Tüketici hakkı yiyenler sonunda kaybeder
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen Aylık Tüketici Eğilim Anketi Ekim ayı sonuçları açıklandı.
Tüketici Güven Endeksi ve alt kalemleri tüketicilerin harcama davranış ve beklentilerini değerlendiren bir endekstir.
Tüketici Güven Endeksi’nin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durum, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir. Ekim ayı tüketici güven endeksi 89.02 oldu. Bir önceki ay Eylül ayına göre de 1.54 yüzde puan düştü. Bu demektir ki tüketici kötümserdir. Tüketicinin satın alma gücü düşmekte, iş bulma olanakları azalmaktadır.
Tüketiciye sorulan “gelecek üç aylık dönemde ekonomik durum” için de endeks değeri 93.11 den, 89.412’e gerilemiştir. Yani tüketici bu gün mutlu değil, ancak üç aylık dönem içinde iyimser değil.
Öte yandan endekste bir çelişki de var... Kötümser olması yanında aynı tüketici iş bulma olanaklarının 6 ay içinde artacağına da inanıyor.
Tüketici eğilimi, beklentileri göstermektedir. Bir ekonomide beklentiler, tasarruf - tüketim kararlarını etkiler. Kötümser beklentiler, tüketicinin harcamalarını kısmasına ve toplam talebin düşmesine neden olur. Sonuçta büyümeyi etikler.
Ekonomik krizlerde, tüketici harcamalarını daha çok kısar. Bu davranışı krizin daha da derinleşmesine ve durgunluğun artmasına neden olur.
Yatırım, üretim ve istihdam kararları da beklentilere göre verilir.
Zengin fakir, işçi -işveren, çiftçi, esnaf, herkes tüketicidir... Ancak tüketicilerin yüzde 90’ı düşük gelirlidir. Ekonomide istismar edilen kesim de bu kesimdir.
Örneğin, Türkiye İstatistik Enstitüsü verilerine göre, sanayi sektöründe son iki yılda reel ücretler yüzde 5.57 düştü. Sanayide bazı alt sektörlerde ücret düşüşü daha yüksek oldu. Örneğin Ana metal sanayinde reel ücretler yüzde 24 düştü. Yani ekonomik krizden en çok etkilenen çalışan kesim oldu.
Sanayide ücreti düşen işçinin, verimi de düşer. Geçim derdine düşen bir işçi, iyi iş çıkaramaz.
Tüketiciyi en fazla istismar edenler, bankalardır.
İş Bankası Genel Müdürü bakın ne diyor:
-“Tüketiciyi tefeciden kurtardık, kredi kartına ’istismar’için yükleniyorlar.”
Bir banka tüketiciye neden kredi veriyor? Elbette kar etmek için.
Herhalde tüketiciyi tefecinin elinden kurtarmak için değil.
Tüketici mevduatını bankaya yatırınca, banka ona yıllık yüzde 8 faiz veriyor. Banka tüketiciden, kredi kartı ile avans çekip kullanırsa yüzde 35 faiz alıyor. Hele bir de ödemede geç kalırsa yüzde 40 faiz alıyor.
Kredi kartı borcu olanlar, yüzde 40 faiz vermek yerine tefeciden yüzde 20 faiz ile para alıp, banka borcunu kapatıyor.
Bir tefeci kredi kartına nasıl çözüm bulduğunu şöyle anlatıyor:
“Kredi kartı Borçlarınızı hemen gidip bankada ödüyoruz. Daha sonra bankaların uyguladığı faiz oranlarının yarısını uygulayarak, belli bir miktar parayı sizin kartınızdan kontör almak için çekiyoruz. Siz, bu yeni borcunuzu 12 ayda ve bankanın öngördüğü taksit miktarının yarısına bankaya geri ödüyorsunuz.”
Bu tür uygulamalar, senelerdir yapılıyor... Yani fiili durum genel müdürün söylediği şekilde değil... Tersine tefeciler tüketiciyi bankaların elinden kurtarıyor.
Tüketicileri tefecilerden kurtardık diyenler bu uygulamalar karşısında utanmalıdır.