Topyekûn yoksullaştık
Credit Suisse 2023 Küresel Servet Raporu açıkladı. Bu rapora göre 2021 yılında 1 trilyon 183 milyar dolar olan toplam servet, 2022 yılında 141 milyar düşerek 1 trilyon 41 milyar dolara geriledi.
Neden yoksullaştık?
1.TL dolar karşısında aşırı değer kaybetti. Ancak serbest kambiyo sisteminde varlıkların küresel değerleri daha önemlidir. Çünkü bu değerler eninde sonunda dolar cinsinden dengeye gelir.
2.Türkiye’den sermaye çıkıyor. Bunun nedeni güven sorunudur. Sermaye çıkışını bazı büyük firmaların, Türkiye’den borçlanıp, dışarda yatırım yapması gösterdi.
3.Cari açık bir ekonomide dış ekonomik ilişkiler nedeni ile kazanılan döviz ile kaybedilen döviz fakıdır. Türkiye’de bu fark doğrudan yabancı yatırım sermayesi girmediği için otomatik olarak dış borçları artırdı. Dış borçların bir kısmı ile mal ve hizmet satın alınıyor. Ancak dış borç faizleri doğrudan kaynak kaybıdır. Türkiye dış borçlar için yüksek faiz ödüyor.
2003-2023 Haziran ayı arasında geçen 20,5 yılda Türkiye 711,6 milyar dolar cari açık verdi. Dahası Türkiye net dış borç ödeme pozisyonuna gelince, dış borç mürettebatının GSYH oranı, eğer büyüme oranından yüksek olursa, net servet çıkışı yani topyekûn yoksullaşma olacaktır.
Yine; cari açıkla büyüme, ülkelerin potansiyel büyüme imkânlarını bugünden kullanması demektir. Yani çocuklarımızın servetini ve refahını sınırlamış oluyoruz.
4.İktidar halkın vergilerini artırdı, Suriyeli ve Afganlılara destek verdi.
Zaten yoksulluk sınırında veya altında olan halkımız, ne olduğu ve neden getirildiği hâlâ anlaşılmayan ekmeğini, milyonlarca Suriyeli ve Afganlıyla paylaştı. Vergiler artırıldı. Halkın kullanılabilir geliri azaldı. Bütçeden bunlara destek verildi. Bu yol adeta bir halkı yoksullaştırmak projesine dönüştü.
2022 yılında Türkiye’de fert başına gelir 10,658 dolar oldu. Ama eğer 86 milyon olan nüfusumuza 10 milyon yabancıyı da katarsak, gerçekte fert başına gelir 9548 dolara düşüyor.
5.Türkiye gelecekteki, potansiyel büyümesini tüketerek büyüdü. Bundan sonraki yıllar daha düşük büyüme bekleniyor. Büyüme diğer ülkelere göre düşerse, servet birikimi de göreli olarak azalır.
Aşağıdaki grafikte Türkiye de büyüme oranı, gelişmekte olan ülkeler ortalama büyüme oranı ile karşılaştırılmıştır. Dünya hapşırınca biz grip olmuşuz. 2009 krizinde gelişmekte olan ülkelerde büyüme yüzde 2,8 olurken, bizde eksi 4,7 olmuş. Yani finansal krizden en fazla biz kan kaybetmişiz.
Yine pandemi krizinde 2019 yılında gelişmekte olan ülkelerde ortalama büyüme oranı yüzde 3,7 olmuş, bizde ise yüzde 0,8 olmuş.
Bakan Mehmet Şimşek, Türkiye’nin büyümesini harp yıllarını da içine alan Cumhuriyet dönemi ile kıyasladı. Bu mukayese iktisadi açıdan yanlıştır. Doğrusu büyümeyi aynı dünyada, aynı konjonktür içinde olan, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırmaktır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler son 21 yılda ortalama yüzde 5,22 biz ise 5,17 büyümüşüz. Dahası kalkınma daha önemlidir. Kalkınma içinde demokrasi, refah, eğitim, sosyal gelişme, insani gelişme de yer alır. Eğer iş kalkınmaya gelirse, Türkiye dünyaya göre yarım asır gerilemiştir.