Türkler ayağa kalkarsa

Türk Milleti önemli meselelerinden birisini geçtiğimiz hafta çözdü. Kardeş Azerbaycan, Karabağ’da, uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak Karabağ’ı işgalden kurtardı.

1992’de Hocalı’daki Türk soykırımının da yaşandığı işgal, Ermenistan’ın, “Karabağ Azerbaycan toprağıdır” açıklamasıyla sonlandı. Ermenistan Karabağ’daki “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti”ni feshettiğini ilan etti. Azerbaycan’ın bu zaferi bütün Türkleri sevince boğdu.

Fiilî işgal bitti ancak emperyalizmin oyunu devam ediyor. Mesela basında Fransa’nın Zengezur’da konsolosluk açacağına dair haber vardı. Bu, bölge üzerindeki yeni senaryoların kurgulanmaya başladığını gösteriyor. Azerbaycan ve Türkiye çok dikkatle ilerlemeli. ABD, Fransa, İran ve Ermeni diasporasının da Ermenistan’ı kışkırtarak sorunu ağırlaştırmalarına izin verilmemelidir. Bundan sonra dikkatli ve daha çabuk atılacak adımlarla Azerbaycan’ın savaşta kazandığı zafer diplomasiyle taçlanmalıdır.

Başarılı diplomasi Türk Dünyasının önündeki yüzyılları etkiler. Ama başarmak için yapılması gereken başka bir önemli husus daha vardır. O da Türk kimliğinin güçlendirilmesidir. Bu husus hem Türkiye’nin hem de Azerbaycan’ın meselesidir.

Kimlik bir millet ve devlet için kudretin kaynağıdır. Türk kimliği en büyük gücümüzdür. Ancak kimlik ve millet inşa (!) tartışmaları hâlâ devam ediyor. Milletleşme (!) sürecini de bir türlü bitiremedik(!) Böyle olunca da emperyalizmin ekmeğine yağ sürmeye devam ediliyor tabii.

İnşa (!) edilen kimlik

Kimlik insanı ilgilendiriyor. İradî bir husus. Yani kişinin duygularıyla kabul ya da reddedeceği bir olgu. İnşa etmek ise daha çok mekanik bir işlem. Duygularla olabilecek bir şey değil.

Milletleşme süreci ya da millet inşası da benzer bir kavram. Binlerce yıllık Türkler için yakın geçmişten beri milletleşme sürecini yaşadı yahut yaşıyor denemez. Millet inşası da doğru değildir. Türkler kelimesini seçerek söyledim. Sebebi de Türk dünyasının bütün üyeleri için bunu düşündüğümden. Türkiye Türkleri, Azerbaycan Türkleri, Kazakistan Türkleri, Kırgızistan Türkleri, Türkmenistan Türkleri, Kıbrıs Türkleri, Gagavuzyeri Türkleri ve diğerleri… hepsi de milletleşme sürecini tamamlamış ve millî kimlik sahibidir.

Fransız, Alman ya da İngiliz veya Grek (Yunan) için kimse milletleşme sürecinden geçiyorsunuz cümlesini kurmaz. Onlar için bir kimlik inşasından da bahsetmez (Bu cümleler kıymetli Prof. Dr. Konuralp Ercilasun’dan). Ama sıra Türk’e geldiğinde iş değişir. Bu da en çok emperyalizmin işine gelir. Çünkü en büyük hasmı Türklerdir. Çünkü Türklerin de en güçlü yanı kimlikleri ve millî birlikleridir, zayıflatılmalıdır. Bu gücün kaynakları üzerinde doğacak, doğurulacak şüphe zayıflaması için yeterlidir.

Kimlik ya da millet inşası aynı zamanda mevcudun yokluğu anlamına da gelir. Olmayan bir şey inşa edilir. Kimliğinin gücü milletinin temellerini sağlam kılar. Eğer bağların güçlendirilmesi söylenmek isteniyorsa başka bir isim bulmak gerekir. Türkler devlet ve medeniyet kuran bir millettir. Güçlü kimlik kodları vardır. Bu aynı zamanda tarih boyunca devlet olma ve hükmetme gücünün yüksekliğini de sağlamıştır.

Oğuzlar birleşince

Bunun en yakın örneği Karabağ’da yaşandı. Türk kimliğinin gücünü ve Türk Milletinin kudretini bilen Batı, Karabağ’ın işgalden kurtarılması üzerine derhal ayağa kalktı. Sebebi de Azerbaycan ve Türkiye’nin birlikte hareket etmesiydi. Tarih tekrar ediyor. Ermenilere soykırım yapılıyor dediler. Hâlbuki Azerbaycan uluslararası hukuktan doğan hakkını kullanarak terörle mücadele etti. Sivillerin kılına zarar gelmedi.

Türkiye ve Azerbaycan bir milletin iki devleti. Bunun ne anlama geldiğini Batılılar, iki coğrafyada yaşayanlardan daha iyi biliyorlar. Bu iki devlet askerî, ekonomik ve sosyal iş birliğini kalıcı hâle getirirlerse tarihin seyri değişecektir. Yüzyıllar boyunca savaşın olduğu coğrafyaya barış, huzur ve sükûnet hâkim olacaktır.

Bu iş birliğinin kurulmasını Türk kimliğinin gücü kolaylaştırmaktadır. Türk kimliğini daha da tahkim edici çalışmalar yapılmalıdır. Dolayısıyla siyasi adımların yanında ilmî çalışmalara hız verilmelidir. Aydınlar ve akademi bu konularda daha yoğun mesai yapmalıdır. Ortak çalışmalar artmalıdır. Bu çalışmalarla birlikte her iki devletimiz de millî devlet yapılarını vurgulu bir şekilde ortaya koymalıdır.

Türkler ayağa kalkınca yer yerinden oynar.

***

Büyük Türkçü, yiğit Türk kadını Ganire Paşayeva’ya Yüce Tanrı’dan rahmet diyorum.

İçişleri Bakanlığı’na yapılan hain saldırıyı bertaraf eden kahraman güvenlik güçlerimizi kutluyor. yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları