İskoçya'yı 62 yıl sonra nasıl yendik
GÜREL YURTTAŞ / Yeniçağ
Aaah ah! Kara bahtım, kem talihim. Taşa bassam iz olur. Ağustosta suya girsem balta kesmez buz olur!
Ellerin gazetecisi milli takımlarının dünya kupası maçlarını yazmaya hazırlanırken, ben yine UEFA''nın takviminde bile olmayan özel (!) maç yazarım işte... Bu da benim kaderim herhalde. Benim değil sadece, Türk futbolseverlerin de.
Şu yaşıma geldim milli takımı kaç kez görebildim ki uluslararası dev organizasyonlarda. Parmakla sayılacak kadar az. Hiç görebilecek miyim bundan sonra acaba; ne desem yalan olur.
Hiç değilse tesellilerim var. Onlarla avunayım, top tüfek atayım!
Nasıl yendik İskoçya''yı; Kuntz''la Hamit Altıntop''a tebriklerimi yollıyayım!
Eleştirmeyeyim de Hamit Altıntop masaya yumruğunu vurmasın yine; tedbirimi alayım. N''olur n''olmaz, neme lazım!
Diyarbakır''da ilk milli maçımız bu. Tribünlerdeki doluluğu, coşkuyu görünce. Niye şimdiye kadar oynamadık, orasını anlayamadım.
İskoçya karşısında iyi başladık maça. Rakibin çok eksik olmasına hiç takılmadım! Dediğim gibi bu maç UEFA takviminde olmadığı için bazı takımlar oyuncularını göndermemiş. Tıpkı Atalanta''nın da Merih''i göndermemesi gibi. Sakatlık falan olur diye korktular sanırım. Ne de olsa öylesine bir maç diye bakmış olmalılar; kendi açılarından haklı olmalarını anlarım. Zaten ilk yarıda Ferdi''nin sakatlanıp çıkması Fenerbahçelileri ne kadar korkutmuştur, farkındayım.
Bir de Cenk Özkaçar''a takıldım. Neden milli takımda ilk onbirde, anlayamadım. Çünkü kiralık olarak kadrosunda olduğu Valencia''da da forma giymemiş doğru dürüst. Kim nerede izledi de beğendi, cevabını bulamadım. Belki Hamit Altıntop veya kurmayları antrenmanlarda izlemişlerdir, fazla karıştırmayayım. En iyisi mi maçta öne çıkanları aktarayım.
Dediğim gibi... İyi başladık maça. Uğurcan Çakır, Çağlar Söyüncü, Ozan Kabak, Cenk Özkacar, Zeki Çelik, İrfan Can Kahveci, Orkun Kökçü, Ferdi Kadıoğlu, Cengiz Ünder, Hakan Çalhanoğlu, Cenk Tosun onbiriyle.
Hakan Çalhanoğlu''nun kullandığı duran toplara Ozan Kabak''ın kafa vuruşlarıyla heyecanlandık haliyde. Bir topu direkten döndü, 40. dakikadaki vuruşu ise gol oldu.
İkinci yarıya da golle başladık, götürdüğü her topa kendisinin vurmak istemesi gibi bir takıntısı olan, ilk yarıda bunu bir kaç kez yapıp sonuç alamayan Cengiz Ünder''in 49. dakikada muradına ermesiyle durumu 2-0 yaptık.
"Oh be rahatladık" derken, İskoçya''nın golü geldi. 62. dakikada McGinn''in kendi alanından aldığı topu sürüp de ceza alanına gelmesini hep beraber izledik. Çağlar Söyüncü de eşlik etti ona, "Dur bakalım ne olacak" diye düşünüp, ondan müdahale etmedi herhalde. O da ceza alanı çizgisinden çaprazdan vurup, ne olacağını gösterdi: 2-1.
Sonra o kadar çok değişiklikler oldu ki iki takımda da, kimin çıkıp, kimin girdiğini biz de şaşırdık. Bizim takım daha çok kendi alanına çekildi, İskoçların üst üste ataklarını izlemeye başladık. Galibiyeti korumak önemli diye düşünmüş olmalı bizimkiler, maçın sonunda puan almak yok ama... Varsın olsun, kazanalım da ne olursa olsun diye düşündüler galiba.
Neyse... Sonuçta bir milli maçı galip bitirdik. İskoçya''yı 62 yıl sonra nasıl da yendik. 62 yıl hiç yenememiştik, çünkü hiç karşı karşışa gelmemiştik. 62 yıl önceki tek maçı da (Ben göremedim, yaşım yetmiyor) kazanmışız. Lefter''in 2, Metin Oktay ve Şenol Birol''un golleriyle 4-2 hem de.
İkinci maçı da kazandık. Ne güzel, moralimizi düzelttik.
Bir özel maçımız daha var Çekya ile. 19 Kasım''da bu kez Gaziantep''te.
Ondan sonra Dünya Kupası''na hazır hale geliriz artık! Seyirci olarak tabi. Güzel güzel izleriz.
"Türkiye niye yok" diye soran olursa.
"Biz özel maçların takımıyız" deriz.