Türkiye ne yapmalı? (02 Haziran 2010)

Türkiye bugüne kadar bölgede Orta Doğu’da savaşlar dışında kalmış ve hiçbir kayıp vermemiştir. İsrail saldırısı bir ilktir. Bu hareketin, İsrail’in yanında kalması halinde, Türkiye’nin bir zafiyeti olarak tarihe geçer. Tarihin bu çizgisini değiştirmek zorundayız. Bunun içinde ihtiyatlı ve kararlı olmak zorundayız.
İlk adım, Güvenlik Konseyi idi. Güvenlik Konseyi’nin bir şey yapmayacağı ve bir kınama ile geçiştireceğini herkes biliyordu. Öyle de oldu. Buna rağmen Türkiye’nin ileride atacağı adımların meşruiyeti için Güvenlik Konseyi’ne gitmek zaruri idi.
Güvenlik Konseyi bir “kınama kararı” almıştır. Yalnızca başkanlık açıklama yapmıştır. Bu açıklamada;
1) İsrail’i kınadı,
2) Acil, tarafsız, güvenilir ve şeffaf soruşturma yapılmasını istedi,
3) Gemilerin ve sivillerin derhal bırakılmasını ve
4) İnsani yardımların engelle karşılaşmadan Gazze’ye ulaştırılması ve dağıtılmasını istedi.
Öte yandan ABD bu olayı kınamamıştır. Yalnızca üzüntülerini bildirmiştir.
Aslında, eğer AKP iktidarı olmasaydı ve Başbakan farklı olsaydı, İsrail saldırısı da olmazdı. Zaten Güvenlik Konseyi kararında olayın araştırılması da bu nedenle istenmiştir.
Başbakanın ve AKP Hükümetinin hataları şunlardır:
1) İçeride ve dışarıda destek bulmadan, dünyanın terörist olarak kabul ettiği, Hamas’a “İnsani yardım” adı altında destek sağlıyor. Eğer bu yardım, dünya kamuoyu ve özellikle Suriye, Mısır, Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri ile birlikte yapılsaydı, anlamlı ve güçlü olurdu.
2) Başbakanın, one minute dahil, İsrail’e karşı çıkışlarında, dış politikanın iç politikada bir araç olarak kullanılıp-kullanılmadığı tartışılıyor.
3) Yardım gemileri konusunda, İsrail’in bir sorun çıkaracağı belliydi. Bilinen bir olaydı. Buna rağmen, hükümet hiçbir diplomatik önlem almadı. Kaldı ki gemilerin yolda olduğu dönemde Başbakan neden Türkiye’de değildi? Yarım bıraktığı dış gezilerini daha sonra yapabilirdi.
4) Türkiye’nin stratejik konumu, güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmasını gerektirir. TSK’yı yıpratmak, Türkiye’nin dış politikada yaptırım gücünün zayıflaması demektir. TSK konusunda Başbakan ve hükümet gerekli hassasiyeti göstermemiştir.
Türkiye-İsrail arasında en önemli anlaşma, Savunma Sanayii İşbirliği’dir. Bu işbirliği ile Türkiye İsrail’den yüksek teknoloji gerektiren savunma sanayisi ürünleri alıyor. Buna karşılık İsrail de Türkiye’den, daha çok askeri bot, üniforma benzeri malzemeler satın alıyor. Bu durum İsrail tarafından zaman zaman istismar edildiği halde, hükümet önlem almamıştır.
Halkın yapması gereken, ihtiyatlı olmak ve fakat olayın unutulmasını da önlemek olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları