Türk-İslam dünyası ve "Hocam"
Ne yazık ki, çok uzun yıllardan beri "İslam Alemi"nin başı bir türlü şer ve beladan kurtulmuyor. Bunun nedeni; ekonomik ve siyasi yararlarını gözeten "Siyonizm ve Haçlı" zihniyetinin sık sık hortlaması olarak gösteriliyor.
Gerçekten de, özellikle Orta Doğu'da çıkarılan savaşların, dinmeyen buhranların başlıca sebebinin, petrol-gaz, su gibi varlıkların denetim altına alınması ve paylaşılmasının olduğu da biliniyor.
İşte böylesine fırtınalı bir alemde, sevilen, sayılan, itimat telkin eden, bilgili, tecrübeli şahsiyetlere her zaman ihtiyaç duyuluyor.
"Tarafsız ve Bilge" kişilerin çok az bulunduğu atmosferde, Nevzat Yalçıntaş müstesna yer alıyordu.
Nitekim, Prof. Yalçıntaş, hayata veda ettiği 15 Temmuz 2016 tarihine kadar, Türk ve İslam Alemi'nin hizmetinde, büyük bir boşluğu doldurmaya çalıştığı da kabul ediliyor.
Yakından tanıyanlardan bir bölümünün Yalçıntaş hakkındaki görüşlerini bir araya getiren "Hocam" eseri, aslında çok şeyi anlatıyor.
İşte böylesine bir eserde, Abdulkadir Aksu, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Akkan Suver, Ali Coşkun, Atilla Artan, Bülent Akarcalı, Cemil Çiçek, Ekmeleddin İhsanoğlu, Engin Köklüçınar, Feyyaz Berker, Hasan Celal Güzel, Hıncal Uluç, İdris Yamantürk, İsmail Müftüoğlu, Köksal Toptan, Rifat Hisarcıklıoğlu, Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Mehmet Müezzinoğlu, Recai Kutan, Mustafa Ersan Erkal, Mustafa Kuran, Necati Çetinkaya, Numan Kurtulmuş, Rahmi Koç, Rasim Cinisli, Salih Tuğ, Sami Selçuk, Selçuk Maruflu, Yılmaz Ulusoy gibi 138 şahsiyetin yanı sıra düşüncelerimizin de yer aldığı ve bir bölümünü sunduğumuz "Hocam" yaşananları dile getiriyor:
"Değerli hocamız Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'ı anlatabilmek için gerçekten de satırlar yetmiyor.
Rahmetli hocamızın o kadar fazla meziyetleri ve bilgi dolu, duygu dolu,inanç dolu dünyası vardı ki, insana hele dostuna sonsuz "zevk" ve "kültür" yüklediği gibi, gerçekleri de gösteriyordu.
Tarihinde, bünyesinde yetişmiş olmasına, sinesinde bulundurmasına rağmen "Türk Dünyası" nedense, yazarlarını, ekonomistlerini, politikacılarını, sanatçılarını ve hatta sporcularını dünyaya pek lanse edemiyor.
Oysa; "Türk Dünyası"nın en faal şahsiyetlerinin başlarında Prof. Nevzat Yalçıntaş geliyordu.
Yalçıntaş, görüşleri ve girişimleriyle uzun yıllardan beri "Türk Dünyası"nın ekonomisine, politikasına ve sosyal siyasetine adeta damgasını vuruyordu.
İslam âlemine olan katkıları da gündemi şekillendiriyordu. Her şeyden önce, Prof. Nevzat Yalçıntaş'a "kardeşlik" sınırını bulan dostluğumuzun, çok uzun yıllara dayandığını ve giderek geliştiğini vurgulamamız gerekiyor. Londra 'da bir Havra'nın Camiye çevrilmesi, Trablus'ta bir İtalyan'ın Müslüman olma törenlerinden tutun Madrid'te "Yeşil Kitap" seminerine, Avrupa İslam Konseyi toplantılarına ve en önemlisi Kutsal Topraklar'da eda edilen bir çok Hac farizasına kadar "Hoca" ile çeşitli yerlerde, mekanda ve olayda beraber olmanın hazzı hâlâ tarafımızdan duyuluyor.
Son olarak, Basın Konseyi Yüksek Kurulu'nda beraber çalışmamız bile unutulmayacak kadar değer taşıyor.
Prof. Nevzat Yalçıntaş "10 parmağında 10 hüner var" sözünün ötesinde, bir şahsiyet sergiliyordu.
"Hoca"yı yakından tanıyanlar bu meziyetlerini zaten biliyor ve her zaman takdir ediyordu.
İnanç dolu insan sevgisi, mütevazilik, dürüstlük, merhamet ve çalışkanlık Yalçıntaş'ın şahsiyetini daima taçlandırıyordu.
Prof. Yalçıntaş'ın aynı zamanda gazete yazarı olduğunu da hatırlatmak icap ediyor.
TRT Genel Müdürlüğü'nün yanı sıra TGRT'de "Kriz Masası" programını beraber hazırlayıp sunduğumuzu, bu arada çeşitli televizyonlarda da bir çok faaliyetlerini eklersek "Hoca"nın bir "Televizyon kurdu" da olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Velhasıl, Prof. Dr. Yalçıntaş'ın başarılar dolu yolunda, akademik, medyatik ve politik günlerin ışıldayan kilometre taşları hemen fark ediliyordu.
Rahmetli hocamız Yalçıntaş, son yıllardaki "politik oyun"lardan bıkmış usanmış bulunuyordu.
Ne var ki, Yalçıntaş gibi, Türkiye'nin her zaman "ihtiyaç" duyduğu bir şahsiyetin, her ne pahasına olursa olsun "küstürülmemesi" gerekiyordu.
Rahmetli hocamız üç kitabımıza "önsöz" yazma kadirşinaslığını gösterirken aslında satırlarımıza değer katıyordu.
Nitekim, 2013'te yayınlanan "Orta Doğu'nun Kara Kutusu" kitabımızın önsözünde;
"Türkiye'mizin de içinde bulunduğu bu bölgede dikta, petrol ve İsrail faktörleri oldukça barış ve istikrarın daha uzun süre halklarımızın özlemleri olmaya devam edeceği görülüyor" cümlesi de yer alıyordu.
Nurlar içinde yatan ve daima gönlümüzde, aklımızda, benliğimizde derin ve müstesna bir değeri olan hocamızın yerini doldurmak çok zor görünüyor."