Türkiye-Amerika-PYD/YPG müşterekliği...
"Bir gece ansızın gelebiliriz" diye aylardır terör örgütlerini tehdit eden Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 gün süren Türkiye - Amerika arasındaki müzakerelerin sonuçlanması üzerine açıkladı:
"İlk adım Müşterek Harekât Merkezi kurarak atılacak…"
Bana göre ufak bir eksiklik var ki Erdoğan bunu, "… Tarih veremeyeceğim" diye açıkladı…
Bana göre diyerek devam edeyim ki çok daha büyük bir sorun var…
Gerek Erdoğan'ın gerek Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın ve bakanlığının resmi açıklamasında hiç değinilmeyen sorun şu:
PYD/YPG terör örgütü bu "müşterek" anlaşmanın neresinde?
Daha açık vurgulayayım:
Amerika ile PYD/YPG müttefik mi? Evet…
Türkiye ile Amerika 3 günde müşterek harekât için anlaştı mı? Anlaştı…
Türkiye bu durumda Amerika'nın müttefiki PYD/YPG ile bir müştereklik kurmuş olmuyor mu?
Yanıtını Erdoğan ya da Akar Paşa versin…
Gelelim açıklamanın devamına.
Cumhurbaşkanı, "bu harekât merkezini kurmak suretiyle buradaki süreç başlatılacaktır" diyor…
Hangi süreç?
"Bir gece ansızın gelebiliriz" diye terör örgütü PYD/YPG'yi Türkiye'ye karşı tehdit olmaktan çıkartacak sınır ötesi askeri müdahale süreci mi?
"Beka sorunu" denilen hain PKK uzantısı PYD/YPG'yi inlerinde yok etme süreci mi?
Yoksa Suriye topraklarında kurulacak tampon bölgenin imarı ile sığınmacılar için yerleşim bölgeleri inşa etme süreci mi?
Süreç için Türkiye'nin olmazsa olmaz şartı neydi?
Amerika'nın PYD/YPG ile ilişkisini kesmesi, verdiği tüm silah, mühimmat, zırhlı araç ve askeri teçhizatı toplaması dolayısıyla bu PKK uzantısı terör örgütü PYD/YPG'yi dışlamasıydı…
Süreç başladı ama hangi süreç bilen yok…
Amerika mı geri adım attı Türkiye mi geri adım attı bugüne kadar yaptığı açıklamalardan?
Bilmem, bilemem…
Bildiğim şudur.
Erdoğan, diyor ki;
"… Dolayısıyla adım atıldı mı, atılmadı mı bu soru cevabını buluyor, demek ki adım birlikte atılıyor. Burada aslolan Fırat'ın doğusunda bu adımın atılması meselesiydi ve bu da şimdi Amerikalılarla birlikte gerçekleştiriliyor…"
Gerçekleşen ne?
Ne zaman kurulacağı belli olmayan, "Müşterek Harekât Merkezi"
Vatana ve millete hayırlı olsun…
Gerek Türkiye gerek Amerika için şöyle ufak bir sorun daha yok mu?
Suriye Devleti bu işe ne diyor?
Erdoğan'ın bir zamanlar kanka olduğu Suriye devlet başkanı Esad dese ki;
"Ey Trump, ey Erdoğan hayrola? Suriye Devletinin içinde herhangi bir bölge kurulmasına izin vermiyorum…"
Ki bu satırları yazarken Suriye resmi haber ajansı Esad'ın, "Suriye'nin bağımsızlığına ve bütünlüğüne bariz bir saldırı" açıklamasını dünyaya duyurdu…
Bu tepkiyi de verdikten sonra yazıma devam ediyorum…
Esad'ın kankası Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dese ki;
"Ne tamponu, araba tamponu mu?"
Tabii bu esprili cümle ile değil diplomatik dille tepki koysa ki Putin'i kızdıracak şöyle bir diplomatik tepki de yaptı Erdoğan:
"Kırım'ın Rusya tarafından ilhakını tanımadık, tanımayacağız…"
Erdoğan'ı, "siyasi iradeli" ve "delikanlı gibi" diye tanımlayan Putin bakalım gerek Suriye'de Amerikalılar ile kuracağımız (!) tampon bölge gerekse Kırım konusunda neler söyleyecek…
Bu arada ister misiniz Rusya'da parasını ödediğimiz Amerika'nın F-35 uçak projesinden Türkiye'yi çıkardığına benzer tepkiyi "S-400 sevkiyatını durdurduk" diye ortaya koysun?
Şahsen istemem, sizlerin ne düşündüğünüzü de bilemem…
Bildiğim şudur her ülke ikili ilişkiler kurduğu ilkeler açısından, "önce can sonra canan" der…
Yani her ülke öncelikle kendi menfaatlerini düşünür…
Bu arada bazıları bu yazımdan akıl almaz manalar çıkartabilirler tampon bölge konusunda…
Daha önceki yazılarımda da sık sık vurguladığım şu düşüncemi tekrarlayayım…
Kahraman Türk ordusu Kandil'i de Fırat'ın doğusunu da "belki yarın belki yarından da yakın sınır" ötesi operasyonlarla teröristlerden tamamen temizlemelidir.
Bu Türkiye'nin uluslararası alanda kabul edilen kendini savunma hakkıdır…
Haydi, Reis düşme Amerikalıların zaman kazanma tuzağına, oyalama taktiklerine, yalanlarına.
Başkomutan olarak, "hedef Kandil, hedef Fırat'ın Doğusu, hedef terör örgütleri" diye Türk ordusuna sınır ötesi operasyon talimatını bir an önce ver…
Bugün kısmetim açık vallahi…
Tam yazıyı sonlandırırken güvenlik uzmanı Abdullah Ağar'dan da yazımı teyit eden bir yorum geldi.
Ağar özetle şöyle diyor:
"Türkiye ABD-YPG/PKK/DSG ilişkisini-bağını ortadan kaldırmak zorundadır.
Müşterek Harekât Merkezinin kurulmasıyla başlayan ABD'li süreç;
- 1'inci aşamada 30-40 km'lik sınır boyu derinlik,
- 2'nci aşamada, YPG/PKK'nın ilgası, dağıtılması, elindeki silahların alınması ve istismar ettiği halkların terör tasallutundan kurtarılmasıyla sonuçlanmazsa,
Tarih ve Allah mutlaka yargılayacaktır."