Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenterler Asamblesi

2006 yılında Türk Dilini Konuşan Devletler zirvesinde, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, parlamentolar arası bir birlik kurulmasını önermişti. 21 Kasım 2008 yılında, İstanbul’da Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan arasında parlamenterler asamblesi kuruldu. Kısaltılmış adı “TÜRKPA”dır.
Kuruluşu düzenleyen anlaşmada temel amaç “tarafların aralarındaki tarih, kültür ve dil birliğine dayanarak, ulusal mevzuatlarını yakınlaştırmak, diğer konularda işbirliğini gerçekleştirmek” şeklinde yazılmıştır.
TÜRKPA’nın ilk toplantısı yarın, 26-29 Eylül tarihleri arasında Azerbaycan’da yapılacaktır.
Bu işbirliğine katılmayan Türkmenistan’ın tarafsızlık politikası gereği bu gibi birliklerden uzak durduğu, Özbekistan’ın ise iç politik kaygılar nedeniyle katılmadığı anlaşılıyor.
Oysaki, bu birliğe katılmak radikal bir taraf olmak anlamında değildir... Ülkelerin başka birliklere katılmasını da engellemiyor. Zaten engellemesi de düşünülemez. Buna karşılık bu birlik önce mevzuat düzeni açısından sonra da ekonomik ve siyasi imkanların koordinasyonu açısından taraflara daha fazla fayda sağlayabilir. Taraflar arasında işbirliğinin artmasına imkan verebilir. Ulusal çıkarlarının maksimizasyonunu sağlayabilir.
Taraflar imkanlarını birleştirirse, bundan sinerji doğar. Bu aynen bir artı birin iki etmesi yerine üç etmesi gibi etki yapar. Katılan ülke halklarının hepsi bu sinerjiden yararlanmış olur.
Küresel süreçte, tüm ülkeler dışa açıktır. Ancak bu süreçte ulusal çıkarları önde tutan, ulusal politikalar uygulayan ülkeler daha kazançlı çıkmaktadır. IMF’nin arkasına takılan, düşük kur ve sıcak paradan medet uman bizim gibi ülkeler ise, maalesef kan kaybetmiştir. Bu nedenle, küresel süreçte kaybetmek istemiyorsak yapmamız gereken,
Bir... İktisat politikalarını ulusal çıkarlarımızı koruyacak şekilde yeniden belirlemek,
İki... Dış ekonomik ilişkilerden zararlı çıkmayacağımız ülkelerle işbirliği yapmak.
Bu prensip Türk dili konuşan diğer ülkeler için de geçerlidir.
Kaldı ki, küresel süreçte, dünyada bir çok birlik oluştu. Bu birlikler birer lobi gibi çalışıyor. Türkiye ortada şaşkın vaziyette kaldı. Başbakanın Avrupa Birliği’nde samimi olmadığı anlaşıldı. Cumhurbaşkanının ve Başbakanın Araplara olan meyilleri ise, kalıcı sonuçlar vermedi. Zira Araplar arasında 1945’te 6 Arap ülkesi tarafından kurulan ve şimdi 22 üyesi olan Arap Birliği adıyla bir birlik bulunmaktadır.
Dünya’da dil ve kültür ortaklığına dayanan farklı birlikler her zaman olmuştur. Örneğin, Fransızca konuşan ülkeler arasında, OIF diye ve 56 üyenin oluşturduğu bir birlik vardır.
Türkçe konuşan ülkeler arasında oluşturulacak her türlü işbirliği, bu tür lobiler karşısında, her ülkeye ayrı ayrı daha fazla rekabet gücü kazandıracaktır. En azından lobiler karşısında anlaşmaya taraf olanları haksız rekabetten koruyacaktır.
Aynı dili konuşan ülkeler arasında, ekonomik ilişkilerin daha kolay olacağı da şüphe götürmez. Aynı dili konuşmak, dış ticarette önemli bir avantajdır.
Mesele, bugüne kadar, daha çok liderlere ve yönetimlere bağlı olarak gerçekleşmeyen bu işbirliğinin, bundan sonra halkın tercihi dikkate alınarak, duygusal olmayan, gerçekçi ve somut projeler üretecek şekilde geliştirilmesidir. Bu işbirliği siyasi sorunların ötesinde bir yaklaşım olmalıdır.
Özet olarak, Türk dili konuşan ülkeler arasında işbirliğinin artırılması kazan-kazan formülünü gerçekleştirecek en yararlı yoldur.

Yazarın Diğer Yazıları