"Türküz, dilimiz Türk, lehçemiz püskevit"
Son kaset hadisesinden sonra üzüntüyle Bahçeli’nin Kayseri mitingine bakıyorum. Önde bir pankart. Üzerinde işte başlıkta yazdığım “Türküz, dilimiz Türk, lehçemiz püskevit” yazıyor.
Bu halkın zekasına, espri gücüne hep hayran olmuşumdur da bunda başka bir şey var. O gayri ahlaki, gayri insani olayın üzerimde oluşturduğu üzüntüyü giderici bir sağlamlık, faka basmazlık, pabuç bırakmazlık. Böyle bir oy potansiyelini dağıtacağınızı sanıyorsunuz. Ne kadar yanlış yapıyorsunuz. Üstelik en laik yazarlardan Cübbeli Ahmet Hoca’ya kadar, yapılan işin kötülüğünü vurgulayan yorumlar yapıldı. Ahmet Hoca “külliyen haram” dedi. Öteki hoca efendiler neden susarlar bilmem. Belki de susmuyorlardır, kim bilir!
***
Bütün mesele anayasayı Öcalan’ın görüşleri, hatta talimatı doğrultusunda değiştirerek küresel güçlerin arz-ı mev’ûd planına göre, güneydoğumuzun sınırını yeniden çizmektir. Buna karşı duran Baykal’ı aynı ahlaksız ve haram yollarla bertaraf ettiler. Şimdi Atatürkçülüğün milli devlet, bölünmez yapı ilkesine bağlılığın temsilcisi olarak gördükleri bir partinin, ilkelerinden taviz vermeyeceğini ilan eden başkanına ve mensuplarına yönelttiler şeytani oklarını.
Burasını Ukrayna filan zennediyorlar herhalde. Orada bile ilk renkli devrimden bir yıl sonra, eski yönetime dönülmüştü.
Beyler, haramlarınız, günahlarınız sizin olsun ama unutmayın ki oyun çevirmeye kalktığınız bu toprak, bin senelik devlet geleneği olan “bambaşka” bir topraktır. Siz daha, bizden kopardığınız Libya’yla, Suriye ile baş edemiyorsunuz. O kadar kaset sarsıntılarından sonra Kayseri’de Bahçeli “Türkmenbeyi” olarak selamlanıyordu. Bu “kimya”yı bozamazsınız.
Kur’an kursunu yıktıran, zinayı, domuz etini serbest bırakan kim? CHP mi?
Başbakan’ın mitinglerde kaset açıklamalarından sonra, sıra CHP’nin Nuh Nebi’den kalma işlerine geldi. Yalan mı doğru mu, altında ne var bilmediğimiz kitap yasaklama ve camiyi ahır yapma hikayeleri anlatılır oldu. Gerçekten de Türk siyasi tarihinin çok karanlık bir dönemini yaşıyoruz. Bir siyasi parti üzerinden ülkesinin tarihine böyle nefret saçan bir iktidarı dünyanın hiç bir yerinde bulamazsınız.
Daha bir kaç yıl önceydi, hakkında yazdım da o kadar iddialıyım. Kasımpaşa’da bir Kur’an kursu yıktırıldı bunlar tarafından. Müslümanların ne kadar derinden üzüldüğünü gördük. Bu konuda yazdım, biliyorum. O kursun yerine herhalde alışveriş merkezi yapmışlardır. Bu kadar cami düşkünü bir başbakan nasıl oluyor da AB istedi diye hiç bir zaman serbest olmamış “zina”yı serbest bırakıyor, suç olmaktan çıkarıyor? Domuz etinin serbest satışı hangi iktidar zamanında yapıldı? “Allah indinde tek din İslam’dır” anlamında bir ayet, hutbelerden çıkarıldı mı veya çıkarılmak istendi mi? Kelime-i tevhidin Peygamberimizle ilgili olan bölümünü söylememek ne zamandan beri keyfe bırakılır oldu. Kiliselere ne zaman tapuları verildi. Ayin yapılması yasak olan kiliselerden Akdamar kaç trilyona tamir ettirilip ayin yapılır hale geldi ve Sümela, tişörtlerinde “pontus” yazılı Yunanlılar tarafından ziyaret edilir oldu? Kılıçdaroğlu yalnız CHP’yi değil, devletimizi ve tarihimizi savunmak adına bunları hatırlatmalıdır.
Bir de “Eşek Adası” meselesi var. Namık Kemal Zeybek Bey’in ortaya çıkardığı bu gerçek de yenilir, yutulur gibi değil. Bu Türk adasında Yunan bayrağı ve askeri birliği bulunuyormuş. Liderler neden meydanlarda bunları anlatmıyorlar?