Üç yanlış, bir doğru
Memlekete ayak basalı, yaklaşık bir ay oldu. Bu 30 gün içinde, daha önce dikkatimi çekmeyen veya daha doğrusu önemsemediğim önemli bir nokta, dikkatimi çekti. Buna da en son olarak, memlekette yaşanan siyasi gelişmeler neden oldu. Bunları sizlere, tek, tek sıralayacağım, ama bunda en büyük etken, biraz da ülkenin tek elde toplanan basın yayın organları. Şimdi size çok sık anlatılan ve Amerikan basınında çok iyi bilinen, bizle çok örtüşen bir olayı aktaracağım.
Daha önceki yazılarımda söz etmiştim, dünyanın o dönemlerde en zengin adamı, John Davison Rockefeller 98 yaşında ve hastayken, oğulları, babaları mutlu olsun diye, sahip oldukları gazetelerden birine, her gün bir nüshalık babayı mutlu edecek haberler içeren bir gazete basma talimatı verir. Bu yazılarda, zamanın ABD başkanının, baba Rockefeller'i övdüğü, ailenin topraklarından petrol fışkırdığı, halkın öteki bankalardan paralarını çekip, aile bankası City Bank ve Morgan-Chase'e paralarını yatırdığı, borsada aile şirketleri tahvillerinin tavan yaptığı falan anlatılıyormuş. Baba da en sonunda, mutlu ve gerçek dünyadan habersiz ölmüş.
Şimdi gelelim günümüz dünyası Rockefellerlerine. Önce dış haberlere;
Tüm dünya, Türkiyesiz Ortadoğu'da bir adım atmak istemiyor. Yanlış, tüm dünya, hem de bizimkilerin kankası Arap dünyası dâhil, bizi tecrit etmeye çalışıyor.
Rıza Sarraf, ABD'li yetkililerle anlaşarak Amerika'ya gitti. Yanlış. Rıza Sarraf olayı, Türkiye'deki bazı yöneticileri köşeye kıstırmak için Washington'un oyunu. Bunu, yakın bir tarihte duruşmalarda yapılacak açıklamalarla öğreneceğiz.
AB ülkelerine vize, Haziran ayında kalkacak. Yanlış. AB Türkiye'yi en az, bir 50 sene daha bünyesine alma niyetinde değil. Doğal olarak ta Türklere vize kolaylığı sağlanmayacak.
AB Türkiye'ye mülteciler için, 3 milyar Euro verecek. Yanlış. AB ülkeleri bu parayı kendileri harcayacak ve ellerinden geldiği kadar da ödeme taraflısı değiller. Yurt dışında yaşayan Türkler, Ankara'nın tutarsız politikaları nedeniyle zor durumda. Mesela kan akıtarak alınan Kıbrıs, Rumlara veriliyor.
Türkiye İslam dünyasının lideri. Yanlış. İslam ülkeleri bizim yöneticilerin bu liderlik hevesinin ne kadar tehlikeli olduğunu fark ederek, araya mesafe koymaya başladılar. Türkiye para alabilmek için topraklarını Araplara satmaya devam ediyor. Aynı Filistinlilerin İsraillilere toprak satması gibi.
Türkiye'de siyasi partiler ve demokrasi var. Yanlış. Türkiye'de hiçbir özgürlüğün olmadığı, yedi düvel tarafından kanıtlanmış bulunuyor. Ülkedeki siyasi partiler ise göstermelik demokrasi oyunu oynuyor. Ülkenin aslında Kuzey Kore'den farkı yok. Milletvekillerini halk değil liderler seçiyor. Adalet sistemi bağımsız, basın özgür değil. Üniversiteler bağımlı. Halk iktidardan korkuyor.
Türkiye ekonomisi başarıdan başarıya koşuyor. IMF'e bile kredi veriyoruz. Yanlış. Türk ekonomisi çöküş eşiğinde, yöneticiler aynı, lale devri zevk ve sefa ile lüks içinde yaşıyor. Mesela ülkede açıklanan enflasyon rakamları düzmece. Şu anda yüzde yüze varan bir enflasyon var. Deniz bitti, kara göründü, dış borç ödemeleri yapılamıyor, dolar Türk parası ile yo-yo oynuyor, bir iniyor, bir çıkıyor.
Ülkede vatandaşın güvenliği yok. Büyük kentlerde her gün bomba ihbarı, belli olmayan politikalar nedeniyle, kimseyle uzlaşmaya veya teröre karşı kararlı bir tutum izlenemiyor. Önce açılıyor, şimdi de saçılıyorlar. Askerden işi ve istihbaratı alıp polise verilmiş, ülkenin kozmik odaları delik deşik. O bilgilerin nerelere gittiği belli değil. Ordu desen, başına gelenleri anlamış değil. Yandaşları askerin başına geçirilip, bel kırılarak saray selamı alınıp, nikâhlarda şahitlik yapılıyor.
Atatürk'ü yok etmek için üzerine bina edilen külliyeler, Japonların yaptığı tünel ve köprüler, ithal ettiğimiz arabalar, hızlı trenler ve uçak gemileri, dünya kadar reklam akıttığımız hava yollarımız var.
Şimdi anladınız mı kim Rockefeller?