Türkiye'de ne değişti?
Ak Parti'nin tekrar yüzde 49 gibi oldukça ciddi bir oy oranı ile iktidara gelmesi Türkiye'de bazı kesimler için yeniden umutların canlanmasına neden oldu.
Nitekim borsa pazartesi günü oldukça sert bir yükselişle açıldı. Borsanın yükselişi ile birlikte dövizde düşüş oldu. Faizler ise 1 puanlık bir düşüş kaydetti. Türkiye'de bir günlük bir iyimser hava yaratıldı.
Sanki Ak Parti Türkiye'yi 13 yıldır koalisyonla yönetiyor ve istediği ekonomik kararları alamıyordu ve şimdi tek başına iktidara geldi ya her şey düzelecek gibi bir izlenim doğdu.
Oysa parti aynı programı aynı, bakanları aynı hatta milletvekillerinin bile büyük bir bölümü aynıydı.
O halde ne değişecekti?
Eski kadro yine iş başında
İşsizlik genelde yüzde 10, genç nüfusta ise yüzde 20'ye ulaşmıştı. İhracat neredeyse durma noktasına gelmiş, Türk Lirası son iki yılda dolar karşısında adeta değersiz bir kağıt haline gelmiş. Bankalara borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 3 milyonu geçmiş. Bankalar 44.7 milyarı almak için vatandaşı icraya vermiş.
Tüm bunlar hangi partinin iktidarı döneminde oldu?
Sanki başka bir partinin döneminde olmuş da Ak Parti yüzde 49 ile iktidara geldiği için Türkiye'yi kurtaracak.
Ekonominin bugünkü batık durumunun tek sorumlusu Ak Parti ve kadrolarıdır.
Şimdi bu kadrolar 4 yıllığına tekrar seçildi.
Seçilirken de vatandaş istikrar için oy verdi.
Peki Ak Parti ekonomik istikrarı nasıl sağlayacak?
Bunun için geçmişe bakmak lazım. Ak Parti'nin Türkiye'deki en büyük icraatı inşaat sektörü ile büyümedir. Türkiye Amerika'nın sıcak parası ile tam bir şantiyeye dönüştü. Koskoca İstanbul'da neredeyse inşaat yapılmadık bir metre kare boş alan kalmadı. Stadyumlar bile yıkılıp yerine dev plazalar yapıldı.
Bankalar Türkiye'de büyük bir konut manipülasyonu yaptılar. 100 bin liralık evin 300 bin liraya hatta 400 bin liraya ulaşmasının tek sorumlusu bankalardır. Vatandaşa kredi vermek için bu sektörü, hükümetin de desteği ile resmen körüklediler.
Şu anda konut sektörü de durmuş durumda.
Seçimin üzerinden daha 5 gün geçmesine rağmen yeni hükümetin politikası da az çok belli oluyor.
Türkiye'de konut sektörünün yeniden canlanması için KDV ve vergilerde indirime gidilecek.
Kredi kartı taksit sayıları artırılacak.
Bunun Türkçesi vatandaş daha da borçlanacak. Vatandaş borçlandıkça bankalar para kazanacak. Banka bilançoları parladıkça borsa ve bono aracılığı ile Türkiye'ye para girecek. Giren para dövizin düşmesine neden olacak. Düşen döviz de sanal bir ucuzluk havası yaratacak.
Bu plan artık tutmaz.
Biz toprağa onlar fabrikaya...
Çünkü hükümetin son 7 yıldır uyguladığı bu program Amerika sayesinde başarılı oldu. Amerika'nın parasal genişlemesi ile. Amerika Merkez Bankası FED, bol bol para basıp bankalarına neredeyse bedavaya verdi. Onlar da bu parayı Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere sattılar. Gelişmekte olan ülkelerden Türkiye gibi ülkeler bu parayı toprağa gömdü. Hindistan gibi ülkeler ise fabrika ve teknolojik yatırıma harcadı.
Türkiye bugün tıkanmış ve kredi derecelendirme kuruluşları tarafından hasta ekonomili bir ülke olarak nitelendiriliyor.
Hindistan ise en parlak ülke.
Ak Parti inşaat ve tüketim kılıcını bir kez daha çekecek.
Başarılı olur mu?
Bankalar kredi verecek, 12 taksite tatil ve plazma televizyon alacak insan bulurlarsa olur.
Kredi Kayıt Bürosu KKB ve Türkiye Bankalar Birliği verilerine bakılırsa Türkiye'de bankaların artık borç vereceği sadece ilk ve orta okul öğrencileri kaldı. Geri kalanının neredeyse yarısı borçlu, yarısı ise icralık durumda.
Nitekim piyasalardaki bayram 1 gün sürdü. Dolar yeniden 2.90 seviyesini aştı. Faizler nerede kalmıştık dedi.
Önümüz kış haberiniz olsun!