Türkiye topyekûn yoksullaştı
Bir ülkede, gelir dağılımının bozulması ve zengin-fakir farkının artması ile ülkenin topyekûn yoksullaşması farklıdır. Gelir dağılımı bozulur, ama ülkenin varlığı kaynakları içeride kalır. Topyekûn yoksullaşma da ise, ülke servet ve kaynak kaybeder. Zenginin zenginliği azalır, yoksulun yoksulluğu artar.
Türkiye her ikisini de yaşadı ve yaşamaya devam ediyor.
1.Yüksek enflasyon, hükümetin, kamu özel işbirliği, ihale uygulaması, bazılarına kamu bankaları yoluyla ucuz kredi dağıtılması ve popülizm yoluyla gelir dağılımı aşırı bozuldu. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul oldu.
Sonucu TÜİK verilerinden görebiliyoruz.
a)Gini Katsayısı; Gini Katsayısı 0 ile 1 arasında bir değerdir. Sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça ise gelir dağılımında bozulmayı gösteriyor.
TÜİK verilerine göre; 2005 yılında Gini Katsayısı 0,380 idi. Bu katsayı giderek büyüdü ve 2022 yılında 0,487 oldu. 2022 yılında Gini Katsayısının bire daha yakın olması, gelir dağılımında bozulmayı gösteriyor.
b)Son 7 yılda zengin-fakir farkı 7,4 kattan 8 kata yükseldi .En zengin yüzde 20'lik kesimin millî gelirden aldığı pay, 2014 yılında yüzde 45,9 iken 2022 yılında yüzde 48'e yükseldi. (Aşağıdaki tablo.)
Veri kaynağı; TÜİK
c)Cari açık dış ekonomik ilişkilerin özetidir. Sonuçta ekonomik ilişkilerden dolayı ülkenin ne kadar kaynak kaybettiğini gösterir. Dış ekonomik ilişkilerden kayıp ve kazancı gösterir. Kaynak çıkışı iç tasarruflarda ve servette azalma yaratır.
2. Türkiye 2003 yılından 2022 yılı sonuna kadar, 921,2 milyar dolar dış ticaret açığı ve 674,8 milyar dolar da cari açık verdi. Türkiye'nin bir yıllık millî geliri kayboldu demektir. Bir benzetme ile bu 20 yılda Türkiye topyekûn bir yıl dış ekonomik ilişkilerde açık verdiği ülkeler halkı için çalışmış oldu. Bir yıllık millî gelirimiz kadar kaynak kaybetmeseydik, şimdi kabaca yüzde 5 oranında daha zengin bir ülke olurduk.
2022 yılında 46 milyar dolar turizm gelirimiz oldu. Çin'e ve Rusya'ya 2022 yıllık dış ticaret açığımız ise daha fazla 89,56 milyar dolar oldu. Yani turizmden kazanıp, Rusya ve Çin'e veriyoruz. Rusya ve Çin'e olan dış ticaret açığını yarıya düşürseydik, cari açığımız kalmazdı.
Türkiye 20 yılda kaybımız olan 674,8 milyar doları konuşmuyor. Borsadan 1000 lira nasıl kazanırımı konuşuyor.
3.Cari açık ya uzun vadeli doğrudan yabancı yatırım sermayesi ile veya dış borçla finanse edilir. Bizde doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi olmadığı için, cari açığı dış borçla finanse ediyoruz.
Dış tahvillerimizde CDS oranı yüksek olduğu için yüksek faiz veriyoruz. Yani dış borç yükü artıyor. Ama cari açığın finansmanı, bugün sorunu çözer, ancak gelecekte bu finansman maliyeti hem büyümenin düşmesine, hem de ülkenin yoksullaşmasına yol açar.
Cari açık veren gelişmekte olan ülkeler, net borç ödeyen konuma geldiklerinde, yurt dışına kaynak çıkışı hızlanacaktır. Net dış borç ödeme faiz ve kâr gibi kaynak çıkışlarının GSYH'ya oranının, büyüme oranından daha büyük olması halinde, fakirleşme başlayacaktır.
Bu söylediklerim, ekonominin geleceğini ve halkın refahını tehdit ediyor.
Ama bakıyorum medyanın tamamı günü konuşuyor.
Aslında iktisatta öteden beri bilinen bir kural vardır. İktisadi ajanlar çıkarına miyoptur. Kısa dönemde gelirine bakar. Uzun dönemli çok daha yüksek menfaatini görmez.