“Türkiye Nereye!”
“Türkiye Suriye’ye girecek” iddialarından sonra, kamuoyunun “olumlu” bir tepki göstermemesi milletimizin bu tür harekâtları benimsemediğini ispatlıyor.
Her ne kadar, yazımızın kaleme alınış saatine kadar, her hangi bir “yalanlama” veya “operasyon” yapılmadıysa da, gelişmelerin endişeyle izlendiğini belirtmemiz gerekiyor.
“Türkiye Suriye’ye girecek” veya “Türkiye Suriye’de tampon bölge kuracak” gibi haberlerin yayıldığı bir ortamda, Orta Doğu’nun en ünlü uzman gazetecilerinden Lütfü Akdoğan’ın “Türkiye Nereye” adlı eseri piyasaya çıkıyor.
Akdoğan, klasiklerine; neredeyse her yıl bir yenisini katıyor.
Gazetecilik uğraşı dışında art arda kitap yazan Akdoğan’ın geçtiğimiz sene “Geleceğin Yüzyılı TAKİ” eserinden sonra şimdi de “Türkiye Nereye”yi sunuyor.
Ne var ki, 3 yıl önce yayınlanan “Krallar ve Başkanlarla 50 yıl” adlı eserinin mesleğimize ne denli, “derinlik” ve “ağırlık” kazandırdığı belleklerden çıkmıyor.
En azından, yakın geçmişte; Türkiye’nin Suriye’ye karşı sürdürdüğü “barışçı” politikası anlatılıyor.
Orta Doğu tezgâhları
Gerçekten de, Orta Doğu’da tezgâhlanan tehlikeli oyunları, politikaları, daha iyi kavrayabilmek için, Akdoğan’ın kitaplarını peş peşe ve büyük bir dikkatle okumak yetiyor.
Her şeyden önce, Lütfü Akdoğan ağabeyden “çok şeyler” öğrenmeye ve gizemli Orta Doğu’da “iz” sürmeye çalıştığımızı belirtirken, üstada bir kez daha “şükran” sunmak icap ediyor.
Aslında Akdoğan, yıllar önce yayınlanan ve Cemal Paşa’nın Suriye’deki serüveninden kesitler veren “Sera” isimli eseriyle bölgeye damgasını vurmuş bulunuyor.
Lütfü Akdoğan, “Geleceğin 100 Yılı TAKİ” adlı kitabında ise, okurlarına Türkiye’nin, Kafkas ülkelerinin ve Arap âleminin tarihten ders almalarını, her türlü teknolojik gelişmeyi takip etmelerini tavsiye etmekte, gelecek yüzyıl felsefesini bir “dantel” gibi örmeye ve gelecek nesillere yeni fikirler anlatmaya çalışıyor.
Ütopya ilgi çekiyor
TAKİ kimsenin sömürgesi ve baskısı altında olmadan bu bölgede yerleşen milletlerin barış, adalet ve refah içinde kardeşçe yaşayabilmelerinin tek yolunun, önce barış ve kardeşliği kendi aralarında kurup, beraberlik ve birlik içinde olmanın önemini vurguluyor.
Topluca TAKİ adı verilen 22 devletin, tek devlet olup bir imparatorluk kurmalarını değil, kardeş olma fikir mirasını gelecek nesillere bırakıyor.
Lütfü Akdoğan, kitabın kapağındaki haritada yer alan 22 devlet; inançta, dinde, mezheplerde, ırklarda, sosyal yaşantımızda neden birlik olmasın diye soruyor.
Bir samimi dilek daha doğrusu “ütopya” olsa da böylesine görüşler her zaman ilgi çekiyor.
Akdoğan’ın bu yıl ki “iddialı” çıkışı ise, gelmiş geçmiş ünlü liderlerin bazılarını anlatan, sorgulayan bir kimlik içeriyor.
“Türkiye Nereye” isimli kitabın kapağında “Eğer Siz... İseniz/Ben De Kafatasçıyım!” ibarelerin yer alması Akdoğan’ın yeni niyetini sergiliyor.
“Artık Yeter”
Çoğu okurun, bazı görüşlere kesinlikle katılmasa da, kitabı böyle bir ortamda soluk soluğa okuyacağı en azından “hayretle” inceleyeceği sanılıyor.
Eserlerinde bol bol kullanılan fotoğraflar aslında “belge” değeri taşıyor. Unutulmamalıdır ki, Lütfü Akdoğan gibi dikkatli, meraklı ve “velut” gazetecilere artık pek rastlanmıyor.
Oysa, medya dünyamızın böyle gazetecilere gün geçtikçe ihtiyacı oluyor.
85 yaşında 65 yıllık bir gazetecinin “başarılı” olması her insanı duygulandırması, meslektaşlarına da “övünç” kaynağı olması bekleniyor.
Nitekim Akdoğan, eserinin bir bölümünde “Artık Yeter” başlığı altında uyarıyor:
“Türkiye’nin toprak bütünlüğünü bozmak ve Türk milletini kanlı maceralara sürüklemek isteyen iç ve dış düşmanlara ihtar olunur. ” Eğer siz ... iseniz “, bizi zorla ” kafatasçı “ yapmış olursunuz. Herkes aklını başına toplamalıdır. Bir an önce huzurun ve refahın sağlanması için el birliği ile çalışmak şarttır. Bunu isterseniz bir nasihat, isterseniz bir tehdit olarak kabul edin; vicdanlar ve akıllar nasıl değerlendiriyorsa, öyledir...”
Sahi; “Türkiye nereye!”