Türkiye, Ukrayna’da ne yapmalı?

Ukrayna ile ilgili bu üçüncü yazımız, ABD ve Batı dünyasının coğrafi olarak bizden daha uzakta olmalarına rağmen daha fazla ilgilenmelerinin nedeni Ukrayna’da ve bölgede çıkarlarını korumak ve dünyaya emperyal güç olduklarını göstermektir. Bizim amacımız da ülke çıkarlarının korunması için hükümeti ve onun adına görevli olan Dışişlerini uyarmaktır. Gövdesi Türkiye’de, ruhu Arabistan’da dolaşan gayrimilli, badem bıyıklı, diplomat payeli, Türklükten nasibini almamış insanların zeka, milli duygu, beceri ve tecrübelerinden emin olmadığımız için, milli bir dış politika nasıl olur, Ukrayna olayındaki düşüncelerimizi aktarmak istedik. Mısır’da, Libya’da ve Suriye’de yapılan hataların tekrar edilmemesi gerekir. Mevcut gayrimilli, diplomatlarla reel politik ve milli çıkarlara uygun bir dış politika mümkün değildir. Beynelmilelci, kozmopolit, ideolojik İslamcılarda milli maya tutmaz, bu nedenle Türk halkının çıkarına uygun bir dış politika da maalesef görmüyoruz. 21.Yüzyılda cemaat, tarikat, zaviye, tekke, derviş, şeyh, mürit ilişkisi içinde olan ruhunu kiralamış, düşünmeyip sadece şeyh ve imamlarından emir alan, özgür değil bağımlı olan, arkaik felsefeye sahip diplomatlardan çağdaş, modern ve Atatürk ilkelerine bağlı bir sonuç çıkmaz. Ancak biz yine de Ukrayna’daki ilgi nedenlerimizi ve çıkarlarımızı, sayıları gittikçe azalan vatanperver Türk diplomatlarına kısaca bir hatırlatalım dedik.
Türkiye, Ukrayna gibi bir Karadeniz ülkesidir, dolayısıyla denizden komşudur. Karadeniz, bilindiği gibi kapalı bir denizdir ve açık denizlere tek çıkışı Türkiye’nin egemenliğinde olan Boğazlardır. Bu nedenle Türkiye, Karadeniz kıyısında bulunan ülkelerle özel ilişkilere sahip olmak zorundadır. Karadeniz ile ilgili bütün sorun ve antlaşmalarda birlikte masaya oturmak zorundadır. Ukrayna ile dost olmak Türkiye’nin çıkarınadır. Ukrayna günümüzde her ne kadar ekonomik ve politik olarak sıkıntıda olsa da sanayileşmesini tamamlamış, 46 milyon nüfuslu önemli bir bilim ve teknoloji birikimine sahiptir. Sovyet sanayi mirasının ve bilincinin en yüksek olduğu ülkedir. Sovyet ve komünizm aydınlanmasının, entelektüel birikiminin, hümanizmanın ve entelijansiyanın en yüksek olduğu eski bir doğu ülkesidir. Verimli topraklara ve modern bir tarıma sahiptir. NATO, Ukrayna’da önemli görevler üstlenecek gibi gözükmektedir. Türkiye’nin, NATO ve Batı Bloku’nun bir üyesi sıfatıyla bu işe karışmadan dışarıda durması mümkün gözükmemektedir. Rusya, ABD, NATO ve Batı sarmalında olan Ukrayna olayları, nasıl bir şekil alacak şu anda çok net değildir. Ancak Türkiye ekonomik ve politik çıkarlara ilave olarak Ukrayna ve Kırım’da yaşayan Tatar, Gagavuzlar (Hıristiyan Gökoğuzlar), Ahıskalılar ve Sovyet döneminde buraya yerleşerek orada kalan diğer Türklerle, Azeri, Kazak, Kırgız ve Özbek gibi soydaşların hak ve hukukunu içinde bulunduğu ve bulunacağı uluslararası platformlarda savunması gerekir. Bu Türkiye’nin ahlaki bir görevi olduğu gibi çıkarlarına da uygundur.
Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve Karadeniz’e kıyısının kalması çok önemlidir. Rusya’nın bağımsız bir ülkenin güç kullanarak bir kısmını kendi topraklarına katması ve bir diğer kısmını da katmaya çalışması uluslararası hukuka ve teamüllere aykırıdır. Ukrayna’da yaşayan Rusların kendi kaderini kendisinin tayin etme hakkı varsa eğer, Kırım Tatarlarının ve diğer bütün milletlerin de kendi kaderini kendisinin tayin etme hakkı vardır. Türkiye orada bulunan Türk halklarının haklarını enerjik bir şekilde savunmalı ve zaten Ruslara karşı argüman arayan Batı’nın müzakere konuları arasına Türklerin haklarını sokmalıdır. En azından AKP’nin Filistinlilere, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’e verdiği desteğin bir kısmını da Sovyet coğrafyasında yaşayan soydaşlarımıza vermesi gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları