Trabzonspor'un gelecek görüntüsü…
Önce kıssayı, sonra aldığımız hisseyi paylaşalım:
Nasreddin Hoca tarlasında çalışırken oradan geçmekte olan birisi;
-"Bey Amca! Falan köye kaç saatte gidebilirim?" diye sormuş.
Hoca, bu soruya; "hele biraz yol al bakalım" demiş. Adam aynı soruyu üç kere tekrarlamış; ama farklı bir cevap alamayınca yoluna devam etmiş. Biraz yürüdükten sonra arkadan Hocanın;
-"Evlat, gel!" dediğini işitmiş.
Adam gelince de Hoca şu cevabı vermiş:
-"Sen tam üç saatte oraya varırsın."
Adam sinirli bir şekilde;
-"Be bey amca! Madem biliyordun, şunu baştan söylesene" deyince; Nasreddin Hoca kendisini şöyle savunmuş:
-"İyi de, ben senin nasıl yürüdüğünü görmem lazımdı!"
***
Söz konusu futbol ve de 2 haftası geride kalan 2020-2021 sezonu olunca, Trabzonspor için bir değerlendirme yapma adına "henüz erken" diyenler olacaktır.
Ancak; bir işin başlaması, gidişatı için fikir verdiğine ve de "Görünen köy de kılavuz istemediğine" göre ortadaki tablo da bu sezondaki Trabzonspor'un geride bırakılan sezondaki başarıyı mumla aratacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
Beşiktaş ve Denizlispor maçları çok yönlü olarak masaya yatırıldığında görünen tabloda eksikler çok.
Birincisi bir teknik adamın en önemli vasfının kenar yönetimi olduğu gerçeğinden hareketle Eddie Newton'un sahadaki oyunu iyi okuyamadığı, bunun neticesinde de saha içinde yer, kenardan da oyuncu değişimlerinde hata yaptığı net bir şekilde görüldü.
İkincisi, takımın saha içinde lideri olmadığı, bu kadrodan kimsenin lider olamayacağı da anlaşıldı.
Üçüncüsü; gol atmada kim gelirse gelsin, Sorlöth'un eline su bile dökemeyeceği belli oldu.
Dördüncüsü, Trabzonspor yönetimi başta olmak üzere taraftarından yerel basınına kadar tüm camianın hakem hatalarını baz alarak, MHK üzerinden TFF ile kavga etmeye bu sezon da devam eyleyeceği adeta ilan edildi.
Beşincisi, Sosa, Novak ve Sorlöth'un yerine 3 değil, 6 futbolcu dahi alınsa yerlerinin doldurulamayacağı anlaşıldı.
Altıncısı; geçtiğimiz yıl "yerli genç" diye çokça alınanlar, bu yıl kapı dışarı edilince arkadan gelen gençlerin hevesleri kırılmaya başlandı.
Yedincisi; şu sıralar 'gitti gidecek" beklentisi arttırılan kaleci Uğurcan'ın da iyi para verilmesi halinde gönderilebileceği de ortaya kondu. Hatta Abdulkadir'e bile biraz yüksek para verilmesi halinde O'nun da kadroda tutulması için çaba gösterilmeyeceği anlaşıldı.
Sekizincisi, Trabzonspor'u yönetirken, takımı Avrupa Liginden saf dışı ederken, büyük gelir kaybına sebep olanlar kimler ise onlara da hesap sorulmayacağı, yani bundan sonrası içinde hataların bir bedeli olmayacağı anlaşıldı.
***
Ezcümle; Trabzonspor sadece sezonun ilk maçında oynadığı 2 maç ile sadece saha performansının kötü olabileceğini değil, teknik ve idari anlamda da işlerin hiç de iyi gitmeyebileceğini ortaya koydu.
Önümüzdeki günler adına görünen tablo bu. Ama hani denir ya; "Top yuvarlıktır!" Ne olacağı belli olmaz! Bakarsın sporcular oyunu futbola benzetip, saha sonuçlarını düzeltirler. Böylelikle yönetimin de eli güçlenir. Ama bunlar olmaz ise olağanüstü kongre olur mu? Olmaz mı? Çok değil, 2-3 hafta sonra ona da bir cevap bulunabilir!