Türkiye ne zaman hukuk devleti olacak?

Hepimiz, her zaman “hukukun üstünlüğünden” söz ederiz. Zira hukukun üstünlüğü, aynı zamanda demokrasinin de en önemli göstergesidir.
Geçtiğimiz cumartesi, Tolga Tanış’ın Hürriyet’te, aslında tüm basında manşette olması gereken, bir haberi yayınlandı.
Merkezi Washington’da bulunan “Dünya Adalet Projesi” isimli sivil toplum kuruluşu, gelişmiş ve gelişmekte olan 35 ülkede üç yıl çalışarak “2010 hukukun üstünlüğü endeksi” düzenlemiş.
Türkiye’nin de içinde yer aldığı bu endeks, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün çok geri planda kaldığını gösteriyor.
Örneğin endeks içinde yer alan, “sınırlı hükümet yetkisi” değerlendirmesine göre, Türkiye endeks kapsamındaki 35 ülke arasında 31. sırada bulunuyor.
1) Endeks içinde sınırlı hükümet yetkisi kriterlerinden birisi şudur:
“Bir ülkede hukuk kuralları hükümetlerin yetkisini ne kadar sınırlıyor?”
Türkiye 31. sırada yer aldığına göre, ya hukuk kurallarını hükümetleri sınırlayacak şekilde düzenlemiyoruz. Ya da hükümet hukuk kurallarını dinlemiyor.
Bu endekste bir başka kriter, “basının hükümet üzerinde ne oranda denetleme görevi var” şeklindedir.
Aslında herkes biliyor ki, artık bugün basın dördüncü kuvvet değildir. Ve yine herkes biliyor ki basın hükümeti denetlemiyor. Hükümet basını denetliyor.
Cumhuriyet tarihinde, hiç bir iktidar bugün olduğu kadar basın üzerinde doğrudan veya dolaylı baskı kurmadı.
2) Bir başka endeks göstergesi “yasalar halk tarafından ne kadar anlaşılıyor’’şeklindedir.
Bu gösterge de Türkiye, kendisi ile aynı gelir grubu ve aynı bölgede bulunan 7 ülke içinde sonuncu ülkedir. Endekse giren toplam 35 ülke içinde de, 32 sıradadır.
Meclis’te, gece sabaha karşı çok yasa çıktı. Çoğu yasa tasarısı temel yasa olarak gündeme girdi. Bu nedenle üzerinde yeteri kadar tartışılmadı. Yasa tasarılarında, yönergelerde veya yönetmeliklerde olması gereken detaylar yer aldı. Bu sorunlar, yasaların halk tarafından anlaşılmasını zorlaştırıyor.
3) Nihayet aynı endekste “insan hakları temel göstergelerine’’göre de Türkiye kendi grubu içindeki 7 ülkenin en sonundadır. 35 ülke içinde de sondan üçüncüdür.
Sayılan 35 ülke içinde, monarşi rejimlerinin olduğu ülkeler var. Demokrasiye yeni geçmiş ülkeler var.
Hırvatistan, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Gana, Ürdün, Tayland gibi ülkelere göre Türkiye’nin demokrasi sorunu varsa, oturup düşünmemiz gerekir.
Türkiye 6 yıldır zikzaklı bir demokrasiye geçiş sancısı yaşıyor. Demokrasiye geçişin üç temel şartı var:
Halka seçme ve seçilme hakkı vermeliyiz. Bunun için önce parti içi demokrasiyi sağlamalıyız. Dokunulmazlıkların kalkması yetmez. Başbakanın Meclis üstündeki vesayetini, genel merkezlerin parti içinde milletvekillerine dokunmalarını da kaldırmalıyız.
Basının denetim fonksiyonu yapabilmesi için önce bu sektörü hükümetlere el açar durumdan çıkarmalıyız. Bunun için de:
* Medyada iş yapacak olanların başka sektörlerde ve medya dışında iş yapmasını önleyecek düzenleme yapmalıyız.
* Hükümetlerin medyayı doğrudan veya dolaylı yönetmesini engelleyecek yasaları çıkarmalıyız.
Din eksenli, inanç eksenli, etnik ayırıma dayanan politika yapmayı engellemeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları