Türkiye spekülatif düzenden kurtulmalıdır
Global Ekonomi, insanların dünya kaynaklarından daha çok yararlanacağı bir düzen getirecekti. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler de bu düzenden pay alacaktı. Çin, Brezilya ve Hindistan’da gözle görülür iyileşme oldu. Bizde ise bol sıcak para, serap etkisi yarattı. Büyüdük... Ancak varlıklarımızı sattık. Dış borçlar, dışarıya giden faiz ve kâr transferi arttı. Bunun adı yarınki imkanlarımızı bu gün hovardaca yiyerek büyüdük. Cari işlemler dış açığı veren ülkeler de bizim gibi küreselleşmeden ütülerek çıktı. 2012 ve sonrası, bizler için bedel ödeme dönemidir. Türkiye net dış borç ödeyen ülke konumuna geliyor. Bundan sonra yurt dışına çıkan kaynakların milli gelire oranı artacaktır. Bu oran büyümeden daha yüksek olursa, fakirleşme dönemi başlayacaktır. Bu fakirleşmenin kabaca benzetme ile bir işletme gelirinden daha çok borç öderse, borcu azalır ve fakat geliri eksi olur.
Global ekonominin bize getirdiği ikinci bir sorun, spekülatif fonların siyasi ve sosyal yapıyı yozlaştırmasıdır. Siyasi oluşumlarda bu yozlaşma görünür boyuttadır.
Bir üçüncü sorun ise, dünyada ve Türkiye’de yolsuzluğun artması, gelir dağılımının bozulması ve kayıt dışı ekonominin büyümesidir.
O kadar ki, artık uluslararası kuruluşlar da bu gerçeğe parmak basmaya başlamıştır. Söz gelimi Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
(OECD) geçen ay açıkladığı raporda da, dünyadaki gelir adaletsizliğinin son 30 yılın en yüksek seviyesine ulaştığı vurgulandı.
Avrupa Konseyinde ve Birleşmiş Milletlerde, yolsuzluk çalışmalarında yolsuzluğun basit bir rüşvet veya başkaca bir haksız menfaat temin etmenin ötesinde, demokratik rejimleri tehdit eden, gelir dağılımını bozan hatta ekonomik düzeni kökünden sarsan bir düzeye ulaştığı tartışılmaktadır.
Türkiye’de 2012 ve sonrasında artık önceki spekülatif fonlar azalmıştır. Kayıt dışılığın da bu anlamda azalması beklenebilir. Ancak:
1) Kayıt dışılığa zorlayan yasalar değişmelidir.
2) Kurunun yanında yaşın da yanması önlenmelidir.
Kayıt dışılığın zararını hepimiz çekiyoruz. Zira:
1) Söz gelimi vergilerde Kayıt dışılığın yüksek olması, vergi kaçıranlar lehine haksız rekabet yaratıyor. Vergi vereni de Kayıt dışılığa zorluyor. Kayıt dışılık potansiyel vergi imkanlarının kullanılmasını engelliyor. Bu defa hükümet, vergi kaçırmayanların vergi yükünü artırıyor.. Veya tüketim vergilerini artırıyor. Tüketim vergilerinin artması fiyatların artmasına, sabit gelirli olanların satın alma gücünün düşmesine neden oluyor.
2) Piyasa düzeni çalışmıyor. Kayıt dışı çalışan işletmeler haksız rekabet yaratıyor. Diğer normal çalışanlar bunlarla rekabet edemiyor.
3) Çalışma düzeni bozuluyor... Kayıt dışı istihdam artıyor. Kaçak işçi çalıştıran veya düşük ücret gösterip, maliyetlerini düşüren firmalarla, kayıt dışı işçi çalıştırmayan firmalar arasında rekabet bozuluyor... Dürüst çalışan işyerleri aleyhine haksız rekabet ortaya çıkmış oluyor.
4) Toplumun etik değerleri aşınıyor.. Yolsuzluk, rüşvet, kaçakçılık toplum tarafından kanıksanıyor. Etik değerlerin aşınması, toplumu milli sorunlar karşısında lakayt kalmasına yol açıyor.
Son bir yıldır, küresel sancılar, dünya düzeninin böyle gelmiş ve fakat böyle gitmeyeceğini gösteriyor. Türkiye’nin silkinip kendine gelmesi gerekiyor. Siyasi partiler popülizmin tuzağından kurtulmalıdır. Türkiye kendi ekonomisini, 2001 krizinde IMF’nin ve küresel spekülatif sermayenin getirdiği politikalardan, bu sermayenin spekülatif tuzaklarından artık kurtarmalıdır. Ne yapılması gerekeni çok sık dile getirdim. İsteyenler, şahsi web sayfamda bütün çözümleri görebilir.