Türkiye başka galakside
Dünyadaki, öteki ülkelerle biz, aynı yörüngede dönmüyoruz. Sanki Türkiye, başka bir galakside gibi. Biz bir sultanın çekim gücüne kapılmış, ne yaptığımızı bilmeden, tüm kavramlara yeni bir tanımlama getirerek dönüyoruz. Nasıl mı?
Mesela, Brezilya'da, devlet başkanı görevden alınıyor. Yüce Divan'a gönderiliyor. İtalya'da, bizimkinin çocuğunun nikâh şahidi devlet başkanı, sokakları süpürüyor ceza olarak. Birçok ülkede, Panama belgelerinde adı geçen siyasiler, görevlerinden istifa ediyor. Vergi kaçıran iş adamları hakkında, soruşturma açılıyor. Uygar dünya, Türkiye'nin vize taleplerini yeterli güveni sağlayamadığı için izin vermiyor. Buradaki açığı, yalnızca terörle mücadeleye bağlıyorlar, sanki parayı bir an önce almak için 74 maddeyi, başkaları imzalamış gibi. Dünyada, Türk vatandaşlarına bakış değişti. Giriş ve çıkışlarda kontrol, daha da sıkılaştırıldı. Amerika'da, girişte nereden geldiğin soruluyor.
***
Hep eleştirdiğimiz, Amerika'da, Cumhuriyetçi Parti başkan aday adaylığı için mücadele eden ve elini giderek kuvvetlendiren Trump'a, Cumhuriyetçi Partili Temsilciler Meclisi Başkanı destek vermiyor. Bizim her şeyi bilen boyalı basın, Hillary ile Trump'ı yarıştırıyor.
Mesela, dünyada kansere çare bulmak için araştırmalar yapılıp, tüm ameliyatlar bilgisayarlara yönlendirilirken, biz, her türlü otu kaynatarak zayıflamadan, iktidarsızlığa ve tüm hastalıklara çare bulmuş durumdayız. Dünya yeni yıldızlar bulup oralara gitmeye hazırlanırken biz yıldız falına bakıyoruz. Teknoloji Bakanı'mız, NASA da neymiş diyebiliyor.
İnançlarımız bile bir başka safhada. Bırakın başka dinleri kendi inancımız içindeki farklı görüşlere, birbirimize tahammülümüz yok. Özetle tahammül yeteneğini kaybetmişiz. Biz Türk'üz diyoruz, bir kere bile kendilerine Türk demeyen bizi idare edenler, Türk kelimesini ve Türkiye'yi ülke Anayasa'sından çıkarmaya hazırlanıyor.
İyi de biz kimiz yahu? İnancımız ne? Bizi, biz değil de kimler yönetiyor? Paramız yok ama yüzlerce lirayı telefona, son model otomobile, sigaraya ve eğlenceye yatırabiliyoruz. Lokantalar dolu. Varsın olsun paramız olmasın, Arap kardeşlerimiz var ya. Her şeyimizi de onlara satıyoruz.
Çocuklarımız en kıymetli, varlıklarımız diyoruz, çocuklarımızı, ırza geçen kişilere emanet ediyoruz. Ne biçim anne, babayız? Kimin için para kazanıyor, neden yarınımıza yatırım yapmıyoruz? Evlatlarımız işsiz, hadi kendimizi düşünmüyoruz da onları da mı düşünmüyoruz? Sevgilimize, eşimize "aşkım, aşkım" deyip, ya bıçaklıyor veya eşek sudan gelene kadar dövüyoruz. Bu ne biçim aşk yahu? Özetle biz bir başkayız, başkalarına benzemiyor ama başkalarının elindekileri istiyoruz.
***
Avrupa Birliği, daha önce de yazdığım gibi, vize serbestisi olayını sallamaya, bizi oyalamaya başladı. Bizimkiler yerine getirmedikleri maddelerden yalnız birini savunuyor. Hiç yolsuzluk ve özgürlükler konusuna değinen yok. Belli ki nasıl olsa, o iki konuda kandırırız mantığı var. Yolsuzlukların nereye ulaşabileceğini tahmin ediyorlar.
Dikkat ettim, asrın lideri düşük profilli başbakan adayı seçiminde sesten ayrım yapıyor. Bu vasıfların İsmet Yılmaz'da olduğu söyleniyor. Sesi de bıyığı da tam beklentilere müsait.
MHP'de ise artık liderle partinin, bir yol ayrımına geldiği anlaşılıyor. Bunda formül, Pazar günkü topluluğun Yargıtay kararına kadar saflarını sıklaştırması. MHP, iktidar partisinin, kendisini darda kalınca payanda olarak kullanmasına ve fikir ve ideallerini maskaraya çevirmesine izin vermemesi gerekir. Türk'üm bile diyemeyen kişilerin, Türk milliyetçilerini kullanması, benim de kanıma dokunuyor.