Toplum çok gerildi

Ekonomide zaman zaman duraklama olur. Kısa dönemli duraklamalar atlatılabilir. Ancak daha uzun süre devam eden durgunluk, daralma gibi sorunların iflaslar ve krizler gibi ekonomik maliyetleri olur. İktisat dilinde konjonktürel dalgalanmalar olarak izah edilen bu gidişata, ekonomideki iç dinamiklerin yavaşlaması, talebin düşmesi gibi faktörler neden olur. Bu aynı zamanda ekonomide sürekli büyüme olamayacağının da bir ifadesidir.
Çin’de büyüme her ülkede ve dünyada ortaya çıkan bu konjonktüre aykırı gibi görünüyor. Zira Çin, uzun zamandır yüksek büyüme yaşıyor. Ne var ki Pekin’in bu yıl için açıkladığı 7,5’lik büyüme hedefi, diğer ülkelere kıyasla çok yüksek görünse de Çin ekonomisi için yavaşlama sinyali olarak değerlendirilebilir. Zira Çin’deki büyüme potansiyeli, kaynakların henüz tam olarak kullanılmadığı bir altyapıdan ileri geliyor.
Ekonominin durgunluk ve daralma dönemlerinde, iktisadi ajanlarda bir gerilim, bir endişe ortaya çıkar. Ancak durgunluk ve daralma bir defa başlayınca devam eder. Para politikaları bu süreci erteleyebilir ve fakat durdurmaz.
Türkiye’de toplumu strese sokan yalnızca ekonomide büyümenin düşmesi ve işsizliğin artması değil. Zira ekonomide çok sık rastlandığı için toplum istikrar sorununa karşı bir nevi şerbetlidir. Buna karşılık siyasette ve dış politikada son bir yıldır ortaya çıkan gerilimi bu kadar derin olarak ilk defa yaşıyoruz.
Bu sorunları hepimiz biliyoruz... Gezi olaylarına özellikle hükümet tarafından gösterilen tepki, toplumsal kamplara yol açacak kadar hoşgörüsüzdür. Türkiye son bir yılda dış politikada herkesle problemi olan bir ülke konumuna geldi. Bu yanlışta Dışişleri Bakanı’nın yetersiz olması ve eksik donanımı etkili oldu.
Hükümetin bu tutumuna karşı, muhalefetin ne söylediğini de kimse anlamıyor. Muhalefetin görevi yalnızca tenkit etmek değil, belki daha fazlası siyasi iktidarı ve toplumu doğru yola çekmektir. İktidarın başarısızlığı muhalefete her zaman puan yazmaz... Zira her muhalefet partisi aynı zamanda “sen neden yol göstermedin” sorusu ile karşı karşıya gelebilir.
Kemikleşme nedeniyle mevcut siyasi kadroların bundan sonra farklı davranması mümkün değildir. Davransa da güven tazeleyemez. Siyaseti daha fazla germek de ekonomiyi daha çok çıkmaza sokacaktır. Yerli ve yabancı sermayenin Türkiye’de yatırım ortamı yok kararı vermesi, ekonomik krizin derinleşmesi demektir. Bu büyüme oranları ile mevcut dış borçların çevrilmesi mümkün görünmüyor. Herkes korumacı önlemler alırsa bu defa ekonomi daha çok daralacaktır.
Oysa ki İslam da “İfrat ve tefritten uzak durmayı” öğütlüyor. Kur’ân ve sünnette ifrat ve tefrit yasaklanmış, dengeli davranılması istenmiştir. Bugünkü siyasette ifrat var.. Çünkü siyasette itidal noktasının çok ilerisine geçildi.
Dünyada her şey denge üstüne kuruludur. Doğada denge bozulursa deprem olur. İnsan bünyesinde denge bozulursa hastalık ortaya çıkar. Ekonomide denge bozulursa, kriz olur. Siyasette denge bozulursa, onarımı imkansız toplumsal maliyetler ortaya çıkar.

Yazarın Diğer Yazıları