım süreci Kürt vatandaşlarımız için değil tam aksine PKK ve onun siyasi uzantısı DTP için yapılmaktadır.
Demokratik açılım, Kürt sorunuyla silah ve şiddetin bağını koparmayı amaçlamamaktadır. Çünkü, bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Aksine Kürtçülük yapan ayrılıkçı Terör Sorunu vardır.
PKK, AKP hükümeti tarafından doğrudan ve de açıktan muhatap alınmıştır. Murat Karayılan’la o kadar çok görüşmenize rağmen size söylememiş anlaşılan.
PKK ve DTP Kürt vatandaşlarımızın sözcüsü değillerdir. Onlar taşeron grupların, etnik ayrımcılık yapan grupların sözcüsüdürler.
* Fikret Şahin
++++++
Gidin, peşmerge talep edin
5 Aralık günü, biri Japon, diğeri Koreli iki arkadaşımla Londra’da gerçekleştirilen ’küresel ısınma karşıtı’ eyleme katıldım. Big Ben saat kulesinin önüne vardığımızda, gözüme Apo’nun bugünün moda deyimiyle “sayın Öcalan”ın posterleri ilişti!
PKK yandaşları parlamento binasının dibine açlık grevi çadırı kurmuşlardı! Propaganda kağıtları dağıtıyorlardı! Kağıtta Apo’dan da bir mesaj vardı. Apo şöyle diyordu: “Yeni hücre şartlarım eskisinden de kötü. Nefes alma zorlukları çekmekteyim, hastayım. Havalandırmam iyi çalışmıyor, güneş her sabah tepemden beni kavuruyor. Manzaram ise pencerem yukarda olduğu için yok sadece azıcık gök yüzünü görebiliyorum...”
Londra’nın göbeğinde açılımın saçılıma dönüştüğünün resmini gördüm! Kağıtta Türkiye yerden yere vuruluyor.
Afganistan’da savaşacak asker isteyen Amerika ve İngiltere hükümetlerine seslenmek istiyorum: Meclis binanızın önündeki PKK’lıları, verdiğiniz sözleri tutarak temizleyin. Eğer temizlemeyecekseniz, bizden asker talep etmek yerine gidin onlardan peşmerge talep ediniz!
* Engin Balım
++++++
MİNİ YORUM
Cevap veriniz efendiler
Bugüne özel söz burada da okuyucunun. Aslı Yılmaz soruyor: “Bazı köşe yazarları ‘Kürt halkı kime güvenecek, Kürt gençlerine demokrasinin olmadığı nasıl anlatılacak’ türü cümleler sarfetmiş. DTP’nin kapatılması ne işe yarar tartışılır ama niçin kapatıldığını tartışmaya gerek var mı? Hangi demokrasi anlayışında terörü savunma cezasız olabilir?” Cevap veriniz efendiler!