Türkiye'nin en gergin bayramı...

Çocuk olduğumuz için mi gidişattan ve ülkenin içinde bulunduğu koşullardan habersizdik, yoksa 40 yıl öncesinin Türkiye'si mi çok huzurluydu?..

Örneğin; Kıbrıs'ta savaş vardı, onun bile farkında değildik biz çocuklar... 1980 öncesi yoğunlaşan sağ-sol çatışmasının anlamını bile pek bilmiyorduk...

Peki; bizi günler öncesinden şeker tadında coşkulu bir heyecanın rüzgarına kaptıran bayramların sevincini damarlarımıza kadar hissettiren neydi acaba?..

Bembeyaz mendiller içerisinde rengarenk şekerlerle, yastık altına sakladığımız kunduralarla koştuğumuz sokaklarda çok mu huzur vardı, yoksa biz her şeyi toz pembe gören bir kuşak olarak, yaşamı var eden gerçeklerin tüm saflığında mutluluk rüyaları mı görüyorduk?..

Yoksa, teknolojik iletişim araçları, televizyon, internet, sosyal medya, haber ve tartışma programları ve çok kanallı televizyonlar yokken, sadece türküler dinlediğimiz radyolarla yetindiğimiz için mi çok mutluyduk?..

Teknolojik dönüşüm ve bilişim çağında, dijitalleşen dünyanın insan ilişkilerini yok etmesi mi Şeker Bayramları'nın eski tadını mazide bıraktı, yoksa başka toplumsal gerekçeler mi vardı?..

40 yıl öncesine gittiğimizde, bizi Şeker Bayramları'nda, hatta hayvan kanının sokaklardaki çamurlu sulara bulaştığı Kurban Bayramları'nın hüzünlü atmosferinde tutan sevinçlerimizin asıl gerekçesi neydi acaba?..

WHATSAPP'TAN ÖPÜCÜK, İNTERNETTEN HARÇLIK...

Bugün Bayram... Kimileri Ramazan Bayramı, çoğunluk ise Şeker Bayramı diyor bugün başlayan geleneksel coşkumuza...

Çocuklarına, torunlarına ellerini uzatan ya da büyüklerinin ellerini öpen insanımız kolonya, şeker muhabbetinden sonra, hiç kuşkusuz eski bayramları anmadan geçmeyecek bugün...

1970'lerde, bu ülke sosyal, siyasal, ekonomik açıdan henüz bu kadar tahrip olmamışken ve yaşamı yozlaştıran kirlilik henüz toplumun farklı katmanlarına etki etmemişken, büyüklerimizin "hayır bereket zamanı" dediği o dönemleri özlemle anıyor herkes...

Çünkü bugünlerde olduğu gibi yaşam kaosa bulanmamışken; herkesin aklında yastıkların altına saklanan kıyafetler, limon şekerinin bahar havasına karıştığı atmosfer, beyaz mendiller, kolonya kokan evler ve çehrelere nakşolmuş sevinçler vardı...

Tarih nasıl zamanın düşmanıysa, yozlaşmak da gelenekleri bağrından vuran hançerler gibi insanların coşkuyla kutladıkları özel günleri de mazideki hüzünlü sayfalara dönüştürüyor...

Çünkü terörün girdabının toplumu sardığı 1970'lerde, hatta 1980'lerin darbe izlerinde bile bayramların sevinci, coşkusu ve heyecanı durmazdı...

Ne zaman ki kutuplaşan siyaset bu ülkenin en önemli gündemi oldu, her evde, her iş yerinde artık tartışma programları ve siyasilerin bağırıp çağırması izlenmeye başlandı, internet denilen sanal dünyanın sosyal medya mecraları toplumu ne zaman ki meşgul etti, işte sadece gelenekler değil, insan ilişkileri de yerini soğuk, ruhsuz ve donuk bir atmosfere bıraktı...

Artık çocuklar WhatsApp üzerinden büyüklerinin bayramlarını kutluyor, sosyal medya mecralarından öpücük gönderiyor ve hatta harçlıklarını da internet bankacılığı üzerinden tahsil etmeyi tercih ediyor...

SEÇİM İÇİN SÜKÛNET ZAMANI...

Eskinin insana kelebek hissi uyandıran coşkulu Şeker Bayramları ve (içinde hüzün varken), Kurban Bayramları'nda da yaşanan heyecanın, sevincin eskimiş olmasının tek nedeni, teknolojinin insanları birbirinden uzaklaştırması, ekonomik sıkıntıların toplumun büyük bölümünü yaşam çabasına düşürmesi değil...

Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar siyasetle haşır neşir bir toplum yaratıldı Türkiye'de...

Sokakta, kahvede, komşuda rastlaşan yurttaşlarımız artık birbirine "nasılsın, iyi misin" demeden önce "ne olacak bu memleketin hali" diye sormaya başladığı için politika denilen kaotik girdabın bağrında debelendiğimizin resmidir gidişat...

İşte bakınız, eski bayramların mutluluğu, neşesi, heyecanı ve coşkusunun yaşam kavgasına, teknoloji curcunasına kurban olması yetmezmiş gibi, bir de siyasetin toplumu giderek daha fazla kutuplaştırmasının yol açtığı bir girdap var ki, işte keskin kamplaşma 14 Mayıs seçimini yaşamsal hale getirirken, bayrama da gerginlikle giriliyor...

İşte hiçbir seçimde olmadığı kadar etnik tartışmalar başladı bu ülkede...

O da yetmedi, mezhep tartışmaları da işin içerisine girdi ki, perde gerisindeki kaygılar propaganda amacı mı taşıyor, yoksa sandık günü ve sonrasındaki bir gerilimin endişesi mi, pek bilinmiyor...

Tek bir gerçek var; bayramlar geçmişte darbelere, depremlere, büyük trafik kazalarına ve zaman zaman başka doğal afetlere denk gelse de, 2023'ün Şeker Bayramı hiç olmadığı kadar gergin bir siyasi atmosfere rastladı...

Biz yine de; yüreğimizde çocukluk heyecanımızın zerresi kalmışsa, Şeker Bayramı, siyasetle gerilmiş insanların sükûnete ermesi, kaostan uzaklaşılması, siyasetin yarattığı kaygılara karşı aklıselim durulması açısından umarım bir nefes olur..

O halde, sadece geçmişin taptaze zihninde mutluluk çığlıkları atan Şeker Bayramı'nız değil, işte o güzel çocukluğumuzun en güzel bayramı olan 23 Nisan da şimdiden kutlu olsun...

Yazarın Diğer Yazıları